Hepimizin bildiği gibi matematikte bilinmeyen bir değişkene neredeyse istisnasız olarak “x” harfi verilir. Eğer ki birden fazla gerekiyors...
Hepimizin bildiği gibi matematikte bilinmeyen bir değişkene
neredeyse istisnasız olarak “x” harfi verilir. Eğer ki birden fazla gerekiyorsa
y ve z gibi diğer harflere de başvurulabilir; ancak x harfi neredeyse her zaman
ilk kullanılan bilinmeyen adıdır. Peki ama neden? Neden a, b, c değil de, x?
Bunun kökeni, İslam’ın işlevsel ve parlak olduğu dönemlere
(kabaca 10. yüzyıl ve civarı) kadar gitmektedir. İslam coğrafyası, her zaman
günümüzdeki gibi değildi. Bir zamanlar İslam coğrafyasında astronomi ve
matematik başta olmak üzere birçok bilim dalı üzerinde araştırmalar
yürütülürdü. Öyle ki bu coğrafya, bilimin beşiği olarak görülmekteydi. Diğer
ülkelerin ezici bir çoğunluğunda din savaşları hakimken, İslam coğrafyası
bilimin yeşertilip korunduğu bir coğrafya olarak güç kazanmaktaydı. Ta ki bilim
ve felsefenin “şeytan işi” olduğuna ve “sorgulama ve öğrenmenin inançsızlığa
neden olduğuna” dair İslami görüşün yükselişe geçmeye başlamasına kadar…
Günümüze kadar hükmeden ve günümüzde ekstra güç kazanan bu görüş, İslam
coğrafyasındaki bilimin de ölüm fermanı olmuştur. Neyse ki İslam alimleri
tarafından üretilen bilim yok olmamış, İspanya üzerinden Avrupa’ya ve oradan da
diğer batılı ülkelere geçerek korunmuş ve üzerine yeni bilgiler inşa edilmeye
devam edilmiştir. Özellikle 12. yüzyıldan sonra İslam coğrafyasında egemen
konuma geçen “bilim düşmanlığı”, ilerleme ve aydınlanma meşalesinin Avrupa’ya
geçmesine vesile olmuş, İslam coğrafyası ise karanlığa ve gericiliğe doğru
hızlı yolculuğuna koyulmuştur.
İşte bu medeniyetler arası bilim aktarımı sırasında çok
ilginç birçok olay yaşanmıştır. Bunlardan birisi de, Avrupai dillerin İslam
coğrafyasındaki dillerle, özellikle de Arapça ile pek uyumlu olmamasıdır.
Birçok sözcük Avrupa dillerine çevrilirken sorunsuz çevrilmiştir. Örneğin
“bambaşka şeyleri birbirine uydurma sistemi” anlamına gelen “el-cebr” sözcüğü,
İngilizceye “algebra” olarak giriş yapmıştır. Birçok yıldızın ve gök cisminin
adı Arapçadan Avrupa dillerine olduğu gibi geçmiştir; çünkü bunların kaşifleri
ve uzun yıllar üzerinde çalışanlar İslam alimleridir. Dolayısıyla isim verme
hakkı da onlara aittir.
Bu geçişte yaşananlardan birisi de, 10. yüzyıl İslam
alimlerinin matematik üzerinde uğraşırken, çözmeye çalıştıkları değişkenler
için Türkçede “bilinmeyen” ya da “şey” anlamına gelen “shalan” sözcüğünü
kullanmış olmalarıdır. İslam coğrafyasından gelen bilimi Avrupa dillerine
çevirmeye çalışan Orta Çağ İspanyol alimleri, shalan, ya da “el-shalan” olarak
bilinen bu sözcüğü İspanyolcaya çevirmekte zorlanmışlardır, çünkü “ş” sesi
İspanyolcada bulunmamaktadır. Buna bir süre çözüm bulamayan alimler,
nihayetinde klasik Yunan dilinden “kai” bağlacını (görselde görülüyor) veya
“chi” (X) harfini ödünç almışlardır. Kai bağlacı da, Yunancada eğik bir x harfi
gibi yazılmaktadır.
İşte Türkçede “şey” sözcüğü anlamına gelen, Arapçada
“shalan” olarak bilinen sözcüğün İspanyolcaya doğrudan çevrilememesi, klasik
Yunancadaki kai harfinin İngilizceye çevrilirken görünümünden ötürü x olarak
alınmasıyla matematiğin meşhur “bilinmeyen sembolü” ortaya çıkmıştır.
Diller ve medeniyetler arası etkileşimin bilim ve insanlık
üzerindeki etkisini görmenin harika bir yolu! (EVRİM AĞACI)