Hayat Sende Derneği, devlet korumasında kalan fakat koruma
kararı kaldırıldığı için haklarına erişemeyenlerle '15 bin 200' kişi adlı bir
belgesel hazırladı. Hayat Sende Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Oskay,
koruma kararı kaldırılan bireylerin durumuna dikkat çekmek için böyle çalışma
yaptıklarını söylüyor...
’15 bin 200′ adlı belgesel, devlet korumasında kalırken çeşitli nedenlerle koruma kararı kaldırılan bireylerin hikayesini anlatıyor. Hayat Sende Derneği’nin hazırladığı ’15 bin 200′ adlı belgeselde görme engelli bir kadın, 15 yaşındayken yurttan kaçtığı için koruma kararı kaldırılan Ali ve 8. sınıfa giderken eğitimine devam etmek için devlet korumasına alınan Zeliha’nın devlet koruması kaldırıldıktan sonra neler yaşadıklarına dair hikayelerini anlatıyor.
Hayat Sende Derneği Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Oskay, “Bu
bireyler çoğunlukla devletin hatalı uygulamaları nedeniyle koruma kararı
kalkmış uzun yıllar -16, 17 yıl- koruma altında kalmış ve koruma kararının
kalkmasına iki hafta kala yurtlardan çıkarılmış işe giremiyorlar. Ne yazık ki
böyle vicdana sığmayan uygulamalar oluyor. Bizim bunlar hakkında bir
farkındalık oluşturup en azından bunlara farklı avantajlar sağlamamız
gerekiyor” diyor.
FARKLI YERLERE GÖNDERİLDİLER
Oskay, “Yurtlarda yetişenler yurtlardan reşit olarak
ayrılırsa özel sektörde çalışmaları durumunda 5 yıl boyunca SGK primini devlet
ödüyor. Fakat bu gençlerin çoğu devlet yurtlarında kalmasına rağmen koruma
kararları kaldırılmış” diyor. Belgeselde yer alan Ali gibi şu an 15 bin 200
kişinin koruma kararının kaldırılmış olduğunu ve bu duruma dikkat çekmek
gerektiğini söyleyen Oskay, şunları anlatıyor: “Koruma kararlarının
kaldırılmasının farklı nedenleri olabiliyor. Yurtlardan kaçma gibi durumlar
bunun başına çekiyor. Örneğin 1990’larda yapılan en yaygın uygulama: ‘Yurtları
kapatacağız’ denilerek, çocukları Devlet Parasız Yatılı Sınavlarına koydular.
Bunun neticesinde de çocukların hepsini farklı yerlere gönderdiler. Örneğin,
Isparta’daki yurdun servisi 8 kişiyi alıyor Adıyaman’ın Besni ilçesindeki
yatılıya gönderiyor. Ya da 5 kişiyi alıp Trabzon’a gönderiyorlardı. Böylece
çocuklar dillerini, kültürlerini bilmedikleri yerlere gönderilmiş oldu.
Bunların birçoğu yurtlardan kaçtı. Bunun neticesinde de yurtlardan kaçan
çocukların takibi olmayınca koruma kararı kaldırıldı.”
‘2013’TE 7 BİN 500 KİŞİ YURTLARDAN KAÇTI’
2013 yılında kız, erkek olmak üzere 7 bin 500 kişinin
yurtlardan kaçtığını, şu an 18 bin kişinin de koruma altında olduğunu belirten
Oskay, devletin yurtlardan kaçan bireylere ulaşamayınca koruma kararını da
kaldırdığını belirtiyor: “Bu kişiler yurtlarda yıllarca kalmış olmalarına
rağmen haklardan yararlanamıyor. Bir de biyolojik aileye dönüş dediğimiz
projeler var. Son 10 yılda 11 bin çocuk bu şekilde döndürüldü. Kiminin koruma
kararı kaldırılıyor kiminin ise koruma kararı kalkmıyor. Belgeselde yer alan
hikayeler 15 bin 200 kişiden sadece biri. Örneğin 15 yaşındayken yurttan
kaçtığı için koruma kararı kaldırılan Ali yaklaşık 11 yıl yurtta kaldı ama
şimdi baktığımız zaman Ali sanki bir yıl kalmış olarak görülüyor. Bunun gibi
birçok örnek daha bulunuyor. Bu durumdan muzdarip olanlar dava açtı fakat bu
davaların birçoğu olumlu sonuçlanmadı.”
DEVLETİN 15 BİN 200 KİŞİYİ İSTİHDAM EDEBİLMESİ İÇİN…’
“Biz de bu durumdan dolayı bir farkındalık yaratmak istedik”
diyen Oskay, 15 bin 200 kişinin kamuda istihdam edebilmesinin devlete
maliyetinin 3 milyar dolar olduğunu ifade ediyor. 1988’den beri yurtlarda
yetişenlerin memur olma, hizmetli olma gibi hakları olduğunu söyleyen Oskay,
“İşe yerleştirme yasası dediğimiz yurtlarda yetişenlerin memur olma, hizmetli
olması yasası 1988’den beri uygulanıyor, yaklaşık 45 bin kişi bu uygulamayla
işe girdi. Devletin bir kişiyi istihdam maaliyeti 200 bin dolar civarıdır.
Devletin bu 15 bin kişiyi istihdam etmesi 3 milyar dolara mal oluyor. Yurtlarda
yetişenlerin çoğu hizmetli oluyor. Devlet de bu durumu taşeronlaştırmış
durumda. 3 tür gruptan, engelli, şehit, gazi ve yurtlarda yetişen bireyler
kamuda istihdam ediliyor. Bu 3 tür dezavantajlı grubu devlet önemli bir sorun
olarak görüyor. Devlet de bu yönden farklı çözümler arıyor. Biz 15 bin 200 kişi
bu şekilde devlette istihdam edilsin dediğimiz zaman aykırı sesler yükseliyor.
Bizim istediğimiz, kamu taşeron alırken bu bireyleri önceliklendirebilir,
ikincisi SGK primi özel sektörde bu bireylere avantajlı bir şekilde
değiştirebilir, üçüncüsü ise toplum yararı çalışma programı dediğimiz ağaç
diktirme gibi yerlerde bu bireyler önceliklendirebilir. Gerçekçi bir çözümün bu
olduğunu düşünüyorum. Yurtlarda yetişenlerin hayatı Ali gibi hiç edilebiliyor…”
diye konuştu.
Belgeselin, 25 Mart’ta TED Üniversitesi Ahmet Ersan
Konferans Salonu Kolej Ankara’da saat 18.00’de gösterime girmesi bekleniyor.