İngiliz Times gazetesi, Şırnak mahreçli haberinde kentteki
isimsiz mezarlardan bahsederken, ‘Erdoğan'ın gizli savaşı' başlıklı
başyazısında ise ‘Türkiye, ürkek Avrupa'nın rahatsız edici derecede gaddar bir
ortağı oldu' yorumunu yaptı.
Cumhuriyet’te yer
alan habere göre İngiliz Times gazetesi’nin Hannah Lucinda Smith imzalı
haberinde, "Mezarlar yeni bulundu. 14 dar toprak yığını. Her biri, her iki
tarafa konan taşlarla işaretlenmiş. En küçüğü bir metreden kısa. Bir çocuğun
ebedi istirahatgahına benziyor. Üzerlerinde isim ya da numara yok" dendi.
‘Ordu iş makineleriyle cesetlerin üzerini kapadı'
Mezarlığın yanına kurulmuş mülteci kampında yaşayanların
hiçbirinin mezarlarda kimlerin gömülü olduğunu bilmediği söylenirken, güvenlik
kaygısıyla soyadını vermek istemeyen Hasan adlı bir görgü tanığı "Bir hafta
önce ordu iş makineleriyle geldi. Delikleri kazdılar, cesetleri koydular ve
üzerini kapattılar. PKK'lılar olduğunu tahmin ediyoruz" ifadelerini
kullandı.
Haberde "Türkiye'nin doğusundaki bi uzak köşede devam
eden bu saklı savaşın dineceğine dair pek işaret yok. PKK ve Türk devleti
arasındaki son çatışmalar birinci yılına yaklaşırken ölü sayısı 2 bine
yaklaşıyor" deniyor.
'İsimsiz militanlar'
Times, hayatını kaybeden 500'den fazla asker ve polisin her
birinin ‘resimleri devlet televizyonunda 'şehit' altında gösterilip, törenlerle
toprağa verilirken, ölen militanların çoğunlukla isimsiz kaldıklarını'
söylüyor.
'Erdoğan'ın gizli savaşı'
Times 'Erdoğan'ın gizli savaşı' başlığını attığı bir
başyazısında da "Türkiye ürkek bir Avrupa'nın rahatsız edici derecede
gaddar bir ortağı oldu" diyor.
"Türkiye Kürtlere karşı büyük ölçüde saklı bir savaş
yürütüyor" diyen Times, "mülteci akışını durdumak için Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ı başlıca lider olarak gören ve Erdoğan'ın iyi niyetini sürdürmek
isteyen Avrupa Birliği, bunu görmezden geliyor" ifadesini kullanıyor.
Gazete "Bu durum da giderek artan oranda Batı'yı bir ahlaki riskin içine
çekiyor" diyor.
Makale, şöyle devam ediyor:
"Doğu Türkiye'nin dağlarındaki Şırnak'tan bildiren
muhabirimiz Türk Ordusu'nun Kürt militanların cesetlerini nasıl bir mülteci
kampındaki sığ mezarlara, isimsiz gömmüş gibi göründüğünü bildiriyor. Ateşkesin
bozulmasından bu yana bir yılda Batı bu kanlı katliama yüz çevirdi. Bu kısmen
bölgenin Avrupa'ya uzak olmasından, kısmen de Kürt isyancıların ayrı bir
Kürdistan oluşturmak için şiddet kullanmaya çok hazır olan PKK'ya bağlı
olmasından. Ama cehaletimiz büyük ölçüde askeri operasyonların gizliliğinden."
"Kürtlere karşı savaş bizi de kaygılandırmalı"
diyen Times, 'bunun sadece PKK'nın Suriye kolunun IŞİD'e karşı etkili bir
müttefik olmasından kaynaklanmadığını' anlatıyor.
Times ‘yüzbinlerce Kürt sivilin yerlerinden olduğunu ve
unutulduğunu 'söylüyor.
Gazete, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da
"Avrupa'yla mülteci anlaşmasını imzalamasından bu yana yaptıklarını
terörle mücadeleyle meşru kıldığı sürece elinde açık çek olduğuna inanıyor gibi
göründüğünü" ifade ediyor.
'Erdoğan AB'deki zayıflığın kokusunu alıyor'
Yazı şöyle devam ediyor:
"Türk lider aceleyle, sembolik cumhurbaşkanlığından
daha hırslı icracı başkanlığa doğru gidiyor. Erdoğan ayrıca, ki şimdi bu açıkça
görülüyor, ordunun da eldivenlerini çıkartmasına izin verdi. Türkiye'nin NATO
müttefikleri bu gelişmeyi yakından izlemeli. Batı'yla ilişkilerini bozacak
olan, işte bu bölgenin tartışmasız en güçlü lideri olma hırsı ve kullandığı
giderek daha kabalaşan yöntemler. Erdoğan'ın artık Türkiye'nin Avrupa Birliği
üyesi olmasıyla ciddi anlamda ilgilendiğine inanmak da zor. Mültecileri geri
alma karşılığında Türklere vize serbestisi anlaşması, insan hakları konusunda
zahmetli taahhütler vermeden AB üyeliğinin en popüler avantajlarından birini
elde etmek istiyor. Erdoğan Avrupa Birliği'nin zayıflığının kokusunu ve
Türkiye'ye bağımlılığının kokusunu alıyor ve buna göre adımlar atıyor"
'Boyun eğmemeliyiz'
Gazete yazıya şöyle son veriyor:
"Ancak Cumhurbaşkanı en büyük koza sahip kartın elinde
olduğunu biliyor. Ege Denizi'nden mülteci akını Türkiye'nin işbirliği sayesinde
azaldı. Erdoğan, istediği an bunu tersine çevirebilir. AB terör yasasıyla
ilgili taleplerinden vazgeçmezse Avrupa yeni bir mülteci dalgası bekleyebilir.
Güç siyasetinin en ham hali bu ve buna boyun eğmemeliyiz."