“Sahadan gelen haberler #Hayır’ın sadece önde gitmediğini;
ek olarak artan bir yükselme eğilimi taşıdığını gösteriyor. İstanbul ve büyük
şehirlerde #HAYIR’ın önde olduğunu iktidar kalemleri bile artık yazıyor. Bugün
İstanbul neyi konuşursa yarın Anadolu onu konuşur. Ve yirmi gün İstanbul’un
#HAYIR’lı aşısının evet virüsüne karşı Anadolu’ya nakli için epey bir zaman
sunar. Bütün bunlar iki sonuca yol açacaktır”
Fazla bir yoruma gerek yok. Sadece aşağıda sözü edilen
yazılara bakmak bile yeter.
Bir süre önce, Türk devletinin, Erdoğan’ın yeni Osmanlıcı
Suriye hükümetini yıkma stratejisinden, Suriye hükümetini destekleme
stratejisine geçeceğini yazmıştık.
Bu strateji değişikliğinin nedeni yine aynı amaçtı: Kürt
anasını görmesin.
Bu değişikliğin mantıki sonucunun Idlib’i rejim güçlerine
vermek zorunda olduğunu, bunun da selefi ve cihatçıların ya tümden imhası ya da
Türkiye’ye alınmasıyla son bulacağını, her iki halde de selefi Cihatçıların
Türkiye için ciddi problem olacağını yazmıştık.
Bugün T-24’te yayınlanan Metin Gürcan’ın “İdlib ve
Türkiye'deki aşırıcı Selefi ağların evrimi” başlıklı yazı, aslında farkına bile
varmadan bu strateji değişikliğinin sonuçlarından nasıl sakınılacağını ve bu
durumda karşılaşılacak zorlukları tartışıyor.
Yani değişikliğe hazırlananlar bunu nasıl yapacaklarını ve
yatkıcı sonuçlardan nasıl korunacaklarını tartışıyorlar.
Tıpkı biraz Erdoğan’ın “İbreyi evet’ten yana döndürmek”
istemesi gibi, dilin ağrıyan dişi kurcalaması gibi bir itiraf.
Aynı şekilde El Monitor’da çıkan çeşitli yazarlardan ayrıntılara
dayanan ve de imzasız “Suriye’deki kritik fay hattı Rakka’dan çok İdlib
olabilir” başlıklı yazı da yine aynı konuya yoğunlaşıyor.
Bu yazılar ister istemez, er veya geç Türk devletinin
stratejik dönüşe hazırlandığını ve bunun nasıl yapılacağını, ortaya ne gibi
sonuçlar çıkacağını ele veren yazılar.
Ama böyle bir stratejik dönüş Erdoğan’la olmaz. Çünkü
Erdoğan Esad’a karşı köprüleri atmış biri. Şam’da Namaz kılmaktan, Esad’ı
Ankara’ya namaz kılmaya davet etmeye omurgasız yumuşakçalar bile dayanamaz.
O nedenle Türk devletinin Kürt düşmanı refleksleri açısından
bile Erdoğan artık bir arada gidilemez bir güç.
Gitmesi istemem yan cebime koy olur.
*
Öte yandan çeşitli istihbarat örgütlerinin yaptığı 15 Temmuz
darbesi ile ilgili açıklamalar da Ergenekoncu, Avrasyacı güçlerle
Ergenekoncuların ittifakının da NATO’cu ve batıcı kesimin tasfiyesini
amaçladığı ama bunun kabul edilmeyeceğinin bir ifadesi.
Tabii buna paralel olarak gerçekleşen son gelişme de en az o
ölçüde önemli. Gelişme: Halk bankası yöneticilerinden Hakan Atilla’nın New
York’ta kendi ayağı ile gitmişken tutuklanması.
Büyük bir olasılıkla kendisi gidip konuşması karşılığında
küçük bir cezayla kurtulması yönünde bir anlaşma yapılmış olabilir.
Çünkü öğreniyoruz ki, bu akçeli işler yapılırken, işin
kitabına uydurulması için sürekli uğraşmış. Bu kadar da olmaz deyip durmuş.
İşin kitabına uydurulmamasından dolayı rahatsızlığını ifade etmiş biriymiş.
Bu durumdaki bir kişinin Amerikan savcılarıyla daha kolay ve
gönüllü işbirliği yapacağı tahmin edilebilir.
Çünkü bizzat kendisi rahatsızlığını birçok kez belirtmiştir
ve bunun kanıtları da dosyada bulunmaktadır. İş birliği de yapınca hafif bir
cezayla kurtulabilir
Bu konuda TR724’te çıkan Ahmet Dönmez imzalı “Kim bu hakan
Atilla?” başlıklı yazıdaki bilgiler çok ilginç.
Yine aynı yayında çıkan Vehbi Şahin imzalı “Zarrab kâbusu”
yazıda da ilginç bağlantılar anlatılıyor.
Bu bağlantıların er veya geç Erdoğangillere dokunacağı
tahmin edilebilir.
Çünkü aynı kareler içinde yer alıyorlar.
Bu da Erdoğan’ın er veya geç bir mahkeme huzuruna
çıkarılacağı anlamına gelir.
*
Erdoğan’ın niye kontrolü kaybettiği böylece daha iyi
anlaşılabilir.
Giderek sonunun geldiğini görüyor ve artık hiçbir şey
yapacak durumda değil.
Dün hiçbir ayrıntısını bilmeden psikolojik analizden yola
çıkarak Erdoğan’ın kontrolü kaybettiğini yazmıştık.
Murat Yetkin aynı gün yazdığı yazı ile bunun arka planını,
gelen anket sonuçlarının hiç hesaplanmayan çadır ziyaretlerine yol açtığını
yazmış, tahminimizi bilmeden doğrulamıştı.
Sahadan gelen haberler #Hayır’ın sadece önde gitmediğini; ek
olarak artan bir yükselme eğilimi taşıdığını gösteriyor.
İstanbul ve büyük şehirlerde #HAYIR’ın önde olduğunu iktidar
kalemleri bile artık yazıyor. Bugün İstanbul neyi konuşursa yarın Anadolu onu
konuşur. Ve yirmi gün İstanbul’un #HAYIR’lı aşısının evet virüsüne karşı
Anadolu’ya nakli için epey bir zaman sunar.
Bütün bunlar iki sonuca yol açacaktır.
a) Erdoğan son
bir çırpınışla giderek daha çılgınca şeyler yapabilir
b) Erdoğan
paniğini ve kontrolü kaybettiğini ele veren yeni sözler edecek ve yeni
davranışlar yapacaktır.
Ne yaparsa yapsın bunlar onun sonunu hızlandırmaktan başka
bir sonuç vermeyecektir.
30 Mart 2017 Perşembe -Demir Küçükaydın - @demiraltona- demiraltona@gmail.com
Yazılarımız şu adresteki blogta bulunuyor:
https://demirden-kapilar.blogspot.de/
Videolarımız şu adreste:
https://www.youtube.com/user/demiraltona
Yazılarımızı ayrıca ses dosyası olarak şurada paylaşıyoruz.
Direk podcasttan veya indirerek dinlemek mümkün.
https://soundcloud.com/demirden-kapilar
Kitaplarımız buradan indirilebilir.
https://drive.google.com/open?id=0BxCB_Gtx8VYAcDREeTJVLW93MjA