ALACA KARANLIK
Alaca karanlık kuşağında yaşıyoruz.
Sonuçlara bakalım:
– Türkiye de hayatı felç eden ‘faili meçhul’ elektrik kesintisinin akabinde Sinop’ta Nükleer Santral yapılmasına ilişkin Japonya ile yapılan anlaşma bugün Meclisten geçirilmiştir. Çünkü tek çözüm Nükleer Santral yapılmasıdır!
Ayrıca elektrik kesintisinin sorumlusu bulunmuştur: Paralelciler!
Sonuçlara bakalım:
– Türkiye de hayatı felç eden ‘faili meçhul’ elektrik kesintisinin akabinde Sinop’ta Nükleer Santral yapılmasına ilişkin Japonya ile yapılan anlaşma bugün Meclisten geçirilmiştir. Çünkü tek çözüm Nükleer Santral yapılmasıdır!
Ayrıca elektrik kesintisinin sorumlusu bulunmuştur: Paralelciler!
– Çağlayan Adliyesine silahların nasıl girdiğine dair hiçbir belge ve bilgi açıklanmadan Avukatlar ve baro hedef haline getirilmiştir. Artık Avukatlar da x ray cihazından geçirilerek, sözleşmeli Güvenlik personeli tarafından aranabilecektir. Zaten hâkim ve savcı kararı olmadan herkesin üst ve eşyasının arandığı, polisin kimseye haber vermeden insanları 48 saat gözaltında tutabileceği bir ortamda Avukatlık fiilen geçersiz bir meslektir.
– Devlet, Musul baskınında 49 rehinenin kurtarılması için aylarca beklemiş, ‘canlarımızın kurtulması’ için İŞİD ile pazarlıktan, gerekli tavizleri vermekten ve hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştır. Çağlayan Adliyesinin diğer katlarında dün hayat normal seyrinde sürmüş, davalar gün boyu görülmeye devam etmiştir. Yalnızca savcılığın bulunduğu 6. Kat boşaltılmıştır. Dört bir yanı camlarla ve keskin nişancılarla çevrili, eylemcilerin kuş olsa uçamayacakları bir ortamda, henüz hiçbir silah sesi duyulmadan kimyasal gaz ve bombalarla operasyon düzenlenmiş ve ‘operasyon başarıyla sona erdirilmiştir.
’Başkan, Berkin Elvan cinayeti ertesinde ‘polislere emri ben verdim’ dediği, ‘terörist’ Berkin’i ve acılı annesini meydanlarda yuhalattığı gibi operasyonu gerçekleştiren polisleri kutlamıştır. Demek ki polislerin adının açıklanmaması savcının hayatından daha önemlidir! Ölümü göze alarak yalnızca ‘Berkin Elvan’ın katilleri açıklansın’ diye eylem yapan çocuklar, Devlet’in gözünde birer vatandaş ya da ‘can’ değil ölümü çoktan hak etmiş birer ‘leş’tir sadece…
– Eylemcilerin sosyal medya da paylaştığı belgelerde açıklanan polisler hakkında ki soruşturma dosyası büyük bir ihtimalle Gezi’de kaybettiğimiz diğer canlarımız da olduğu gibi ‘faili meçhule’ kurban gidecek, suçlular cezalandırılmadan dava kapatılacaktır. Ama bu hukuksuzluğa karşı çıkan ve ‘Katil devlet’ diye yürüyen binlerce insan yeniden gözaltına alınacak ya da susturulacaktır. Huzur ve güvenliğin tesisi ve terörle mücadele için el ele verelim söylemleriyle korku toplumu yaratılmaya çalışılacak ve oylar ‘istikrarı sağlayacak’ iktidar için devşirilecektir. Çünkü güvenlik her şeydir, insan hayatı ise hiçbir şey.
– Eylemcilerin sosyal medya da paylaştığı belgelerde açıklanan polisler hakkında ki soruşturma dosyası büyük bir ihtimalle Gezi’de kaybettiğimiz diğer canlarımız da olduğu gibi ‘faili meçhule’ kurban gidecek, suçlular cezalandırılmadan dava kapatılacaktır. Ama bu hukuksuzluğa karşı çıkan ve ‘Katil devlet’ diye yürüyen binlerce insan yeniden gözaltına alınacak ya da susturulacaktır. Huzur ve güvenliğin tesisi ve terörle mücadele için el ele verelim söylemleriyle korku toplumu yaratılmaya çalışılacak ve oylar ‘istikrarı sağlayacak’ iktidar için devşirilecektir. Çünkü güvenlik her şeydir, insan hayatı ise hiçbir şey.
– Herkesin öldüğü bir operasyona başarılı demek kara mizah örneğidir. Bu acayip başarılı operasyonla iç güvenlik yasası meşrulaştırılmış, davayı çözüme götürmeye çalışan Savcı ortadan kaldırılmış, olay Avukatlık mesleğine ve muhalefete fatura edilmiştir. Bir taşla kaç kuş değil mi?
Akit Gazetesi’nin 1 Nisan manşeti şaka gibi: Geziciler Savcı öldürdü! AKP seçim öncesi yine mağduru oynamaktadır. Gezi eylemcilerine, muhalefete, laiklere saldırarak, hâkim ve savcıları denetim altına alarak, savunmayı etkisizleştirerek hedefine ulaşmak istemektedir. Seçim öncesinde Suriye de savaş çıkartamayan AKP, Çağlayan Adliyesinde güç gösterisi yaparak ve devletin savcısını feda ederek infaz yolunu seçmiştir. Birçok ülkede yapılan benzer eylemlerde pazarlıklar günlerce sürmekte, süre uzatılarak eylemcilerin enerjisiz kalması, kafalarının karışması sağlanmakta ve kansız çözüm yolları aranmaktadır. AKP bu yolu seçmemiştir.
Hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir. İnsan hayatının kutsallığını Sami Elvan ‘Kan dökülmesini istemiyoruz’ diyerek ifade etmiştir. Eylemciler ‘Anlaşma sağlandı, biraz sonra Berkin’i vuran polisler açıklama yapacak’ beklentisi içindeyken aynı dakikalar da neden savcıyı öldürsünler? Kanlı çözüm son günlerde savaşı ve şiddeti dilinden düşürmeyen ve ‘Herkes safını belirlesin’ diyerek toplumu iç savaşa sürüklemek isteyen iktidarın işine geldiği için tercih edilmiştir.
Hiçbir bayrak masum insanları öldürmenin utancını kapatacak kadar büyük değildir. Tam da bu yüzden Sait Faik: ‘Ben bayraklardan ziyade insanları severim’ der.
Ben de ‘Benim Kâbe’m insandır’ diyenleri seviyorum.
Ben de ‘Benim Kâbe’m insandır’ diyenleri seviyorum.
Seyit Soydan