Kısa bir süre sonra kendisinin de “Son Dakika” haberi olacağını henüz tahmin edemiyordu


BİR ‘MEDYA BARONU’NUN PORTRESİ: KENAN TEKDAĞ’IN HAYATI NE ANLATIYOR?

Can Holding’e yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen Can Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ adli kontrolle serbest bırakıldı. Serbest bırakılan Tekdağ, “Biz hayatımızı şeref, haysiyet ve adalet üzerine inşa ettik” dedi.

Habertürk, Show TV, Bloomberg HT’nin dahil olduğu medya grubunun Aralık 2024’te Can ailesi tarafından satın alınmasından önceki sahibi Turgay Ciner döneminde de medya grubunu başında olan Kenan Tekdağ, Can ailesi gibi Doğubayazıtlı.

Can Holding patronları ise hâlâ kayıp. Hakkında gözaltı kararı verilen holdingin patronlarından dördü bulunamadı. Kemal Can, Mehmet Şakir Can, Rumert Onur Can ve Murat Can'ın yurt dışında olduğu iddia ediliyor.

Tekdağ’ın kendince tarif ettiği hayatı ise pek çok kara delikle dolu. Ciner Holding yöneticiliği onlardan sadece biri.

1990’lı yıllarda medya işine adım atan Turgay Ciner’in servetinin kaynağı tartışmalı. Susurluk olayının kilit isimlerinden “kumarhaneler kralı” Ömer Lütfü Topal’la bağlantısı olduğu iddia ediliyordu. Kutlu Savaş tarafından 1997 yılında yazılan Susurluk Raporu’nda da adı geçiyor, Ömer Lütfü Topal’la ilişkisi olduğu ve Topal’ın öldürülmesinde rolü olabileceği iddia ediliyordu. 

O yıllarda “derin devlet”in en önemli figürlerinden biri olan Mehmet Ağar’ın pek yakınıydı. Bazı ihalelerde Ağar’dan himaye gördüğü söyleniyordu.

Bu söylentiler yükselişini engellemedi, hızla zenginleşti. Sonra büyük medya patronu oldu, hakkındaki iddialar unutuldu gitti. 

İktidar Ortağı AKP ile Fethullahçılar kapışınca 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması açıldı. Fethullahçılar iktidarı hizaya çekmek istiyordu. Savaşın en önemli enstrümanı ses kayıtlarıydı. Ciner’in adı o ses kayıtlarında da geçiyordu. 

Kayıtlarından birinde dönemin Başbakanı Erdoğan, Turgay Ciner’in sahip olduğu Habertürk TV Yönetim Kurulu Başkan Vekili Fatih Saraç aracılığıyla Habertürk’ün yayınlarına müdahale ediyordu. Kenan Tekdağ da o kanalın üst düzey yöneticileri arasındaydı.

Turgay Ciner artık Türkiye’nin en zengin iş insanları arasında. Serveti 1 milyar doların üzerinde. Kasımpaşa Spor Kulübünü de satın aldı arada eğlence olsun diye. Kulübün yönetimini has adamı Fatih Saraç’a bıraktı. İslamcı kökenden gelen Fatih Saraç’ın iktidarla da Ali Koç ile de Ülker ailesi ile de arası iyi. 

Tayyip Erdoğan’ın ses kaydının öteki ucunda o vardı. “Alo Fatih” diye ünlendi o sebeple. Bu olaydan sonra medya gurubunda Kenan Tekdağ daha bir öne çıktı, işlerin mutlak hâkimi oldu.

Gitti Ciner geldi Can Holding

Kamuoyu Can Holding adını Habertürk ve Show TV’yi satın alınca duydu. Halbuki Doğa Koleji ve Bilgi Üniversitesi holdingin kontrolündeydi. Daha gerilerde ise kaçakçılık ve kara para iddiaları vardı. 2002'de mali boyutu milyarları bulan sigara kaçakçılığı ile suçlanmışlardı.

2022'de başlatılan son soruşturmaya göre Holding patronları 2020-2021 arasındaki 88 milyar lira kara para akladı. 2021-2025 yılları arasında da 50 milyar dolar kara para trafiği gerçekleştirdi. Sonra bir anda eski defterler kapandı, Can Holding Türkiye'nin kritik satın almalarında boy göstermeye başladı. 

Önce Bilgi Üniversitesi'ni aldılar. Ardından Doğa Koleji'ni. 2024'te Habertürk, Show TV ve Bloomberg'in dahil olduğu, Ciner Medya Grubu'nu satın aldılar. Gurupla birlikte Kenan Tekdağ da onlara devroldu. Medya el değiştirmişti ama eski tas eski hamam görüntündeydi.

Yani Tekdağ’ın yönettiği medya gurubu yine kara para ile el değiştirmişti. 

Yandaş basında yer alan iddialara göre bu aklama mekanizması şöyle çalışıyordu: 

Kaçakçılıktan elde edilen para iştirakler üzerinden sisteme aktarıldı. “Enerji Petrol” adında akaryakıt istasyonları kurdular. 

Çerkezköy, Lüleburgaz ve Mersin’de fabrikalar açtılar. Arkasından eğitim sektörüne girdiler. 2019’da Bilgi Üniversitesi’ni, 2022’de Doğa Koleji’ni aldılar. 

Ardından Ciner Medya grubunu devraldılar ve basında güç elde ettiler. 

Bu satın almalar meşruiyet sağlarken aynı zamanda kaçakçılıkla edinilen servetin ‘yasal’ zemine taşınmasını kolaylaştırdı. 

2025’te Tekfen Holding’e ortak oldular, yönetimi ele geçirdiler. Can Holding patronların yükseliş hikayesi aslında Türkiye’nin son 30 yıldaki sermaye birikim modelinin tipik bir örneği. Fırsatları değerlendir, iktidardan himaye sağla, basında yer tut, yasal işlere gir, meşruiyet sağla.

Hukukçu kardeşliği

1956 yılında Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde dünyaya gelen Mehmet Kenan Tekdağ, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1979 yılında mezun oldu. 

Bir süre Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptı. 1984 yılında serbest avukatlığa başlayan Tekdağ o sayede patronlar katında yer edindi. Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan Kenan Tekdağ, aynı zamanda Ciner Grubu Hukuk Baş Müşavirliği görevini de yürütüyordu. Aralık 2024’te Turgay Ciner’in medya sektöründen çekilmesinin ardından Habertürk, Show TV ve Bloomberg HT gibi kanalları bünyesine katan Can Holding’deki medya yatırımları onun liderliğinde sürdürülmeye başlandı.

Can Holding ve patronu, eski Galatasaray Başkanvekili ve şimdilerde Çorlu Cezaevi’nde tutuklu bulunan Avukat Rezan Epözdemir’in de müvekkiliydi. Epözdemir Kenan Tekdağ’ın koruması altındaydı. O dünyada rastlantılara yer yoktu. Tekdağ, grubun Can Holding'e satışında kilit rol üstlenmişti. Can Holding patronları ile akrabalık bağı da bulunan Tekdağ'ın satış için aracılık ettiği öne sürülüyordu. 

Can Holding'in farklı şirketlerin satışları için Rekabet Kurulu'na başvuruları da Avukat Rezan Epözdemir yapmıştı. Bunlar “iş dünyası”nda kurulu önemli bir ağa işaret ediyordu.

AKP’li militan gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı, Holding operasyonunda önemli olanın Kenan Tekdağ’ın gözaltına alınması olduğunu söyledi. Ona göre Can Holding işin detayıydı. Asıl hedef Kenan Tekdağ’dı. Tutuklu Avukat Rezan Epözdemir’in de AKP içinde sağlam bağlantıları vardı. Bu bağlantılar nedeniyle çözemeyeceği dava olmadığına inanılıyordu. 

Tutuklanması AKP içinde küçük bir iç savaşa yol açmıştı. Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar, Epözdemir’in serbest bırakılması için başta Mehmet Uçum olmak üzere çok sayıda ismin devreye girdiğini ve Başsavcı Akın Gürlek’e baskı yaptığını iddia etmişti.  

AKP’li Metin Külünk, “Neden bu panik, Ankara’daki bazı çevrelerde neden bu telaş? İster iktidara yakın, hatta iktidarın merkezinde yer alan hatlarda olsun; isterse muhalefetin hatlarında…” diye soruyordu. 

AKP'li gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı’ya göre, "Mehmet Uçum’un oğlunun Rezan Epözdemir’le beraber çalıştığı ve Rezan Epözdemir’le Mehmet Uçum’un adli işlerde ortak olduğu” Türk adliyelerinde konuşulan bir şeydi. İlişkiler nüfuz edilemeyecek kadar derindi. Öyle derin ki böyle bir kara para aklama süreci uzun zamandır biliniyor olmasına rağmen Can Holding’in bünyesine sürekli yeni şirketler, televizyon kanalları katarak büyümesine göz yumulmuştu.

Avukat Rezan Epözdemir Habertürk yayınlarının gediklisiydi. Gözaltına alınması haberi Habertürk’te de “Son Dakika” ibaresiyle verildi doğal olarak. 

Tekdağ, Epözdemir’in gözaltına alınmasını “Son Dakika” olarak veren yetkiliyi derhal görevden aldı. 

Ardından da senelik izne gönderdi. 

Kısa bir süre sonra kendisinin de “Son Dakika” haberi olacağını henüz tahmin edemiyordu. (ORHAN GÖKDEMİR - SOL.ORG)

Blogger tarafından desteklenmektedir.