‘Yerli ve milli medya’ AKP iktidarının ‘beklenti’lerini yerine getirmek için halka yalan söylüyor. Bu yüzden de dünyanın bildiğini Türkiye...
‘Yerli ve milli medya’ AKP iktidarının ‘beklenti’lerini
yerine getirmek için halka yalan söylüyor. Bu yüzden de dünyanın bildiğini
Türkiye’nin ‘yerli ve milli ahalisi’ bilmiyor...
Hükümet, Afrin operasyonu başlayınca medya temsilcileriyle
bir araya gelerek medyadan beklentilerini sıralamıştı. 15 maddelik liste,
medyaya direktif olarak nitelendirildi.
Gazeteci Celal Başlangıç, yazısında bu toplantıyı
hatırlatıyor. Ve, "‘Yerli ve milli medya’ AKP iktidarının ‘beklenti’lerini
yerine getirmek için halka yalan söylüyor. Bu yüzden de dünyanın bildiğini
Türkiye’nin ‘yerli ve milli ahalisi’ bilmiyor" diyor.
Yazısında Başbakan Binali Yıldırım'ın 15 maddelik listesini
sıralayan Başlangıç, hükümetin bu maddelerle haber akışını kestiğini
belirtiyor. "Ama bir “beklenti”si daha vardı AKP’nin medyadan:
“Operasyonun Türkiye’nin yerli ve milli silah üretimi ve kabiliyetinde olduğu
hatırlatılacak” "diyen Başlangıç, bu maddenin 'mili milimine' yerine
getirildiğini aktarıyor. Gazetelerin sayfalarının adeta silah kataloguna
dönüştüğünü söylüyor yazısında.
Ve Yıldırım'ın Almanya ziyaretini hatırlatıyor:
"Geçen hafta Almanya’ya giden Başbakan Yıldırım, Alman
Haber Ajansı (DPA)’na verdiği söyleşide konu Afrin’deki harekatta Alman Leopard
2 tanklarının kullanılmasına gelince bakın ne diyor:
“Gayet tabii ki kullanacağız. Biz bunları bu günler için
aldık.”
Hani Afrin’de kullanılan silahlar Türkiye’nin “yerli ve
milli silah üretimi kabiliyetine dahil”diler"
Başbakan Yıldırım Almanya'da 'yerli ve milli tank'
üretimiyle ilgili olarak, “Makineler Almanya’dan geliyor. Önemli aksamlar
Almanya’dan geliyor. Daha basit parçalar Türkiye’de yapılıyor” sözlerini
kullanmıştı. Başlangıç, bu açıklamayı "sevsinler sizin “yerli ve milli
tank”ınızı" diyerek göndermede bulunuyor.
Yazısını şöyle sürdürüyor:
Ama önemli değil. AKP iktidarının havası şu: “Bizim için
önemli olan Türkiye’de yaşayan insanların gerçekleri bilmemesidir. Biz onlara
istediğimiz yalanı söyleyelim. Onlar bu yalanlara kansın. ‘Yerli ve milli
medya’ da bu gerçekleri görüp halka anlatmasın. Çünkü bu yalanları yurt dışına
söylesek dünyaya rezil oluruz. Biz dünyaya karşı zevahiri kurtaralım, ama
‘yerli ve milli seçmen’ bu gerçekleri öğrenmesin.”
İşte bunun için Afrin operasyonu başlayınca talimat verildi “yerli ve milli medya”ya,
“uluslararası haber kaynaklarının ve yabancı basının yazdıklarını Türkiye
insanlarına aktarmayın” diye.
Kaç kişi okudu Türkiye’de, Başbakan Yıldırım’ın Alman DPA’ya
verdiği bu demeci? Neredeyse hiç...
Başbakan Yıldırım'ın Afrin operasyonu sırasında medyayla
yaptığı toplantı etkisini sürdürüyor. Başlangıç, yazısında halktan gizlenen diğer
gerçekleri de aktarıyor.
Medyada neredeyse hiç yer edinmeyen haberler olarak Deniz
Yücel'in tahliyesi öncesinde yaşananlara yazısında yer veren Başlangıç,
Türkiye'de hiç bir gazete ve televizyon kanalının bu haberlere yer vermediğini
söylüyor:
"Başbakan Yıldırım’a göre Almanya vatandaşı Deniz
Yücel’in “tahliyesinde gizli pazarlık var” diyenler PKK’li. Oysa ilk önce Alman
medyası yazdı bu gizli pazarlığı. Ayrıca Başbakan Yıldırım, Merkel’le görüşme
yaptığı gün kiralanmıştı Deniz Yücel’i Türkiye’den Almanya’ya getirecek özel
uçak. Daha ortada ne iddianame ne de tahliye varken. Siz Türkiye’de kaç
televizyondan duydunuz bu gerçeği, kaç gazeteden okudunuz? Bu sorunun da yanıtı
“Neredeyse hiç”
"Halka yalan söylemek suçtur" diyen Başlangıç,
Afrin ile ilgili dünyanın bildiği ama Türkiye’de insanların öğrenemediği
gerçekler olduğunu belirtiyor. Bunlardan biri de Esad'a bağlı konvoyların
Afrin'e ulaşması. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afrin’e doğru pikaplarla hareket
ettiler. Top atışları sonucu geri dönmek zorunda kaldılar. Bu dosya da şimdilik
burada kapanmış oldu” demişti. Televizyon kanalları ve gazeteler de Erdoğan'ın
sözleriyle bu bilgileri paylaşıyordu. Ancak o sıralarda Esad'a bağlı güçler
çoktan Afrin'e ulaşmıştı.
Başlangıç buna da değinerek, şöyle bitiriyor yazısını:
YPG ve Suriye bayraklarıyla sokaklarda gösteriler
yapılıyordu. Bunun görüntüleri, haberleri, fotoğrafları “uluslararası haber
kaynakları”nda da, “yabancı basın”da da fır dönüyordu. Bu gerçeği bütün dünya
öğrendi ama Türkiye’nin “yerli ve milli” ahalisinin çok büyük bölümü gerçeğin
bu yüzünü göremedi. Örneğin hiçbir gazete ve televizyon AKP iktidarına, “Üç
saatte Afrin, diyordunuz ama 34 gündür sekiz cephenin tümünde neden ancak
beş-on kilometre yol gittiniz” diye sormaya cesaret edemedi. Çünkü Türkiye’deki
medya Afrin harekatı başladığı gün Başbakan Yıldırım’ın dile getirdiği
“beklenti”leri karşılamakla meşguldü.
Türkiye insanlarından gerçeği saklıyor, halkın haber alma
hakkını ihlal ediyorlar ve en vahimi Türkiye halklarına yalan söylüyorlardı.
Halka yalan söylemek büyük bir suçtur. Ama “yerli ve milli” Türkiye medyası
halka karşı suç işlemekten değil, AKP iktidarının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
“beklenti”lerini yerine getirememekten daha çok korkuyor.
Bu yüzden de hayaller “yerli ve milli” ama gerçekler de
Afrin oluyor. (AHVAL)