Çiftlik Bank mağdurları anlatıyor: Bizi aldatan devletin
desteği oldu
Ercan Karabıyık: Bu ülkenin çoğunluğu asgari ücret alıyor ve
ömürleri sadece çalışarak geçiyor, hiçbir sosyal faaliyeti yok. Bizi Çiftlik
Bank’a iten kolay para arzusu değil, devlet. İnsanlar başının çaresine bakmaya
mecbur bırakıldı, neden bu…
Sanal çiftlik üzerinden yüksek kar vaadiyle 77 bin kişiden
511 milyon lira alarak Uruguay’a kaçan Mehmet Aydın, Çiftlik Bank
dolandırıcılığıyla Türkiye’nin gündemine oturdu. Ancak Çiftlik Bank’ın tekil
örnek olmadığı benzer yapıda onlarca sistemin olduğu ortaya çıktı. Bu haftaki
Pazartesi Söyleşisi’nde, Çiftlik Bank mağdurlarıyla konuştuk. Ancak halen 20 kadar
Çiftlik Bank benzeri oluşum, binlerce aktif üyeyle faaliyet göstermeye devam
ediyor…Ercan Karabıyık, Çiftlik Bank’a 40 bin lira kaptırmış bir özel şoför.
Çiftlik Bank’a para yatırma gerekçesinin kolay para arzusu değil, devletin
vatandaşı ittiği bir mecburiyet hali olarak tanımlıyor…
“Bu ülkenin büyük bir çoğunluğu asgari ücret alıyor ve
ömürleri sadece ve sadece çalışarak geçiyor, hiçbir sosyal faaliyeti yok.
Çalışmadığı gün aç kaldı, bitti, ertesi gün bu insanın cebinde para olmayacak.
Benim yıllık iznim yok, ayda sadece iki Pazar tatil yapıyorum, hiçbir resmi,
dini tatilim yok. Bir kez olsun ailemi alıp yemeğe götüremiyorum, böyle bir
yaşam olabilir mi? Bizi Çiftlik Bank’a iten kolay para arzusu değil, devlet.
İnsanlar başının çaresine bakmaya mecbur bırakıldı.”
»Sizi tanıyabilir miyiz?
Ankara’da yaşıyorum ve burada özel bir şirkette şoför olarak
çalışıyorum, 1 800 lira maaşım var. Bu sisteme daha önce benim çocukluk
arkadaşım dahil olmuş. Bana anlattı, bu şekilde para yatırıp kazanıyoruz diye.
Biz de uygulamayı indirdik ve 1 buçuk ay civarında sürekli araştırdım. O
süreçte bir tek mağdur yoktu. Çiftlik Bank’ın devletten destek aldığı
söyleniyor, açılışlara devlet adamları, valiler, kaymakamlar geliyordu. Bunlar
dolandırıcı olsaydı bütün resmi kanallarda reklamları olmazdı, ünlüler bunların
reklamlarını yapamazlardı, devlet adamları bunların yanında olmazdı diye
düşünerek Çiftlik Bank’a güvendik.
»Haklısınız. Basit bir dolandırıcılıktan söz etmiyoruz.
Yatırımlarım 40 bini buluyor. Bu parayı da, kredi çekip
aldığım arabayı satarak yatırdım. Başta sistem gayet güzeldi, günlük olarak
paramızı alabiliyorduk. Sonra yavaş yavaş değişmeye başladı. Önce üye alımını
durdurduk dediler, daha sonra para çekimini durdurdular. Ardından Bakanlık’ın
inceleme başlattığı söylendi. Daha sonra, Garanti Bankası ile yapılan
anlaşmanın banka tarafından tarafından feshedildiği söylendi. Biz de bunun
üzerine bankayı boykot ettik ama bankadan kimse çıkıp bize Çiftlik Bank ile anlaşmalarının
olmadığını söylemedi. Günlerce Bakanlık’ı aradık, incelemeyi sonuçlandırın
diye.
»Neden üstünün örtüldüğünü düşünüyorsunuz?
Mehmet Aydın maşa olarak kullanıldı. Ne bu sistemi yürütmek
ne de bu kadar parayla kaçmak onun yapabileceği bir şey değil. Bu kadar para
bende olsa beni iki adım hareket bile ettirmezler. Yani biz dolandırıldık ama
Mehmet Aydın tarafından değil, çok daha büyük bir yapı tarafından.
»İnsanlar sizinle dalga geçiyor, bu size ne hissettiriyor?
Mağdur olan insanlarla alay eden çok insan var. Aslında
bizim kaybımızdan çok bunlar üzüyor bizi. Çünkü bu ülkede yanlış işleme
itilmeyen, kayıp yaşamayan ya da dolandırılmayan kimse yok. Ülkenin yüzde
5’idir en fazla dolandırılmayan. Geri kalan yüzde 95 ya kredi kartı mağdurudur,
ya çalışmış parasını alamamıştır, emeği sömürülmüştür ve bir şekilde
kandırılmıştır.
»Çiftlik Bank olayında, hızlı ve kolay para peşinde olma
görüntüsü çizen bir tablo çıkıyor ortaya…
Hanımefendi,
asgari ücret 1600 lira, bu parayla kim, nasıl geçinecek? Bu ülkenin büyük bir
çoğunluğu asgari ücret alıyor ve ömürleri sadece ve sadece çalışarak geçiyor,
hiçbir sosyal faaliyeti yok. Çalışmadığı gün aç kaldı, bitti, ertesi gün bu
insanın cebinde para olmayacak. Köye gitsek, benim köyümde 40 yaş altı tek bir
insan yok, çünkü köyde hiçbir gelir yok. Benim yıllık iznim yok, ayda sadece
iki Pazar tatil yapıyorum, hiçbir resmi, dini tatilim yok. Ben bu şartlar
altında çalışıyorum. Benim çocuğumun biri okula gidiyor, biri 2 buçuk yaşında.
Çocuğumun 23 nisan masrafları için benden 300 lira istedi okul, şimdi ben bu
parayı nasıl vereyim?
»Aslında Çiftlik Bank olayı insanların kolay para arzusu
değil, bu bir mecburiyet diyorsunuz.
Tabii ki, devlet bizi itiyor bu noktaya. Devlete bakıyoruz,
devlet de her şeyi özelleştiriyor. Ülke gelişiyor diyorlar ülke gelişiyorsa
zengine gelişiyor, fakire gelişmiyor. Biz ne yapalım peki, böyle bir ülkede ne
yapılabilir, nasıl ayakta duracağız? Bizim Çiftlik Bank’tan etkilenmemizin tek
nedeni para cazibesi değil, ülkeye yatırım yapması da oldu. Biz bu parayla
iddia bahis oynamayı da bilirdik.
“O delikanlı bizi dolandırmaz”
Engin Eri, geçmişte özel bir şirkette güvenlik görevlisi
imiş ama 6 aydır işsiz. Çiftlik Bank’a 15 bin lira kaptırmış. Ama o hala,
Çiftlik Bank tarafından dolandırıldığına inanmıyor. “Çünkü”, diyor, “Ben o
çocuğun tipine bakıyorum, gerçekten gariban büyümüş, bizden gelmiş, içimizden
biri! Mütevazi bir çocuk. Şirketler açılırken nasıl hevesle el çırpıyor, nasıl
gözleri parlıyor görmediniz mi? Ben o zavallı çocuğun dolandırıcı olduğuna
inanmıyorum, kimse beni inandıramaz.”
»Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Evliyim ve iki çocuğum var. Bundan 6 ay öncesine kadar özel
bir şirkette güvenlik görevlisiydim. İşten atılınca su tesisatçısı olan
eniştemin yanında çalışmaya başladım. Aylık kazancım, işsizlik maaşı ile
birlikte 2 bin lira civarında.
»Çiftlik Bank’tan nasıl haberdar oldunuz?
Medyada mavi yumurta reklamlarını görmemle başladı her şey.
Söz konusu reklamları üst üste izleyince, merak etmeye başladım ve araştırdım.
Doğruydu, dünyada da mavi yumurta vardı, sağlıklı ve pahalı olduğu
söyleniyordu. Türkiye’de de, ilk kez Çiftlik Bank diye bir şirket tarafından
üretilecekti.
»Para yatırma süreciniz nasıl başladı?
Toplamda 3 ay kadar araştırmalarımı sürdürdüm. Yorumlara
baktım, para yatıranlarla konuştum, gittim bayilerle görüştüm. Zaten o sırada
medya sık sık üretim çiftliklerini gösteriyor, Çiftlik Bank yöneticileri, “80
bin tane tohumumuz var, günde 400 bin yumurta üretiyoruz” demeye devam
ediyorlardı. Dahası, Bakanların katılımıyla tesisler açılıyor, yeni çiftlikler
kuruluyordu. Şirket sahibi de vatanına ülkesine hizmet eden bir profildi. Sonra
sistemi araştırdım. Çiftlik Bank sisteminde, açılan şirketlerin parasını
vatandaş veriyor ama şirketi sahibi yönetiyor, vatandaş da bundan kar alıyor
şeklindeydi. Bunu, sanal bir uygulama üzerinden yürütüyordu. Nerdeyse 2 seneye
yakın süreci var bu oyunun. 1 buçuk yıl boyunca kimsenin parası aksamamış.
Kimsenin içerde parası kalmamış. Ben de sonuç olarak güvenip para yatırdım.
»Ne kadar yatırdınız?
Ben 15 bin lira yatırdım. Bir de kredi çekmeye gitmiştim
Çiftlik Bank’a yatırmak için, işsiz olduğum için banka kredi vermedi. Verseydi
onu da yatıracaktım. Çünkü dediğim gibi, hiçbirimiz Çiftlik Bank’ın batacağına
inanmıyorduk. Zaten bu nedenle para yatıranlar arasında asker de var savcı da.
»Siz batırdınız yani?
Evet, öyle. Adamın kendini açıklamasına imkan verilmedi. Bir
gün içinde her şey patladı, devlet gitti çiftliklere el koydu, siteler kapandı,
insanlar feryat etmeye başladı. 1 günde oldu her şey. Onun Uruguay’a gitme
nedeni de, adam kaçmak zorunda kaldı, burada dursa kimsenin bir kuruş parasını
geri veremez. Üstüne hapse atılacak. Ama orda durduğunda paramızı geri verecek.
»Yani Çiftlik Bank kurucusu ve sahibinin sizi dolandırdığına
inanmıyorsunuz?
Ben
o çocuğun tipine bakıyorum, gerçekten gariban büyümüş, bizden gelmiş, içimizden
biri. Mütevazi bir çocuk. Şirketler açılırken nasıl hevesle el çırpıyor, nasıl
gözleri parlıyor görmediniz mi? Ben o zavallı çocuğun dolandırıcı olduğuna
inanmıyorum, kimse beni inandıramaz. Bu çocuğa hiç fırsat verilmedi ki kendini
anlatsın. Bence bu delikanlıyı harcadılar. Medya, Bakanlık, çeşitli kuruluşlar
ve en başta da biz, “aile” dediğimiz üyelerimiz harcadık. Delikanlıdan herkes
çalmış, eski yönetim üyeleri, eski kayınpederi, eski eşi… Gelen vurmuş, giden
vurmuş. Ben inanıyorum ki, kimin ne zararı varsa karşılayacak, ama zaman
alacak. 2 yıl, 3 yıl sürse bile ödeyecek. O delikanlı hak yemez, çünkü
gerçekten vatana hizmet ediyordu. Siz insanların böyle konuştuğuna bakmayın,
bugün çıksın gelsin Mehmet Aydın, yine milyonları peşinden sürükler.
»Neden onun bilinçli olarak harcandığını düşünüyorsunuz?
Bakın, bugün devlet destekli bir tane daha uygulama var,
Tosunbank diye. Bu Tosun Bank’a hayvanları nereden bulacaklardı? Nasıl olsa Çiftlik
Bank’ta var, oradakileri oraya aktaralım diye düşünüldüğüne inanıyorum ben.
İlerleyen zamanlarda hep birlikte göreceğiz. Ayrıca, madem bu çocuk
dolandırıcı, iki senedir bu Çiftlik Bank olayı var, 137 bin aktif kullanıcı
var, herkes para yatırmış, ortalama yatırılan para 10 bin lira ki 600 bin
yatıran bile var. Niye bugüne kadar kimsenin parasına bir şey olmadı?
»Böyle konuşunca yakın çevrenizden tepki almıyor musunuz?
Tepki almaz mıyım, en başta eşim bana çok kızgın. Ama sadece
ben değil ki. Mesela bizim komşu bir ağabey var. Adam arabayı satıp çiftlik
banka yatırmış. Karısına da arabayı sattım dolara yatırdım demiş. Dolar
yükseldikçe kadın mutlu oluyor oysa kadın bir öğrense boşanacak adamdan o
nedenle adam fazladan mesai yapıyor.
»Siz suç duyurusunda bulunup hakkınızı aramayacaksınız bu
durumda. Zira “delikanlı”nın sizi dolandırdığına inanmıyorsunuz?
Suç duyurusu için evrakları hazırladım, mecburen suç
duyurusunda bulunacağım. Tamam ona güveniyorum ama benim yatırdığım para helal paraydı.
Çocuğumun sünnetinde takılan altınları ve paraları yatırdım ben oraya… (MELTEM YILMAZ - BİRGÜN)