SETA'nın 2011'de hazırladığı Özel Dershaneler Raporu'na göre tek başına dershanelere yönelik bir düzenleme yapılması anlamsız. Öncelikle eğitim sistemindeki aksaklıkların giderilmesi gerekiyor.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) 2011’de “Özel Dershaneler: Gölge Eğitim Sistemiyle Yüzleşmek” başlıklı bir rapor hazırlamıştı.
Rapora göre sadece özel dershaneleri hedef alan bir düzenleme, dershaneleri sadece elit kesimin ulaşabileceği kurumlar haline getirecek. Rapor yüksekeğitim kurumlarının arttırılmasını ve eğitim sistemindeki aksaklıkların giderilmesini öneriyor.

"50 bin 432 dershane öğretmeni var"

Murat Özoğlu'nun hazırladığı rapora göre,
* Türkiye'de yaklaşık 1,2 milyon öğrenci, sayısı 4200 civarında olan özel dershanelere devam etmektedir.
* 2009-2010 arasında Türkiye’de 4193 dershane, 1 milyon 174 bin 860 dershane öğrencisi ve 50 bin 432 dershane öğretmeni var.
* Dershanelere yönelimin sebepleri merkezi olarak yürütülen ve eğitimin kademeleri arasındaki geçişi kontrol eden sınavlar, eğitim sistemindeki aksaklıklar ile öğrenci ve ailelerin dershaneleri, sınavlarda ve eğitimde başarının anahtarı olarak algılamaları.
* Raporun gözlemlediği 120 bin öğrencinin yüzde 55.63’ü dershaneye gitmezken, yüzde 44.37’si dershaneye devam ediyor.

"Orta ve düşük gelirliye ulaşıyor, kırsal kesime ulaşmıyor"

* Dershaneler özellikle orta veya düşük gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarına hizmet veriyor. Kırsal bölgelerde yaşayan öğrenciler ise dershanelere daha zor erişiyor.
* Dershaneler eğitim-öğretimin yanında mali açıdan da müfettişler tarafından sıklıkla denetlemeye tabi tutulmaktadırlar. Ancak bazı dershanelerin kaçak yollarla çalıştırıldığı ve dolayısıyla kayıt dışı ekonomi oluşturduğu bilinmektedir.
* Özel dershaneciler, özellikle fen-edebiyat fakültesi mezunlarının sayıca fazla olduğu günümüzde, matematik, Türkçe, fizik, kimya, biyoloji, tarih, coğrafya ve felsefe gibi alanlardan mezun bireylerin, öğretmen olarak çalışmalarına imkân vererek istihdam olanağı oluşturduklarını ifade etmektedir.

"Sadece dershaneleri hedef almak sakıncalı"

Rapor şu önerilerde bulunuyor:
* Dershaneler cari eğitim sisteminin bir parçasıdır; doğrudan veya dolaylı olarak milli eğitim politikalarından ve özellikle merkezi sınavlarda yapılan değişikliklerden etkilenmektedir. Dolayısıyla, sadece dershaneleri hedef alan politikalar geliştirilmesi sakıncalıdır.
* Dershanelerin doğmasına ve gelişmesine sebebiyet veren faktörler ile dershanelerin eğitimin her kademesinde sebep olduğu olumsuzluklar ortak değerlendirilmelidir.
* Üniversiteler arasında kalite farkı azami ölçüde azaltılmadığı sürece, yükseköğretimde arz-talep dengesi sağlansa ve buna bağlı olarak sınavlar kaldırılsa dahi daha kaliteliye olan talep ve buna bağlı yarış varlığını devam ettirecek ve özel dershanelere duyulan talepte ciddi azalma yaşanmayacaktır.
* Dershanelerin doğmasına ve yaygınlaşmasına sebebiyet veren faktörler ve eğitim sistemindeki aksaklıklar çözüme kavuşturulmadan dershanelerin kaldırılmasına yönelik atılacak adımlar okullardaki kaliteyi arttırmayacağı gibi, özel dershanelerin yer altına çekilmesine ve sadece elit tabakanın alabildiği daha pahalı bir eğitim modeline dönüşmesine sebebiyet verebilir.

"Farklı lise türleri kaldırılmalı"

* Ortaöğretimde alt yapı, donanım ve insan kaynakları bakımından okullar arasındaki farklılıklar giderilmeli ve zamanla ortaöğretime geçiş sınavını önemli kılan farklı lise türleri kaldırılmalıdır. Her öğrencinin mahallesindeki liseyi tercih etmek isteyeceği bir eğitim sistemi için hedefler belirlenmelidir.
* Yükseköğretim arzındaki büyümenin sürdürülmesi gerekir.
* Yükseköğretime geçişte uygulanan Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOBP) uygulamasından vazgeçilmeli ya da  ağırlığı azaltılmalıdır.
* İlköğretim ve ortaöğretimde sınıf geçme, okul bitirme kriterleri yeniden gözden geçirilmelidir.
* KPSS’ye hazırlık dershanelerinde bir artış olması ihtimaline binaen, bazı tedbirler alınmalıdır. (EA)
Raporun tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Daha yeni Daha eski