İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 1 Mayıs nedeniyle Taksim Meydanı'na çıkmak isteyenlere yönelik polis müdahalelerinde gözaltına alınanların sayısını açıkladı.
Bakan Yerlikaya, "İstanbul’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde uyarıları dinlemeyip Taksim Meydanına ilerlemeye çalışan ve polislerimize saldıran 210 şahıs gözaltına alınmıştır" dedi.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANI SARAÇ: ENGELLENMEK HAK İHLALİ
Gözaltılar üzerine İstanbul Barosu Başkanı Av. Filiz Saraç'tan bir açıklama geldi. Saraç, açıklamasında toplantı ve gösteri yürüyüş haklarının hukuksuz bir şekilde kullandırılmak istenmediğini vurguladı. Saraç, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
''1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun, tüm emekçilerimizin güzel gününü kutluyorum. Toplantı ve gösteri yürüyüşü temel bir haktır, Anayasada ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenmiştir. 2023 yılında Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu kararla Taksim’de yapılmak istenen toplantı ve gösteri yürüyüşü engellemeleri hak ihlali olarak nitelemiştir. Ancak hukuksuz şekilde bir idari kararla yine bu sene bu toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullandırılmamak istenmediğini gördük. Bugün Anayasal haklarını kullanmak için gelen yurttaşlarımızın gözaltına alındığına dair bilgiler baromuza ulaşmaktadır. Şu anda ilgili merkez ve komisyonlardaki meslektaşlarımızla gözaltılarla ilgili hukuki destek vermek üzere sahada bulunmaktayız. Bu gözaltıların derhal sona erdirilmesi ve 1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününe, bayrama yakışır şekilde kutlamaların yapılmasının temini gerekmektedir.''
Saraç, gözaltına alınanlardan dördünün avukat olduğunu belirttti.
1 Mayıs Tertip Komitesi: Yanlış anlaşıldı, çekilme değil protestoydu
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak karara ilişkin "İşçilerin orada buluşması bir direnişti" derken Şebnem Korur Fincancı, "CHP bu konuda kararlı bir tutum sergileseydi açılması sağlanabilirdi" dedi.
1 Mayıs mitingi tertip komitesinde yer alan DİSK, KESK, TMMOB ve TTB yürüyüşten çekildi. 1 Mayıs Tertip Komitesi kararını açıklarken alanda bulunanlar karara tepki gösterdi. Yuhalanmaların ardından sendikalar çekilirken, polisin gazlı saldırıları devam etti.
1 Mayıs Tertip Komitesi'nde yer alan sendikalar ve meslek örgütleri tepki gösterilen çekilme kararına ilişkin açıklama yaptı.
"Bugün yaptığımız değerlendirme alanın terk edilmesi değildi. Emekçilerin karşısında konulan barikatın düzeyiyle ilgiliydi. ‘Taksim'e çıkamadığımız şartlarda 1 Mayıs kutlamasını yapmıyoruz’ diye değerlendirmeydi. Bir protestoydu. Ancak bu değerlendirmemiz yanlış anlaşıldı. Çekilme değildi" ifadelerini kullanan KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çok açık bir polis şiddeti ile karşı karşıya kaldık. En başta Beşiktaş kolu engellendi. Son gün Saraçhane’ye gitmek zorunda kalan bir kortejdik. O anda insiyatifimizin gerçekleşmesi elimizden alındı. Doğal olarak diğer tarafta bir karmaşa oluştu. Kortej oluşturulmasında sorunlar yaşandı. Sorunlar devam ederken müdahale başladı. Bütün güvenlik güçlerini 1 Mayıs’ta emekçilerin karşısına koyan bir iktidarla karşılaştık. Dünyanın bütün ülkelerinde bu kutlanırken İstanbul’da gerçekleşmedi. Bizim yürüyüş yapacağımız kol üzerinde TOMA’ları yerleştirmişlerdi. Geçiş yapılabilecek bütün yollar tutulmuştu. İşçilerin orada buluşması bir direnişti.
Siyasal iktidar bütün güvenlik güçlerini teyakkuza geçirdi. Kutlama yapılmadan protesto ederek ayrıldık. Tepkiler çok anlaşılır. Haklı bulduğumuz tepkiler. Orada bir süreç yürütmek durumundaydık. Şimdiye kadar bu şekilde yürüttük. Üyelerimizi polisle karşı karşıya getirmek istemedik. Zaten direniş sürekliliği olan bir süreçtir. Mücadele devam ediyor. Direnme gücümüz devam edecek. Yürüyebileceğimiz şartların olacağını düşünüyorduk. Çünkü yerel seçimlerde halk var olan siyasal iktidara bir mesaj iletmişti. Bu mesajın alınmasını bekliyorduk ama mesajı almadıklarını gördük."
‘BASKIYA KARŞI BİR İRADE BEYANIYDI’
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, bugün yaşanan çekilme tartışmalarının ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Aslında 1 Mayıs’ı kutlama iradesini gösteriyoruz. Yeniden yasaklandığı 2013’ten bu yana mücadele verdik. Taksim emekçiler için tarihsel bir gerçeklik. AYM kararı ile birlikte hukuksak gerçeklik bir kez daha gösterildi. Özellikle AYM kararına bakınca emekçiler AYM düzenine sahip çıkma iradesini gösterdi bugün. Bu ablukaya, baskıya rağmen Saraçhane’de binlerce kişinin toplanması bunu gösterdi. Bu iktidarın baskıcı politikalarına karşı bir irade beyanıydı."
‘ARTISIYLA EKSİSİYLE BİR KARAR ALDIK’
“Toplumsal kazanımlar bir anda olmuyor” diyen Çerkezoğlu, “Beş kurum olarak çağrı yaptık. Esas olarak birden fazla koldan Taksim’e gitmek istedik. Tek koldan barikat aşılmıyor. Sonra Saraçhane’ye çağrı yaptık. Tek bir noktada binlerce kişinin toplanması da çok önemli. Emniyet yazılı ve sözlü olarak bize sürekli izin verilmeyeceğini ifade etti. Biz de bunlara rağmen barikata kadar yürüyüş yaptık. Emniyet ile bir görüşme yaptık. Vali bey ile görüştük. Barikatın açılmayacağı yönünde açıklama yapıldı. Tertip komitesi olarak bir araya geldik, konuştuk. Kitlenin güvenliği için artısıyla eksisiyle bir karar verdik ve eylemi sonlandırma kararı aldık. Bazı siyasi partiler farklı bir irade gösterdi ve müdahale devam etti. Türkiye bunu hak etmiyor. Tam tersi bir durum olabilirdi. Emekçilerin sözünü söylediği, halayın çekildiği bir dayanışma günü olacakken bütün kenti ablukaya alması iktidarın anayasa tanımaz tutumudur. Taksim iradesinin bu toplumda çok büyük bir kabul gördüğünü ve gerçek olduğunu gördük. 23 Nisan’da İstanbul Valiliği koltuğunda oturan çocuğun doğallığında olduğu gibi. Ancak kazanımlar bir anda olmuyor. Taksim iradesi devam ediyor. Taksim’den vazgeçmiyoruz" ifadelerini kullandı.
‘CHP BİRİNCİ PARTİ, DİRETİLEBİLİRDİ’
1 Mayıs Tertip Komitesi'nde yer alan Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, "Başka yollarını bulmak gerekirdi" dedi.
"Yürütmeyeceğiz’ dediklerini biliyoruz" diyen Fincancı, şunları söyledi:
“Partiler, özellikle CHP birinci oldu. Onların da böyle bir engellemeyle karşılaşması zorlayıcı olacaktı. DİSK ve KESK haklı olarak katılan kitlenin sorumluluğunu almak zorundaydı. Kemerin üzerinde keskin nişancılar vardı. TOMA’lar yerleştirilmişti. Şiddet uygulama kararlığını gösteriyorlardı. Sendikaların çekilmesi de bundan dolayı anlaşılabilir bence."
‘UMUT KIRICI’
Fincancı şu ifadeleri kullandı: “Taksime çağrı yapıp Saraçhane’de kalmak da umut kırıcı. Ama insanlar da çocuklarıyla gelmişlerdi. Onlar da böyle bir engellemeyle karşılaşması zorlayıcı olacaktı. Burada önemli olan devletin tutumuydu. AYM kararına rağmen yürütmem inadı kabul edilebilir değil.”
DEM PARTİ: ŞİDDET KULLANILARAK ENGELLENMEYE ÇALIŞILDI
DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz da şunları kaydetti: “Mevcut iktidar yine emekçilerin hak arayışını yasaklayarak ve şiddet kullanarak engellemeye çalıştı. Ama halklar ve emekçiler tüm kısıtlamalara rağmen Taksim Meydanı’na çıkmak için büyük bir direniş gösterdiler. İktidar yoksulluğu ve sömürü düzenini şiddetle örtbas etmeye çalışıyor. AYM’nin Taksim Meydanı için kararı olmasına rağmen iktidar yine hukuksuz bir şekilde emekçilerin Taksim Meydanı’na çıkışını engellemeye çalıştı. Savaş ve yolsuzluk politikalarını, hukuksuz ve sömürü yönetimini teşhir eden ve buna karşı mücadele eden halklar, direnişini bugün tüm kentlerde yüzbinler ile 1 Mayıs alanlarında gösterdiler. Yaşasın 1 Mayıs. Yaşasın halkların birlikte yaşamı.”
EMEP: BİRBİRİNDEN FARKLI TUTUMLAR ALINDI
EMEP İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros da şöyle konuştu: “İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs için ilk günden beri hazırlıklar sadece Taksim çağrısı ile yapıldı. DİSK şimdiye kadar birlikte hareket ettiği sendika ve meslek örgütleri ile birlikte 1 Mayıs’ı ortak kutlama yerine tek başına belirleyen olmayı seçti. Bu da ortak bir çalışma yürütmeyi zorlaştırdı. İlk çağrıdan bugüne gelinen noktada ise ne işyeri kutlamaları yapıldı, ne de bugün emekçilerin durumu üzerine bir tartışma yürütüldü. Sadece Taksim’e çıkma çağrıları yapıldı. Biz ilk günden itibaren yerellerde yapılacak kutlamalardan, iş yerlerine, fabrikalara kadar bunların ortak yapılması gerektiğini savunduk. Ama ilk günden itibaren ortak tutum geliştirme, birlikte hareket etme yerine konfederasyonlar daha çok birbirinden farklı tutum alma üzerine planlar yaptı. Sadece kamuoyuna yönelik göstermelik işler yapıldı.
Bugün de Saraçhane'de Taksim'e çıkmak üzere yapılan çağrıya yüzlerce insanı çağırmak ama hiçbir sorumluluk almadan bir görüşme yapılıyormuş gibi davranıp geri çekilmek sonucu oluştu. İlk günden beri Taksim'i zorlayacak gibi yapıp bugün yüzlerce insanı polis müdahalesiyle karşı karşıya bıraktılar. Bugün Saraçhane’de ortak bir irade gösterilebilirdi. İktidarın AYM kararını tanımamasına, kendi yarattıkları hukukun dahi ayaklar altına alınmasına, gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edilmesine karşı tertip komitesi sorumluluğu almalıydı. Başından beri bu çağrı yapıldı. Bugün yasaklarla baskılarla engellemeye çalıştıkları, işçi ve emekçilerin insanca bir yaşam ve çalışma talebi, eşit ve özgür bir yaşam mücadelesidir. Buna karşı çıkarak gelen yüzlerce insanla birlikte hareket edilmesi gerekirdi. 1 Mayıs alanını bir oyuna çeviren, kimseyi bilgilendirmeyen, süreci paylaşmayan yıllarca birlikte yürüdüğü güçlerle ortak etmeyenler bunu işçilere ve emekçilere nasıl anlatacaklar? Bu süreç böyle yürütülürken bizler birlikte mücadele ve dayanışma seçeneğini büyütmek üzere sınıf mücadelesinin önündeki güçlerin işçi ve emekçilerin büyüyen öfkesini insanca bir yaşam talebiyle birleştirerek meydanlara taşıma sorumluluğuyla Saraçhane’deydik. 1 Mayıs’ı yasaklayan iktidara da, Mayıs’ı ‘hizaya sokmaya’ çalışanlara karşı da yan yana durduk. Şimdi hiçbir kurulu işletmeyen, kendi iş yeri temsilcilerine bile çağrıları açık yapmayan, yerellerde kutlamaları ve çağrıları güçlendirmeyen sendikalar, meslek örgütleri 1 Mayıs'tan sonuç çıkartmalıdır. Emekçilerin ağır çalışma ve yaşam koşullarına karşı mücadele etmekten uzak tutumlarına ilişkin hesap vermelidir.”
EHP: ABLUKAYI AŞMAK ÇOK ZORDU
EHP MK Üyesi Nehir Sevim ise şunları söyledi: “Bu sonuç ihtimallerden biriydi. Taksim Meydanı her dönem iktidardaki her kesim için sınav niteliği taşıdı. Taksim’i 1 Mayıs'ta işçi sınıfına kapatmak ülkenin simgesi meydandan ve politik alandan da dışarıda tutma anlamını hep taşıdı. Bugün Bozdoğan Kemeri’nden başlayan polis ablukasını 1 Mayıs dışında hiçbir buluşmada görmüyoruz. Ablukayı aşmak İstanbul halkı için çok zordu. Buluşmayı büyük oranda engellediler. Bunun yanı sıra süregelen polis şiddeti propagandası da emekçiler üzerinde elbette ki olumsuz etki yarattı. Sonra da ‘hani işçi değil bunlar’ diye yazıp çiziyorlar. Saraçhane’de toplanabilenler işçi sınıfının en dirençli, en gözüpekleri ancak olabildi. Biz başından beri Taksim 1 Mayıs’ında hazırlığın gereken ciddiyetle ele alınmadığını vurguluyoruz. Bugün bunun olumsuz etkilerini de gördük. 1 Mayıs işçi sınıfının birlik ve dayanışma günü ama başı çeken işçi konfederasyonu son güne kadar yürüyüş kolunda birliğe bile engel olacak yaklaşımlarda ne yazık ki bulundu. Örgütlü olunmasına vurgu yapılmasına rağmen yine son güne kadar ne örgütlü ne de organize hareket edebilen bir hazırlık süreci oluşturmaktan kaçındılar. Bu zaaflardan uzaklaşılırsa Taksim Meydanı'nın en önemli parçası olan işçi sınıfı 1 Mayıs ile birlikte politik ağırlığını meydanda ve ülkede hissettirebilir. Mücadele uzun. Tüm olumsuzluklarına rağmen yaşasın Taksim mücadelemiz diyoruz.”
TİP: EMEKÇİLER BEKLENEN KARARLILIĞI GÖRMEMİŞ
TİP İstanbul Parti Sözcüsü Melis Akyürek şu açıklamayı yaptı: "1 Mayıs’ı kutlamak ve emeğin sesini duyurmak için bugün binlerce emekçi Taksim’e yürümek üzere Saraçhane’de buluştu. Ancak daha önce on binlerce işçi ve emekçinin 1 Mayıs kutladığı Taksim Meydanı'nı binlerce polisle ve Valilik yasaklarıyla tüm yolları kapadı. Bu hükümetin hala emekçilere, emekçilerin taleplerini duymaya tahammüllerinin olmadığının açık bir göstergesidir. Tüm bunlara rağmen DİSK’in işçilere, emekçilere olan 1 Mayıs Taksim çağrısı partimiz tarafından da olumlu karşılanmıştır. 1 Mayıs’ta bu çağrıyla bir araya gelen işçiler ve emekçiler ne yazık ki beklenen kararlılığı görememiş ve çağrıcı kurumların Saraçhane meydanını hızla terk etmelerine şahit olmuştur. DİSK bu tavrı teknik problem olarak açıklasa da ortada politik bir problem olduğu ortadadır. Bu 1 Mayıs işçi ve emekçilerin güçlü bir temsiliyete ihtiyacı olduğu görülmüştür. Alanda gösterdiği direngen tavrıyla da TİP bu temsiliyeti yaratma iddiasını ortaya koymuştur. Önümüzdeki dönemde işçi ve emekçilerin ihtiyacı olan muhalefeti ortaya koymak boynumuzun borcu ve Türkiye işçi sınıfına sözümüz olsun.” (CUMHURİYET - GAZETE DUVAR)