"Günümüzün ileri iletişim teknolojisi çağında siyasi ve yönetsel karar kademelerinin çok aşamalı oluşturulması ve etkili yönetişim sisteminin kurulması, emperyalistlere karşı siyasi otoriteyi güçlü kılacağından, ülke kaynaklarının korunması ve ülke halkı lehine kullanılması için zaruridir"


Gerçek anlamı ile cumhuriyet bir tek yönlü yönetim biçimi değil, bir yönetişim biçimidir. Diğer bir deyişle, cumhuriyet yukarıdan gütme biçimi değil, halkın kendisini yönetme biçimidir. Yönetişim biçimi olan cumhuriyet demokrasinin varlığı ile test edilir. Cumhuriyet ile demokrasi arasında var olan böylesi ayrılamaz ikiz kardeşlik, toplumsal ve siyasal yaşam arasındaki ilişkiden gelir. İlişki şudur ki, cumhuriyet rejimi, Latince “demokratia” sözcüğünden gelen demokrasiye, yani temsilcileri marifetiyle halkın yönetimine dayanır. Cumhuriyet ile demokrasi, birbirinden ayrılamaz kavramlar olup, katılımlı yönetim biçimini tanımlar. Cumhuriyet sisteminin fazileti budur. Cumhurun esamisinin okunmadığı yerde demokrasi yoktur, yönetim biçimi ise kesinlikle cumhuriyet değildir.

VARLIK FONU KİMİ TEMSİL EDİYOR 

Krallık ya da monarşik yönetimlerden cumhuriyet yönetim biçimine geçmek, iktidarı gerçek sahibi halk düzeyine indirgemek, yani yönetimde demokrasiyi hâkim kılmaktır. İktidarın halk düzeyine indirgenmesinin, yani demokratik mücadelenin kazanılmasının çok temel göstergesi bütçe hakkının kral ya da monarşik despottan halk temsilcilerine tevdiidir. Bu nedenledir ki, bütçe tasarısı üzerinde tek söz sahibi halk temsilcileri olup, en üst düzey siyasi otoritenin dahi bu konuda söz hakkı yoktur. Varlık fonunun bu bağlamda irdelenmesi gerekir! Benzer mantıkla, siyasi otoritenin tüm yasal ve yönetsel kararlarının halkın adına denetlenmesinin olanaklı olması da demokrasinin vazgeçilmez kuralıdır. Kısacası, demokrasinin başat olduğu gerçek anlamda cumhuriyet idareleri, yukarıdan aşağıya yönetim biçimini değil, halkın eli ile geçici siyasiler marifetiyle gerçekleştirilen yönetişim biçimini ifade eder. Cumhuriyet yönetiminin fazilet olması da, halkın yukarıdan güdülmeyip, kendi temsilcileri marifetiyle kendisini yönetme biçimi olmasından kaynaklanır.

Yönetişimin başat olduğu cumhuriyet tipi yönetimde halk kendi yönetimi altında kendisine ve yönetime yabancılaşmadığından, topluda siyasi aidiyet bağı yüksek olur. Parlamenter sistemin geçerli olduğu yönetimlerde şeklen demokrasi kurulabilir olmakla beraber, siyasi ve yönetsel kanallar kullanılarak aşağıdan yukarıya halkın iradesinin yansımadığı ya da yansımanın engellendiği durumlarda demokrasi ortadan kalkacağından, halkın topluma ve ülkeye yönelik siyasi aidiyet dokusu da zedelenir. Halkın topluma ve ülkeye siyasi aidiyet dokusunun yıpranmaması, başta parlamento olmak üzere, icra kurulunun, yargı erkinin, medya, üniversite ve sair toplumsal veya mesleksel örgütlerin baskı altına alınmadan serbestçe faaliyet göstermesi koşuluna bağlıdır. Parlamentonun halkın geniş kesimlerini gereği kadar temsil etmeyecek şekilde oluşturulması, halk tercihinin serbestçe parlamentoya yansıyamaması, siyasi kararlara halkın yabancılaşmasının çok temel nedenidir. Parlamentonun bir siyasi örgütün ya da bir siyasi buyruğun etkisi altında çalışma durumunda olması demokrasi ile bağdaşmadığı gibi, gerçek anlamda yönetişim, yani cumhuriyet rejimi olarak da görülemez.

SÖZ KONUSU ÖRGÜTLERİN BASKI ALTINA ALINMASI…

Burjuva devrimi ve ulus devlet oluşumu kuvvetler ayırımı ilkesi ile siyasi gücü sınırlamış ve denetim altına almaya çalışmıştır. Demokrasinin başat olduğu cumhuriyet yönetim biçiminde halk haber alma özgürlüğü ve hukuk devleti ilkesi ile kendisini aşırı siyasi erk kullanmaya hevesli olabilecek iktidarlara karşı korumaya almıştır. Üniversite ve çeşitli mesleki ve sivil toplum kuruluşları gibi kurumlarla halkın bilgilendirilmesi ve karar ve görüşlerini siyasi kademelere ulaştırma biçimleri oluşturulmuştur. Söz konusu kurumların bağımsız ve etkin faaliyet göstermesi halkın yönetime güvenini yükselteceği gibi, toplumsal tesanütü sağlar ve ulusal birliğin ve siyasi aidiyettin gelişmesine katkı yapar. Bu nedenledir ki, cumhuriyet olarak nitelenen rejimlerde üniversitelerin, yargı organlarının, sivil toplum kuruluşlarının özgür ve bağımsız olmaları kaçınılmaz zarurettir. Söz konusu örgütlerin baskı altına alınması, demokrasiyi ve cumhuriyet yönetim biçimini ihlaldir.

GÜNÜMÜZ SAVAŞLARININ MUHAREBE ALANLARI ÜLKELERİN İÇ YÖNETİMİDİR

Burjuva devriminin kendine göre söz konusu fazilet oluşturma kurumları, maalesef, günümüzde etkisini yitirmeye yüz tutmaktadır. Geniş halk kesimlerinin siyasi ve yönetsel kararlarda söz sahibi olabilmesi sömürü kapasite ve alanını daralttığından kapitalizmin gerilediği günümüz koşullarında arzulanır değildir. Giderek icranın yasamaya üstün kılındığı, yargı organı ve iletişim kanallarının baskılandığı, dar karar organlarının başat olduğu ve “blog tipi” yönetimlere geçildiği günümüz koşullarında, sıkça dillendirilen ve hakkında teoriler kurulan yönetişim anlayışı, dillendirildiğinin aksine, zayıflatılmıştır. Hatta iletişim ağlarının gelişmesi aşağıdan yukarıya talep ve öneri akışına değil, yukarının aşağıyı denetleme ve gütme işlevini gerçekleştirmeye hizmet etmektedir. Kapitalizmin sömürü ağında buluna ülkelerde cumhuriyet yönetim biçimi görüntüsü altında demokrasiyi sağlayan organ ve dokuların baskı altına alınarak şekli cumhuriyet rejimine geçilmesi, emperyalizmin çevre üzerindeki hâkimiyetini pekiştirmeye hizmet etmektedir. Günümüz savaşlarının muharebe alanları ülkelerin iç yönetimidir. Çevresel konumlu bir ülkenin yönetiminin halktan soyutlanıp uzaklaştırılarak dar siyasi karar mekanizmasına bağlanması, engellenen ve köreltilen toplumsal algılama koşulunda emperyalist güçlerin ülke kaynaklarına ulaşmasını kolaylaştırmaktadır.

Günümüzün ileri iletişim teknolojisi çağında siyasi ve yönetsel karar kademelerinin çok aşamalı oluşturulması ve etkili yönetişim sisteminin kurulması, emperyalistlere karşı siyasi otoriteyi güçlü kılacağından, ülke kaynaklarının korunması ve ülke halkı lehine kullanılması için zaruridir.

Cumhuriyet yönetimimizi her geçen yıl daha da güçlendirerek, kutlamamızı dilerim! 

(Prof. Dr. İzzettin Önder - Odatv.com)
Daha yeni Daha eski