“Biz şimdi yan yana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz” (Cemal Süreya))

Silivri Belediyesi’nde kadrolu olarak çalışan 3 işçi 19 Ağustos 2015 tarihinde belediye başkanının talimatıyla ve hiçbir gerekçe gösterilmeden işten atıldı. DİSK’e bağlı Genel-İş sendikasına üye olan işçiler işten atılırken kendilerine hiç bir gerekçenin sunulmadığının her fırsatta özellikle altını çizdiler.

CHP’li belediyede 15 yıldır kadrolu şoför olarak çalışan Barış Kiracıoğlu, 17 yıldır şoför olarak çalışan Çetin Arat ve 20 yıllık büro işçisi Özcan Taşdemir 19 Ağustos’ta işten atıldı. İşten atılırken kendilerine hiç bir gerekçe gösterilmediğini belirten işçiler işten atıldıkları günden itibaren Silivri Belediyesi önünde işlerine geri dönmek için direniş başlattılar.


Eylemde olan işçilerden Çetin Arat’ın eski şube başkanı, Barış Kiracıoğlu’nun ise şube yöneticisi olduğu ve sendikal görevlerinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra işlerine son verildiğini artık herkes biliyor.

İşçiler; “belediye’nin işçi düşmanı tutumu yetmiyormuş gibi üyesi olduğumuz Genel-İş sendikası ve konfederasyonumuz DİSK de bize sahip çıkmıyor. DİSK Genel Başkanı Kani Beko buraya gelip belediye başkanı ve CHP ile görüştü ve ‘çözülecek’ dedi. Ama hala kapı önündeyiz ve hiç bir şey değişmedi” diyerek durumlarını özetliyorlar.

Sendikaları Genel-İş’in ve Silivri ‘deki sivil toplum örgütlerinin 2-3 kez basın açıklaması yapmanın ötesinde kendilerine destek olmadığını ifade eden ve çok zor şartlarda eylemlerini sürdüren işçiler “DİSK ve Genel-İş kendi tarihlerine haksızlık etmesin, direnen işçiye sahip çıksın” diyerek sendikalarına da çağrı yapıyorlar.


Direnişin başlangıcında belediye binası önüne kurdukları çadırları ve astıkları pankartlar belediye zabıtalarınca zor kullanılarak kaldırılan direnişçi işçiler, belediye başkanının talimatıyla gerçekleştirilen bu hukuk dışı uygulamaya karşı koyunca, aynı kalabalık zabıta grubunca yerlerde sürüklendiler ve belediyenin maaşlı özel güvenlik elemanlarınca tartaklandılar.

İşçi düşmanı belediye başkanının tüm tertiplerine, tezgahlarına, yalanlarına, hukuk ve insanlık dışı uygulamalarına rağmen işten atıldıkları günden itibaren başlattıkları direnişlerinden ve işe dönme mücadelelerinden bir an bile geri adım atmayan işçilerin ülkemiz işçi sınıfı mücadelesindeki hak ettiği yeri artık çoktan almış olan ve birçok deneyim ve derslerle dolu bu direnişleri “100. GÜN”e ulaştı.


100 günden bu yana, ilk günkü heyecan ve kararlılıkla işlerine dönme mücadelesine devam eden emekçileri bir kez daha selamlıyor ve ilçe kamuoyunu, sivil toplum kuruluşlarını, demokratik kitle örgütlerini, emekten yana politik partileri ve ilçe basınını, “zaferin, direnen emekçinin olması noktasında çok daha fazla duyarlı olmaya tekrar tekrar davet ediyoruz.


Direnen o işçilerin diliyle konuşacak olursak eğer, evet, söyledikleri doğrudur; “Yılgınlık yok, asla yok hem de, ama direniş var… üstelik sapına kadar namuslu bir direniş!” Daha ne olsun?
(SİLİVRİ DEMOKRATHABER)


Daha yeni Daha eski