Dışişleri, asker ve MİT’in Davutoğlu’nun arkasında saf tutmaya başladığına ilişkin kaygılar operasyonu hızlandırdı. Sonbaharda beklenen müdahaleler öne çekildi.


Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yetkilerinin tırpanlandığı 29 Nisan darbesinin arka planında “Devlet elden gidiyor” kaygısının yaşandığı da ortaya çıktı.

Davutoğlu’na 29 Nisan darbesinin ardından AKP’deki krizin boyutları her düzeyde kendini hissettirmeye devam ediyor. Yeni yeni kriz alanları kendini gösteriyor.

Partideki iç tartışmanın devlet içindeki boyutu da kulislerde seslendirilmeye başlandı. MKYK darbesinin devlet organları ile doğrudan ilişkisi Ankara kulislerinde şöyle anlatılıyor:

Devlet kaçıyor: AKP’de yeni anayasa, başkanlık sistemi ve dokunulmazlıklarla ilgili takvime bağlı süreç yürütülmeye çalışılırken devletin en önemli organlarının tutumlarında ani değişiklikler kendini gösterdi. “Devlet” kavramı etrafında 3 kurumdaki gelişmeler dikkat çekti. Bunlar; asker, Dışişleri ve MİT. Bu 3 kurumun Başbakan Davutoğlu’nun arkasında saf tuttukları gözlendi.


Bir ilk: Asker, Dışişleri ve MİT’in AKP içinde iki ayrı iktidar gücü görerek birini tercih etmesi, özellikle Erdoğan çevresinde kaygılara yol açtı. AKP’nin iktidarı süresinde bunun bir ilk olduğundan hareketle Davutoğlu’nun gücünün azaltılması gerektiği yolunda görüş birliği oluştu. 29 Nisan’daki MKYK’de Davutoğlu’nun atama yetkilerinin elinden alınması bu nedenle gerçekleştirildi.

Operasyon öne çekildi: Asker, Dışişleri ve MİT içinde bu tür tutum değişikliği olmasaydı, Davutoğlu’na yönelik bu aşamada bir müdahale beklenmiyordu. Davutoğlu’na müdahale için yeni anayasa, başkanlık sistemi ve dokunulmazlıklarla ilgili süreç beklenecekti. Yeni anayasa başkanlık ve dokunulmazlıklarda başarılı sonuç alınamaması halinde sonbaharda, ekim, kasım aylarında Davutoğlu’na yönelik müdahaleler öngörülüyordu. Ancak devlet kurumları içinde de konum değiştirmeler gözlenince operasyon öne çekildi ve 29 Nisan’da düğmeye basıldı.

Gül ve Arınç etkisi: Operasyonun öne çekilmesinde halen dışarıda olsalar da parti içinde özgül ağırlıkları olan Abdullah Gül ve Bülent Arınç’ın hareketlilikleri de etkili oldu. Partide gidişattan rahatsız olanların etraflarında toplandığı Gül ve Arınç’ın da aynı dönemde Davutoğlu ile yakınlaşmaları operasyonun öne çekilmesinde bir başka etkili neden oldu. Siyasi çevrelerde bundan sonraki süreçte Davutoğlu’nun ne yapabileceği sorusuna da yanıt aranıyor. Kendisinin tek güç haline gelmesini amaçlayan bir kalkışma içine girebileceğini düşünenlerin sayısı yok denecek kadar az. Ancak açık bir mücadele yerine yine dışarıya kriz görüntüsü vermeden içeride kendi kadro ve gücünü artırarak, yola devam etmek isteyeceği görüşleri seslendiriliyor.


Pelikan’ı kim yazdı: AKP içinde büyük tartışmalara yol açan Pelikan dosyasının kim ya da kimler tarafından kaleme alındığı yolunda da hummalı bir araştırma yürütülüyor. Dosyanın Davutoğlu muhalifleri tarafından ortaya atıldığı konusunda yaygın bir görüş birliği bulunuyor.
Daha yeni Daha eski