Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

GRUP YORUM AÇIKLAMASI: DİSK ÖNÜNDE VE GÖZALTINDA NELER YAŞADIK?

Oya Baydak’ın DİSK yönetimine karşı başlattığı direniş 4. Ayına girdi. Oya Baydak, direnişini DİSK binası önünde aylardır sürdürüyor. Bu dir...


Oya Baydak’ın DİSK yönetimine karşı başlattığı direniş 4. Ayına girdi. Oya Baydak, direnişini DİSK binası önünde aylardır sürdürüyor. Bu direnişe destek vermek amacıyla Sanat Meclisi ve Devrimci İşçi Hareketi tarafından 12-13 Aralık tarihlerinde bir festival düzenlendi. Festival kapsamında birçok müzisyen konserler verdi, tiyatro oyunları oynandı, söyleşiler yapıldı, film gösterimleri oldu.

Bu festivale dahil olup şarkılar söylememiz, bize de teklif edildi. Biz de Oya Baydak’ın bu onurlu direnişine destek vermek için kabul ettik. Biz festivalin ikinci günü akşamı, yani kapanış konserini yapacaktık. 2 gün boyunca festival sorunsuz olarak gerçekleştirildi.

Bizim çıkma saatimize yakın biz de DİSK önüne gittik. Alana gitmemizin hemen ardından, polisler festival yetkilileri ve avukatlarıyla bir görüşme yaptılar. Bu görüşmede Grup Yorum’un konser vermesine kesinlikle izin vermeyeceklerini, sahneye çıktığımız anda müdahale edeceklerini bildirdiler. Biz de polisin festival içeriğini belirleme ya da müdahale etme yetkisinin olmadığını, herkes sorunsuz konser yaparken keyfi olarak sadece Yorum’u engelleyemeyeceğini, bunun anayasal haklarımızı da çiğnemek anlamına geleceğini söyledik. Ve sahne hazırlıklarımıza başladık. Hazırlıklarımızı tamamlayıp konsere geçmek üzereyken sivil polisler ve çevik kuvvet polisleri apar topar gelerek ses sistemine müdahale ettiler. Alandakilerin dağılmasını istediler. Biz böyle bir keyfiyete izin vermeyeceğimizi söyledik. Ses sistemini kapatmışlardı, biz de ses sistemsiz söyleriz diyerek ortaya çıktık. Halaylar eşliğinde şarkılar söylemeye başladık. Bir anda bize saldırdılar. Başlangıçta gözaltına almadılar. Önce yaklaşık 40 – 50 metre kadar sürüklediler. Daha sonra onların barikatını aşıp DİSK önüne geri döndük. Bu esnada Grup Yorum üyesi Özgür Gültekin’İ birkaç sivil polis tarafından duvara yapıştırılmış ve burnu kanar halde gördük. Diğer Yorum üyeleri İnan Altın ve Helin Bölek buna müdahale etti, Özgür’ü polisin elinden almaya çalıştı. Özgür, İnan ve Helin bu esnada gözaltına alındı. Yorum’u sahiplenmeye çalışan dinleyicilerimiz Seval Aracı ve Şirin Ayaz da burada gözaltına alındılar.

Gözaltına alınırken aşırı sert müdahale, ters kelepçe ve kelepçenin çok fazla sıkılması nedeniyle kollarımızda ve bileklerimizde yaralanmalar oluştu.


BİR İŞKENCE MERKEZİ: İSTANBUL GÜVENLİK ŞUBE

Önce hastaneye, ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube’ye götürüldük. Güvenlik Şubede susma hakkımızı kullandık. Ardından üst araması yapmak, parmak izimizi almak ve nezarete götürmek istediler. Biz yasadışı olarak gözaltına alındığımızı, özgürlüğümüzün çalındığını, konser yapma hakkımızın gasp edildiğini söyledik. Bu nedenlerle üstümüzü aratmayacağımızı, parmak izi vermeyeceğimizi, nezarete de girmeyeceğimizi söyledik. Direnme hakkımızı kullanacağımızı söyledik. Bunu ‘zorla’ yapacaklarını söylediler. Zor’un adı işkencedir. Bu aşamaların tamamında her birimizi işkencelerden geçirdiler.

Güya ‘zorla’ üstümüzü arıyorlar ama kullandıkları şiddet, üst aramaya çalışmanın çok daha ötesinde. Tekmelemeler, yumruklamalar, bileklerimizi kırma girişimleri...

Güya ‘zorla’ parmak izi alıyorlar ama yine tekmeleme, yine yerlere yatırıp kolları kırarcasına bükme, parmaklarımızı kırarcasına bükme... İşkence yapmak için, acı çektirmek için buldukları her imkanı sonuna kadar değerlendiriyorlar. Dertleri ne parmak izi almak, ne üst araması yapmak. Tek amaçları var, o esnada yapabildiği kadar işkence yapmak.

Güya ‘zorla’ nezarete götürüyorlar ama merdivenlerden sürükleyerek indiriyorlar, yerlerde sürüklüyorlar, tekmeliyorlar...

Nezarete girdiğimiz andan (yaklaşık gece 22.00 civarı) sabaha kadar herhangi bir şey yaşanmadı. Gece sorunsuz geçti.

Sabah hastaneye ardından adliyeye çıkarılmak üzere nezarethaneden alındık. Yine kelepçe takmaya kalktılar. Zaten hastaneye gidiyoruz, üstelik her tarafımız yara bere, ne kelepçesi dedik. Kelepçeyi de ‘zorla’ takacaklarını söylediler. Yerlere yatırarak, son derece vahşi bir şekilde saldırarak ters kelepçe taktılar.

İnan Altın’ın kaşı bu esnada patladı. 5 – 6 sivil polis zorla yere yatırdı, ters çevirdiler. Bir tanesi İnan’ın kafasını defalarca yere vurdu. Yüzünü yere sürdü ve dakikalarca kafasına bastırdı. Diğerleri de yine işkenceler eşliğinde ters kelepçe taktılar. Bu polisi hepimiz tanıyoruz. Polis kamerası da o esnada kayıttaydı. Bu işkenceciden ve diğer hepsinden şikayetçi olacağız, yargılanmaları için suç duyurusunda bulunacağız. Şimdi adli tıp raporlarımızı toparlıyoruz.

Dinleyicimiz olan Şirin, inançları gereği başı kapalı olan, türbanlı bir arkadaşımız. Üst araması sırasında onun türbanını küfür ve hakaretler eşliğinde, inancına da küfürler yağdırarak aldılar. ‘nezarethanede kendini bununla asabileceğini’ gerekçe gösterdiler. Şirin nezarethanede, ertesi gün hastane işlemleri boyunca akşama kadar başı açık olarak gezmek zorunda kaldı. Türbanlı bir kadını gözaltına aldığı için valiyi görevden alan iktidar, burada bir türbanlı kadının başının açılmasına, inancının aşağılanmasına hiçbir tepki vermiyor. AKP ikiyüzlülüğü budur işte.


Komiserlerinden polislerine kadar hepsi bu işkencenin bir parçası. Komiserler özellikle bu süreçte bu polislerin iplerini boşaltıyor. Hatta yer yer bizzat kendileri de bu işkencenin parçası oluyorlar. Kelepçelemeyi bir işkence yöntemine çeviriyorlar. İsteseler kelepçe taktırmayabilirler, mahkemeye çıkarıldığımızda bırakılacağımızı onlar da çok iyi biliyorlar. Ama dertleri intikam almak. Kinlerini kusmak.

İstanbul emniyeti suç işliyor!
Yasal haklarımızı gasp ederek, herkese açık olan alanları meydanları bize yasaklayarak, yasaların tanıdığı haklarımızı kullanmamızı engelleyerek açıktan anayasa suçu işliyorlar.

İstanbul emniyeti suç işliyor!
‘Zor kullanma yetkisi’ adı altında her türlü işkenceyi yapıyorlar.

Bu zorbalığa teslim olmayacağız. Meydanı, ülkeyi bunlara bırakmayacağız. Kanımız ve canımız pahasına kazandığımız haklarımızı yine kanımız ve canımız pahasına savunacak, koruyacak ve geliştireceğiz.

Konser verme hakkımızı, protesto etme hakkımızı, basın açıklaması yapma hakkımızı bize onlar vermedi. 30 yıllık tarihimiz buna tanıktır. Bu haklarımızın gasp edilmesine karşı her yöntemi deneyerek mücadele edeceğiz.

Grup Yorum Halktır Susturulamaz!

Türküler Susmaz Halaylar Sürer!

Hiç yorum yok