İRLANDA-FİLİSTİN DAYANIŞMA KAMPANYASI / Zoë Lawlor: Filistinlilere karşı geçmişten gelen bir sorumluluğumuz var!
Başkent Dublin'de Filistin'e destek eylemi, 22 Ekim 2023. (Fotoğraf: Dara Mac Dónaill/The Irish Times)
“İrlanda’daki insanlar Filistin’de ne olduğunun oldukça farkında ve bu farkındalığın oluşmasında önemli rol oynadık. Bu soykırımla birlikte her geçen gün daha da fazla insan Filistin mücadelesinin farkına varıyor ve harekete geçiyor.”
İrlanda, Filistin mücadelesine Avrupa’dan en açık ve güçlü destek veren ülkelerden biri. 2001 yılında kurulan İrlanda-Filistin Dayanışma Kampanyası (IPSC) ise bu desteği yürüten öznelerin başında geliyor.
IPSC, kendini partiler üstü, siyasi ve mezhepsel olmayan, seküler bir bakış açısına sahip ve geniş tabanlı bir örgüt olarak tanımlıyor. İrlanda’da Filistin ve halkına yönelik desteği artırma çalışmaları yürüten IPSC; sağlık, eğitim, kültür, yerel yönetim, işçi hakları, küresel ekonomi ve insan haklarının geliştirilmesi alanlarında da Filistinli ile İrlandalı kurum ve kuruluşlar arasındaki bağlantıları güçlendirmeyi hedefliyor. Filistin için Dernekler ve Komiteler Avrupa Koordinasyonu’nun (ECCP) üyesi olan IPSC, aynı zamanda İsrail’e karşı boykot, yatırımların geri çekilmesi ve yaptırımlar hareketi BDS’yle ortak hareket ediyor.
İrlanda-Filistin Dayanışma Kampanyası’nı ve yürüttükleri mücadeleyi IPSC Başkanı Zoë Lawlor ile konuştuk.
Zoë Lawlor (Fotoğraf: Cian Reinhardt)
Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
İrlanda’nın Limerick şehrinde yaşıyorum. İrlanda-Filistin Dayanışma Kampanyası’nın başkanıyım ve aynı zamanda kültürel ve sportif faaliyetlerinden sorumluyum. Yıllardır ırkçılık karşıtı ve Filistin yanlısı hareketlerin içerisindeyim.
BİLGİ: “Özgürlük Filosu II” eylemine katılmıştı
Zoë Lawlor, İsrail tarafından 2006’dan bu yana Gazze Şeridi’ne uygulanan deniz ablukasını delmek amacıyla bölgeye giden 14’ü İrlandalı toplam 27 kişilik ekibin bir üyesiydi. “Özgürlük Filosu II” eylemi kapsamında “MV Saoirse” adlı gemiyle Filistin’e doğru açılan Lawlor, İsrail güçleri tarafından 4 Kasım 2011’de diğer eylemcilerle birlikte uluslararası sularda gözaltına alındı. Lawlor, 10 gün gözaltında kaldıktan sonra İsrail’den sınır dışı edilerek ülkesine geri gönderilmişti.
“BDS Hareketi’yle yakın çalışıyoruz”
Uzun zamandır pek çok Filistin yanlısı etkinlik ve İsrail’e karşı boykot kampanyaları düzenliyorsunuz. Sizce bu etkinliklerle Filistin mücadelesini İrlanda kamuoyunun gündemine ne kadar getirebildiniz? Bu eylemlerin, Dublin hükümetini Filistin’e destek konusunda somut adım atmaya zorladığını düşünüyor musunuz? Mesela İrlanda Cumhuriyeti’nin geçtiğimiz aylarda aldığı Filistin Devleti’ni resmi olarak tanıma kararında etkiniz olduğunu düşünüyor musunuz?
Senelerdir sokaklarda eylem ve gösteriler düzenliyoruz. Pek çok boykot kampanyası örgütlüyoruz ve boykot konularında Uluslararası BDS Hareketi’yle yakın çalışıyoruz.
Buradaki insanlar Filistin’de ne olduğunun oldukça farkında ve bu farkındalığın oluşmasında önemli rol oynadık. Bu soykırımla birlikte her geçen gün daha da fazla insan Filistin mücadelesinin farkına varıyor ve harekete geçiyor. Eylemlerimiz ve ülke çapındaki ofislerimiz, bu dayanışma için ciddi bir çıkış noktası teşkil ediyor. Ayrıca insanlar, İsrail apartheid rejiminin Filistin halkına karşı işlediği soykırım suçlarından duydukları dehşet nedeniyle daha önce hiç görmediğimiz bir oranda kendi kendilerine de örgütleniyorlar.
Filistin’in devlet olarak tanınma durumuyla ilgili bir tutumumuz yok. Ancak şu da bir gerçektir ki büyük sokak gösterileri hükümeti baskı altına almış ve Filistin’in resmi olarak tanınmasına yardımcı olmuştur.
İrlanda Cumhuriyeti hükümetinin “İşgal Altındaki Topraklar Yasası”, “Yasadışı İsrail Yerleşimlerinin Tasfiyesi Yasası” ve “Silah Ambargosu Yasası”nı yürürlüğe koymalarını istiyoruz. Bu yasa tasarıları, İsrail apartheid rejimi tarafından işgal edilen ve yerleşimcilerin bulunduğu bölgelerle hiçbir şekilde ticari ve ekonomik ilişki kurulmamasını öngörüyor.
Bunun yanı sıra, İsrail büyükelçisinin sınır dışı edilmesini, İsrail apartheid rejimiyle bütün ticaretin sona erdirilmesini, İsrail’in apartheid suçlarının tanınmasını ve İsrail’i cezalandırmalarını istiyoruz. Ayrıca, ABD ordusunun Shannon Havalimanı’nda bulunmasına ve hava sahamız üzerinden İsrail’e silah taşınmasına karşı çıkıyoruz.
“ABD savaş makinası, Shannon’dan defol”
IPSC, son 11 ay içinde yüzlerce ABD askeri uçağının Shannon’a indiğini ve İrlanda hava sahası üzerinden İsrail’e silah taşıdığını belirterek 8 Eylül’de “Shannonwatch” kampanyası ile havalimanı önünde ortak eylem yapmıştı. Bu eylem ile ilgili ne söylemek istersiniz?
Geniş çaplı ve başarılı bir gösteriydi. Aynı zamanda, ne kadar çok insanın Shannon Havalimanı’nda ABD askerlerini istemediğini ve İrlanda hava sahası üzerinden İsrail’le yapılan silah ticaretine derhal son verilmesini istediğini de bizlere göstermiş oldu.
Pankartta "ABD savaş makinası, Shannon'dan defol" yazıyor. (Fotoğraf: shannonwatch.org)
İrlanda’daki Filistin’e destek kampanyaları yeşil sahalarda da kendini gösteriyor. İrlanda-Filistin Dayanışma Kampanyası olarak futbol taraftarları nezdinde organize ettiğiniz bir gösteri oldu mu?
Evet, İrlanda’nın A milli ve 21 yaş altı milli takımlarının İsrail ile oynadığı maçlarda çeşitli protestolarda bulunmuştuk. İsrail apartheid rejiminin spor organizasyonlarında da boykot edilmesini savunuyoruz. Bu bağlamda İrlanda’nın onlara karşı mücadele ettiği her türlü spor organizasyonunda çeşitli protestolar gerçekleştiriyoruz.
BİLGİ: Shannon Havalimanı neden önemli?
İrlanda’nın Ennis ve Limerick şehirlerinin arasında yer alan Shannon Havalimanı, ABD’nin Avrupa’daki ilk sınır ötesi kontrol tesisine ev sahipliği yapmasının yanı sıra ABD ordusu tarafından 20 yılı aşkın süredir Irak, Afganistan gibi ülkelerdeki askeri operasyonlar için kullanılıyor.
Hem Filistin hem de İrlanda halklarının geçmişlerinde ulusal kurtuluş mücadeleleri vermelerinin bugünkü dayanışmanıza katkı sağladığını düşünüyor musunuz? Sizce iki ulusal kurtuluş hareketi arasında benzerlik ve bağlar var mı?
Elbette, sömürge yönetimi altında yaşamış ülkelerin insanları arasında böyle bir empati duygusundan bahsetmek mümkündür. Aynı zamanda geçmişte atalarımız açlıkla sınanmışlardı. Bugün de Gazze Şeridi’nde İsrail’in yarattığı kıtlıkla mücadele eden Filistinlilere karşı geçmiş kuşaklardan gelen bir sorumluluğumuzun olduğuna inanıyoruz. (EGE TONGA - BİANET)