Demirtaş: Bazı kişiler ve şirketler PKK’ye yardım yaptı diye suçlanacaksa Rizeli işadamlarından başlayabilirler. Doğu’da ihale almış AKP’l...
Demirtaş: Bazı kişiler ve şirketler PKK’ye yardım yaptı diye
suçlanacaksa Rizeli işadamlarından başlayabilirler. Doğu’da ihale almış AKP’li
Karadenizli işadamları PKK’ye ciddi yardımlarda bulunduklarını saklamıyor.
HDP Eş Genelbaşkanı Selahattin Demirtaş, AKP’nin
belediyelere teröre destek gerekçesiyle kayyım atanmasına yönelik yasal
hazırlık yapmasının eşkıyalık ve darbe olduğunu belirterek, “Eğer bazı kişiler
ve şirketler PKK’ye yardım yaptı diye suçlanacaksa Rizeli işadamlarından
başlayabilirler. Özellikle Doğu’da; baraj, yol ve köprü ihalesi almış AKP’li
Karadenizli iş adamları...
Bunlar PKK’ye ciddi yardımlarda bulunduklarını da
saklamıyorlar” dedi. AKP’ye yakın söz konusu şirketlerin PKK’ye çok büyük
paralar verdiğini bildiğini kaydeden Demirtaş, “Belediyeler PKK’ye yardım yaptı
yalanına sığınmak yerine mümkünse kayyım atayacaklarsa bu AKP’li büyük
şirketlere atasalar daha iyi olur” diye konuştu. HDP Eş Genelbaşkanı Selahattin
Demirtaş, bir grup gazetecinin sorularını yanıtlarken önemli açıklamalar yaptı.
Demirtaş’a yöneltilen soru ve yanıtlar özetle şöyle:
Kayyım değil darbe
-Hükümet kanadında belediyelere kayyım atanmasına yönelik
yasa hazırlıkları sürüyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunun adı kayyım değil, darbedir. İsmine kayyım demekle
kayyım atamış olmuyorsunuz. Kayyımın hukukta tanımı bellidir. Hükümetin hem
bazı şirketlere uyguladığı kayyım uygulaması hem de belediyeler için düşündüğü
tümüyle gasptır, eşkıyalıktır, darbedir. Hükümetin yanıldığı şudur: Gerçekten
toplumu belediyelere el koyma suretiyle PKK’yi bitireceğine ve ‘terörle
mücadelede’ etkili olacağına inandırmış durumda. PKK ve belediyeler bağlantısı
kesinlikle bir yalandır. PKK’nin belediyelerden destek aldığı tümüyle bir
iftiradır. İkincisi kayyım atanmış hiçbir belediye o belediyeyi
yönetemeyecektir. Halk ve personel buna izin vermeyecektir. Tümüyle boşa çıkmış
bir belediye olacaktır. Belediye hizmetleri belki de duracaktır. Kayyım atanmış
şehirlerde artık belediyecililk faaliyeti uygulanamayacaktır.
Erdoğan biliyor
Eğer bazı kişiler ve şirketler PKK’ye yardım yaptı diye
suçlanacaksa Rizeli işadamlarından başlayabilirler. Özellikle Doğu’da ihale
almış; baraj, yol ve köprü ihalesi almış AKP’li Karadenizli işadamları...
Erdoğan bunları ismen biliyor. Bunlar PKK’ye ciddi yardımlarda bulunduklarını
da saklamıyorlar. Erdoğan’a bunu defalarca gidip şikâyet babında da ifade
etmişlerdir. ‘Biz PKK’ye vergi ödemeden orada çalışamıyoruz’ diye. Erdoğan da
bunu engellemediğini birkaç defa üstü kapalı toplantılarda söyledi. O AKP’li
şirketlere kayyım atayacaklar mı? Çünkü onlar bildiğim kadarıyla PKK’ye çok
büyük paralar verdiler. Gönüllü mü yoksa mecburi mi verdiler bilemem. Ama
belediyeler PKK’ye yardım yaptı yalanına sığınmak yerine mümkünse kayyım atayacaklarsa
bu AKP’li büyük şirketlere atasalar daha iyi olur.
İç Tüzük için uzlaşı şartı
-İçtüzük konusunda bir komisyon kuruldu. Bir sonuç çıkmasını
bekliyor musunuz?
Mevcut İçtüzük’ün iyi olmadığını biz de düşünüyoruz. Daha
demokratik bir İçtüzük yapmak lazım. Ama AKP’nin ve Erdoğan’ın istediği bu
değil. Erdoğan muhalefetin yetkilerinin fazla olduğunu düşünüyor. Bir talimat
verdiğinde şak diye görevini yerine getirecek bir parlamento istiyor. Komisyon
bir araya gelecek ve ilk değerlendirmelerini yapacak. Partilerin yaklaşımlarını
göreceğiz, eğer muhalefetin sesini kısmaya dönük bir teklifle AKP gelirse
oradan uzlaşmayla çıkmak kesinlikle mümkün değil. İçtüzük’ü değiştirmek için
yapacakları her hamle de biz en sert muhalefeti yürütürüz. Demokratik yeni bir
İçtüzük yapmak isterlerse hazırız. Erdoğan’ın derdi anayasa değişikliklerini
çok hızlı bir şekilde Meclis’ten çıkaracak ve muhalefetin muhalefet ederek
engelleme Meclis’i tıkama yetkilerini elinden alacak bir değişiklik
beklentisidir.
Öldürmekle çözülmez
-PKK’li Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü yönünde çelişkili
haberler gündeme geldi
Bizim elimizde istihbarat kaynakları yok. Devletin
istihbarat örgütü var. Devletin resmi ajansı bu haberi ilk geçti. Birincisi
PKK’nin üst düzey bir yetkilisinin öldürülmesinin gerçekten de sorunun
çözüleceğine dair bir inanç yaratıyor olması çok hazin bir durumdur. PKK’de
bugüne kadar neredeyse 30 bine yakın insan öldürüldü. Aralarında çok üst düzey
PKK’liler de vardı. Fakat gördük ki bu süre zarfında PKK’nin kadro sayısı bin ise
on bin oldu. Ortada Kürt sorunu var; Bahoz Erdal sorunu yok. Başbakan’ın,
istihbaratın ve AA’nın ortaya koyduğu bilginin de kesinlikle güvenilir
olmadığını söylebilirim. Bir bakarsınız hükümetin ‘Yüzde yüz teyit ettik’
dediği bilgi yüzde yüz yanlış da çıkabilir.
Önce Bakanlar buyursun
-Dokunulmazlığın kaldırılmasının ardından vekillere yönelik
ifade çağrılarında yanlış uygulamalar gündeme geldi. Bunu nasıl buluyorsunuz?
Muhalefetin bu anayasa değişikliğini desteklemiş olmasının
ne kadar vahim bir hata olduğu her gün ortaya çıkıyor. CHP’deki
milletvekillerinin büyük bir kısmı hayır oyu verdiler ama sonuçta CHP
yönetiminin desteğiyle bu çıktı. CHP yönetimi desteklemeseydi; bu teklif
Meclis’e sunulmayacaktı bile. CHP yönetimini çıkıp bundan sonraki süreçte
özeleştiri vermesi lazım. AKP’nin ne mal olduğunu belli de fakat CHP’nin bu
tuzağa düşmüş olması kabul edilebilir değil. Başbakan ‘Vekiller gitsin ifade
versin’ diye çağrı yapıyor. Biz kendisine çağrı yapalım: Hırsızlıkta suçlanan
bakanlarınız önden buyursun. Madem adil yargılama var onları neden yargıdan
kaçırdınız?
-Vekillere yönelik savcılık ifadesi verilmeden yargı
sürecinin başlayacağı yorumları yapılıyor...
Savcı bunu yapabilir. İfade almadan dava açabilir ama
mahkeme savunma almadan yargılama yapamaz. Savcı ifadeye çağırır gelmezse dava
açıyorum diyebilir. Ama dava açıldıktan sonra mahkeme savunma almadan
ilerleyemez. Şu ana kadar hiçbir milletvekillimiz ile ilgili zorla getirme
kararı alınmadı.
Emniyet ve ordu SADAT’tan rahatsız
-SADAT adlı bir şirketin faaliyetleri kamuoyunda
tartışılıyor. Sizin değerlendirmeniz nedir?
Devlet içerisinde AKP’nin desteğiyle örgütlenmiş bir cihatçı
IŞİD anlayışı var. Bu SADAT denilen şirketin de aslında doğrudan Türkiye içinde
ve dışında cihatçı faaliyetleri yürütmek, eğitmek bunları koordine etmekle
görevli bir şirket olduğu anlaşılıyor. Bunlar AKP tarafından korunuyor.
Bildiğim kadarıyla Emniyet ve ordu içerisinde de bunlardan rahatsızlık var.
Bunlar çok ayrı bir birim gibi çalışıyorlar. Kendilerini doğrudan saraya bağlı
gibi hissediyorlar. Böyle yansıtıyorlar.
Gelsinler...
-Başbakan’ın CHP ve MHP’ye bölgede siyaset yapın çağrısını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
CHP ve MHP’nin bölgeye gelmesinde Başbakan’dan çok biz
memnuniyet duyarız. Çünkü gerçekten de boylarını ölçüsünü almak istiyoruz.
Gelsinler boylarının ölçüsünü alsınlar istiyoruz. Çünkü AKP’nin boyunun
ölçüsünü aldık; ama CHP ve MHP de bence şansını denemeli. Başbakan; HDP’nin
aldığı oylara hiçbir şekilde saygı duymadan CHP ve MHP’yi ‘Gelin işinizi
kolaylaştıracağız yeter ki HDP’yi bitirelim’ çağrısı yapıyor. Bu çok
terbiyesizce ve saygısızca bir yaklaşımdır. Düşük profilli Başbakanı da
terbiyeli olmaya, haddini bilmeye davet ediyoruz. Oradaki insanların verdiği
oylar gayrimeşru mudur? HDP’ye oy verenler bu ülkenin yurttaşı değil mi? Biz
Kürtlerin yaklaşık yüzde 55’inin oyunu aldık. Sadece Şırnak’ta değil İzmir’de
de aldık. MHP’nin Hakkâri’den aldığı oydan çok daha fazlasını Osmaniye’den
alıyoruz.
Putin’le platonik aşk
-Önce Cemil Çiçek, ardından Başbakan ‘içerideki
dostlarımızla barışmalıyız’ açıklaması yaptı. HDP kendini ‘içerideki dost’
olarak görüyor mu?
Hayır. Şu anda Esad’a ve Putin’e karşı kullandıkları dile
bir bakın, bize karşı kullandıkları dile bir bakın. Putin ile neredeyse
platonik aşk noktasına geldiler, bize karşı düşman için kullanmadıkları dili
kullanıyorlar. Barış derken, içeride barıştan söz etmiyorlar. Kendi aile içi
barıştan söz ediyorlar. Rantı paylaşamadıkları için birbirine girmiş
AKP’lilerin artık kendi içlerinde barış kurmasından bahsediyorlar. Türkiye
toplumuyla barışmaktan bahsetmiyorlar. Putin’e bu kadar yalvar yakar
olmalarının nedeni içeride artık muhalefete karşı güç kaybetmelerindendir.
İsrail ile bu kadar aleni bir şekilde rezilce bir anlaşma yapmalarının tek
nedeni içeride muhalefet ile baş edemiyor olmalarından dolayıdır. Yoksa içeride
barış, Kürtlerle Alevilerle, sol kesimle olacaksa; baş göz üstüne, çok saygın
olur. Yapmaları da gerekir ama böyle bir niyetleri yok.
HDP değil onlar yanlış
-HDP’li Kadir Yıldırım’ın yaptığı açıklamalar çok
tartışıldı. Sizin düşünceniz nedir?
Kadir Yıldırım ve Altan Tan arkadaşlarımız da parti
içerisinde sert bir şekilde eleştirildiler. Hepsine HDP çizgisi hatırlatıldı.
Yanlış olan HDP değil, yanlış olan onların durduğu yerdi. Zannedersem
arkadaşlarımız bu konuda daha dikkatli olacaklardır. Asıl olan HDP’nin
sözcülerinin yaptıkları açıklamalardır.