HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Mezarda buluştular…

Adı Seyhan'dı... Mardin Dargeçit' te ailesiyle birlikte yaşayan ve henüz 13 yaşında olan bir çocuktu... 1995 yılının 29 Ekim...

Adı Seyhan'dı...
Mardin Dargeçit' te ailesiyle birlikte yaşayan ve henüz 13 yaşında olan bir çocuktu...
1995 yılının 29 Ekim'inde, gece yarısı saat 03.00'de, çok sayıda asker tarafından evlerine bir operasyon düzenlendi.
13 yaşındaki Seyhan, askerler tarafından gözaltına alındı. Ertesi günün sabahı kardeşi 11 yaşındaki Hazni Doğan, abisinin yerine çobanlık yapmaya gittiği yerden dövülerek gözaltına alındı. Ve tabura götürüldüler.
Sonradan öğrenildi ki, o gece yarısı gözaltına alınan 7 kişiydiler.
Seyhan ve Hazni'nin anneleri Asiye, sabah tabur komutanlığının kapısındaydı, çocuklarını soruyordu.
Kapıdaki askerler ise "merak etme, çocukların gelir" diyerek onu evine yolluyorlardı.
Birkaç gün sonra, 11 yaşındaki Hazni serbest bırakıldı.
O da çok yoğun işkence görmüştü. Ancak o kendinden çok abisi Seyhan'ı düşünüyordu.
Seyhan'ı son kez ters askıya asılmış vaziyette görmüştü. Durumu çok kötüydü.
Günler geçiyordu. Asiye anne her gün dilekçeler veriyor, oğlunu soruyordu.
29 Ekim'den bu yana 4 ay geçmişti. Gözaltına alınan köylülerden Süleyman Seyhan'ın başı gövdesinden ayrılmış olan ölü bedeni bir kuyuda bulunmuştu.
Anne Asiye, bir gün MED TV'ye çıktı ve "devletten davacıyım, çocuğumu istiyorum" diye konuştu.
Ve ardından, anne Asiye'de gözaltına alındı.
11 gün boyunca Asiye Anne'den hiç haber alınmadı.
Serbest bırakıldığında ise gördüğü yoğun işkenceler sonucu, artık hiç kimseyle konuşmuyordu.
Durumu, gün geçtikçe ağırlaştı. Ve bir süre sonra da yaşadıklarına dayamayarak hayatını kaybetti.
Aile, gördükleri baskılar sonucu İstanbul'a göç etmek zorunda kaldı. Yıllarca, Seyhan'ı bulmak ümidiyle yaşadılar.
İstedikleri tek şey onun mezarına sahip olmaktı.
Aradan yıllar geçti. Devletin son derece organize bir biçimde Seyhan'ı kayıtlarda ölü gösterdiği ortaya çıktı.
İnsan Hakları Derneği'nin yaptığı suç duyurusu üzerine 2009 yılında Dargeçit savcılığı yeni bir soruşturma başlattı.
2012 yılında, hazırlanan fezleke tüyler ürperticiydi.
Katledilen sadece Seyhan ve diğer köylüler değildi. Komutanlıkta görevli Bilal Batırır isimli uzman çavuş da, oradaki yaşanan işkencelere artık dayanamamış ve konuşmaya başlamıştı.
Konuşmaların ve yaptığı açıklamaların, Dargeçit ilçe jandarma komutanı Mehmet Tire ve Mardin jandarma tabur komutanı Hurşit İmren tarafından duyulması üzerine Bilal Batırır'da bir anda kaybedildi.
Uzman Çavuş Bilal Batırır'ın eşi de, Mehmet Tire'yi hedef gösteriyor ve eşinin katilinin o olduğunu söylüyordu.
Savcılığa konuşan bir tanık, Bilal Batırır'ın bedenin, kalorifer kazanında yakıldığını anlatıyordu.
Bu savcılık fezlekesi üzerine, aile yıllardır açılmasını istediği kuyuların Seyhan'ın kemiklerinin bulunacağı iddiasıyla savcılığa başvuruda bulundu.
13.02.2012 tarihinde kuyular kazıldı, Seyhan'ın abisi kuyuda bulunan kazağı tanıdı, ardından kemikler çıkmaya başladı.
DNA araştırması uzun sürdü ve geçtiğimiz günlerde kemiklerin Seyhan'a ait olduğu saptandı.
Bu süre kolay geçmemişti. Aile bir kayıp daha vermişti.
Baba Ramazan amca da Seyhan'ın özlemiyle yaşama veda etmişti.
Sonunda, hayatın içinde kavuşamasalar da onlar mezarda buluştular.
Seyhan şimdi annesiyle babasının ortasında uyumaya devam ediyor....
Biraz da katillerden söz edelim.
Olayın ardından, "onlar dağa gittiler" diyen Mehmet Tire, DNA raporlarıyla açıkça yalancı çıktı.
Devlet bu katili yıllarca korudu ve hala korumaya devam ediyor.
Bu katiller korunmakla da kalmıyorlar, Mehmet Tire şu anda bir AK partili ve Bodrum Gümüşlük Belediye başkanı!
Hurşit İmren ise CHP'li ve Sivas Çepni Belediye başkanı.
İşte burası sözün bittiği yer!
Av. Eren Keskin
keskineren@gmail.com

Business News