SİLİVRİ'DE İŞÇİLER ADALET ARIYOR!
İŞ-EKMEK KUTSALDIR. EMEK EN YÜCE DEGERDİR!
İŞ-EKMEK KUTSALDIR. EMEK EN YÜCE DEGERDİR!
DAYANIŞMAYA ÇAĞRI
19 Ağustos 2015 tarihinden beri başta Silivri kamuoyu olmak üzere ve giderek ülke gündemimize
konu olan “gerekçesiz işten atılmamızın” yaratığı mağduriyet devam etmektedir. Bugün artık bu durum
sadece üç işçinin haksız yere işten atılması olmaktan çıkmış; Bizlerin şahsında;
GÜÇLÜNÜN ZAYIFI EZME, BOYUN EĞDİRME, DİZ ÇÖKTÜRME, ONUR VE ŞEREFİNİ TESLİM ALMA DURUMUNA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR.
konu olan “gerekçesiz işten atılmamızın” yaratığı mağduriyet devam etmektedir. Bugün artık bu durum
sadece üç işçinin haksız yere işten atılması olmaktan çıkmış; Bizlerin şahsında;
GÜÇLÜNÜN ZAYIFI EZME, BOYUN EĞDİRME, DİZ ÇÖKTÜRME, ONUR VE ŞEREFİNİ TESLİM ALMA DURUMUNA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR.
Çünkü bu haksız uygulamanın farkında olan demokrasi ve emek dostlarının bütün uzlaştırıcı
girişimlerini defalarca işe iade için söz verilmesine rağmen sözünde dönülmesinin sebebi olarak bizlerden
“özür dilesinler” denmiştir.
En son yine emek dostlarının araya girmesi sonucu dördüncü kez işe iade etmek için söz verilmesine ve
basında açıklama yapılmasına inanarak eş ve çocuklarımızla birlikte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı yürüyüşü
hemen öncesinde Belediye başkanımızın “elini sıkmak ve teşekkür etmek istedik”. Ancak uzlaştırıcı Silivri
Demokrasi Platformu üyelerin olduğu bir ortamda eş ve çocuklarımızın önünde kaba davranışlarla ret
edilmekle kalmadık, yeni tehditlere maruz kaldık. Bunun üzerine topladığımız afişleri ve çıkardığımız
direniş önlüklerini geri giyerek “ekmeğimiz , aşımız ve onurumuz için “ direnişe devem etmek zorunda
bırakıldık. Durumu üyesi olduğumuz CHP İlçe başkanlığına anlatmak istedik polis zoruyla atılmak
durumuyla karşılaştık.
Bilindiği gibi hakaretler ve tehditlerle bizleri “haklı mücadelemizden” vazgeçiremeyeceğini anlayınca
şiddete başvurarak yıllardan beri aynı iş yerinde çalıştığımız iş arkadaşlarımızı üzerimize saldırtmış, üç gün
boyunca darp-şiddet- yerlerde sürükletmiştir.
Yetmedi Ulusal basın ve televizyonlara çıkıp “ bana silah çektiler” diyecek kadar, insanlık sınırlarını aşan
iftiralar atmaktan deri durmadılar.
girişimlerini defalarca işe iade için söz verilmesine rağmen sözünde dönülmesinin sebebi olarak bizlerden
“özür dilesinler” denmiştir.
En son yine emek dostlarının araya girmesi sonucu dördüncü kez işe iade etmek için söz verilmesine ve
basında açıklama yapılmasına inanarak eş ve çocuklarımızla birlikte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı yürüyüşü
hemen öncesinde Belediye başkanımızın “elini sıkmak ve teşekkür etmek istedik”. Ancak uzlaştırıcı Silivri
Demokrasi Platformu üyelerin olduğu bir ortamda eş ve çocuklarımızın önünde kaba davranışlarla ret
edilmekle kalmadık, yeni tehditlere maruz kaldık. Bunun üzerine topladığımız afişleri ve çıkardığımız
direniş önlüklerini geri giyerek “ekmeğimiz , aşımız ve onurumuz için “ direnişe devem etmek zorunda
bırakıldık. Durumu üyesi olduğumuz CHP İlçe başkanlığına anlatmak istedik polis zoruyla atılmak
durumuyla karşılaştık.
Bilindiği gibi hakaretler ve tehditlerle bizleri “haklı mücadelemizden” vazgeçiremeyeceğini anlayınca
şiddete başvurarak yıllardan beri aynı iş yerinde çalıştığımız iş arkadaşlarımızı üzerimize saldırtmış, üç gün
boyunca darp-şiddet- yerlerde sürükletmiştir.
Yetmedi Ulusal basın ve televizyonlara çıkıp “ bana silah çektiler” diyecek kadar, insanlık sınırlarını aşan
iftiralar atmaktan deri durmadılar.
Silivri Halkına;
Bizler haksızlığa uğratılmış direnen iki işçiyiz. Belediyede 17 yıldan beri çalışıyoruz.
Suçumuz;
Belediyenin şoförleri ve arabaları dururken “dışarıdan araç ve şoför tutulmasına itiraz etmek mi? Aslında
etmedik. Sadece bu konuyu bütün arkadaşlarımız adına belediye başkanımızla görüşmek üzere randevu
istedik. Suçumuz bu. Bir tezgâha çomak sokmak olarak görülmüş olacak ki çıbanbaşı olarak başımızın
ezilmesi ve susturulmamız gerekiyormuş.
Bizler haksızlığa uğratılmış direnen iki işçiyiz. Belediyede 17 yıldan beri çalışıyoruz.
Suçumuz;
Belediyenin şoförleri ve arabaları dururken “dışarıdan araç ve şoför tutulmasına itiraz etmek mi? Aslında
etmedik. Sadece bu konuyu bütün arkadaşlarımız adına belediye başkanımızla görüşmek üzere randevu
istedik. Suçumuz bu. Bir tezgâha çomak sokmak olarak görülmüş olacak ki çıbanbaşı olarak başımızın
ezilmesi ve susturulmamız gerekiyormuş.
Suçumuz;
Anayasal bir hak olan sendikaya üye olmak ve o sendikanın seçilmiş temsilci ve yönetici olmak. Ve yine
belediye ve sendikamız arasında imzalanan “Toplu iş sözleşmesi” nde doğan haklarınızın tüm işçi
arkadaşlarımıza eksiksiz uygulanmasını takip etmektir. 31.05.2013 tarihinde Ahmet SÜLÜN’ün Silivri
belediyesi taşeron işçisinin iş cinayetine kurban gitmesine gösterdiğimiz yasal-insani ve ahlaki tepkiden
dolayı bize kin bağladılar.
Ancak o gün işten atma imkânı yoktu. Ne zaman sendika temsilciliği ve yöneticiliğinden ayrıldık gereğini
yapma fırsatı kolluyorlardı. Atılan iki işçi olarak sendika temsilcisi ve yöneticiydik. Şimdi işe iade şartlarından
biride sendikada yapılacak yeni işçi temsilci seçimlerinde aday olmamamızı istediler . Bu sözü anayasal
hakkımız olmasına rağmen verdik. Diğer yandan sanki belediyenin kasasını biz tutuyormuşuz gibi, bizi
haksız kazanç elde ettiğimiz gibi kara propagandayla itibarsızlaştırmak istemişlerdir.
Silivri'nin demokrasi , emek, adaletten yana, hukukun
üstünlüğüne inanan vicdanlı insanları;
Mahkeme bizleri işimize geri iade etmiştir. Ancak belediye temyize gitmeyeceğine söz vermiş olmasına
rağmen ,sözünde durmayarak temyize gitmiştir.
Her insan yanlış yapabilir. Yanlıştan dönmek için “özür dilemek bir erdemdir”.Biz bunu biliyor ve inanıyoruz.
Ancak haklı olduğumuz halde haksızmış gibi bizleri “Özür dilemeye zorlamak” onurumuza, kişiliğimize
saldırıdır. Silivri halkı adına kullandıkları gücü kötüye kullanarak bizlere boyun eğdirmek istenmektedir. Bu
sadece iki işçi olarak bizim boyun eğmemiz değil, haksızlığa uğramış herkese, hak arayan herkese güçlünün
boyun eğdirme zorbalığından başka bir şey değildir.
EKMEĞİMİZ VE AŞIMIZ İÇİNDE OLSA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ.
Anayasal bir hak olan sendikaya üye olmak ve o sendikanın seçilmiş temsilci ve yönetici olmak. Ve yine
belediye ve sendikamız arasında imzalanan “Toplu iş sözleşmesi” nde doğan haklarınızın tüm işçi
arkadaşlarımıza eksiksiz uygulanmasını takip etmektir. 31.05.2013 tarihinde Ahmet SÜLÜN’ün Silivri
belediyesi taşeron işçisinin iş cinayetine kurban gitmesine gösterdiğimiz yasal-insani ve ahlaki tepkiden
dolayı bize kin bağladılar.
Ancak o gün işten atma imkânı yoktu. Ne zaman sendika temsilciliği ve yöneticiliğinden ayrıldık gereğini
yapma fırsatı kolluyorlardı. Atılan iki işçi olarak sendika temsilcisi ve yöneticiydik. Şimdi işe iade şartlarından
biride sendikada yapılacak yeni işçi temsilci seçimlerinde aday olmamamızı istediler . Bu sözü anayasal
hakkımız olmasına rağmen verdik. Diğer yandan sanki belediyenin kasasını biz tutuyormuşuz gibi, bizi
haksız kazanç elde ettiğimiz gibi kara propagandayla itibarsızlaştırmak istemişlerdir.
Silivri'nin demokrasi , emek, adaletten yana, hukukun
üstünlüğüne inanan vicdanlı insanları;
Mahkeme bizleri işimize geri iade etmiştir. Ancak belediye temyize gitmeyeceğine söz vermiş olmasına
rağmen ,sözünde durmayarak temyize gitmiştir.
Her insan yanlış yapabilir. Yanlıştan dönmek için “özür dilemek bir erdemdir”.Biz bunu biliyor ve inanıyoruz.
Ancak haklı olduğumuz halde haksızmış gibi bizleri “Özür dilemeye zorlamak” onurumuza, kişiliğimize
saldırıdır. Silivri halkı adına kullandıkları gücü kötüye kullanarak bizlere boyun eğdirmek istenmektedir. Bu
sadece iki işçi olarak bizim boyun eğmemiz değil, haksızlığa uğramış herkese, hak arayan herkese güçlünün
boyun eğdirme zorbalığından başka bir şey değildir.
EKMEĞİMİZ VE AŞIMIZ İÇİNDE OLSA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ.
YERLERDE SÜRÜNDÜRSELER, ZİNDANLARA ATSALAR DA GÜÇ VE ZORBALIK KARŞISINDA KİMSENİN
ONURUMUZU ÇİĞNEMESİNE İÇİN VERMEYECEĞİZ. BU ÜLKEDE DEMOKRATİK YOLLARLA, YASALARIN
VE EVRENSEL İNSAN HAKKI OLARAK, HAK ARAYIŞIMIZA DEVAM EDECEĞİZ. ZÜLMEDENLERİN
KAZANAMAYACAĞINI HERKES BİLMELİ. BİZ BUGÜN BUNU “Sosyal demokrat” İDDİASINDA OLAN BİR
BELEDİYE DE YAŞIYORUZ. HERKES HER YERDE FARKLI OLARAK YAŞAYABİLİR VE YAŞAMAKTADADIR.
Silivri halkını sesiz kalarak haksızlığın yanında değil, bizlerle dayanışmaya çağırıyoruz. Artık bu konu Türkiye
ulusal kamuoyunda izlenmektdir. Silivri halkının haksızlık karşısında nasıl bir tutum alacağı merak
konusudur. Zayıftan ve haksızlığa uğramış olanın yanında mı? Yoksa güçlünün ve zulmedeninin yanında mı?
Takdir sizin
Saygıyla halkımızın görüşlerine arz ederiz.
ONURUMUZU ÇİĞNEMESİNE İÇİN VERMEYECEĞİZ. BU ÜLKEDE DEMOKRATİK YOLLARLA, YASALARIN
VE EVRENSEL İNSAN HAKKI OLARAK, HAK ARAYIŞIMIZA DEVAM EDECEĞİZ. ZÜLMEDENLERİN
KAZANAMAYACAĞINI HERKES BİLMELİ. BİZ BUGÜN BUNU “Sosyal demokrat” İDDİASINDA OLAN BİR
BELEDİYE DE YAŞIYORUZ. HERKES HER YERDE FARKLI OLARAK YAŞAYABİLİR VE YAŞAMAKTADADIR.
Silivri halkını sesiz kalarak haksızlığın yanında değil, bizlerle dayanışmaya çağırıyoruz. Artık bu konu Türkiye
ulusal kamuoyunda izlenmektdir. Silivri halkının haksızlık karşısında nasıl bir tutum alacağı merak
konusudur. Zayıftan ve haksızlığa uğramış olanın yanında mı? Yoksa güçlünün ve zulmedeninin yanında mı?
Takdir sizin
Saygıyla halkımızın görüşlerine arz ederiz.
Silivri Belediyesi İşçileri Eylem'de Dayanışma Platformu
Not: işçilerle dayanışma ve yardımlaşma platformu çalışmaları başlatılmıştır. Gönüllü çalışmak isteyen herkese kapımız açıktır.