Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Kuleli Askeri Lisesi’ni
bitirdikten sonra, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi’ne girdi. Tıp fakültesindeki
eğitimini tamamladıktan sonra, yine aynı fakültenin Halk Sağlığı Anabilim
Dalı’nda asistan olarak görev yaptı ve uzman oldu. Hacettepe Üniversitesi Halk
Sağlığı Anabilim Dalı’na bağlı Epidemiyoloji Bilim Dalı’ndan da yan dal
uzmanlığını aldı. Böylelikle GATA’da Epidemiyoloji alanında önce yardımcı
doçent, ardından doçentliğe yükseldi. Akademik alandaki başarıları onu, askeri
tabiplikten Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda
profesörlüğe taşıdı...
Dilovası’nda Yapılan Araştırmada Anne Sütünde Yüksek
Miktarda Ağır Metal Saptanınca…
Prof. Dr. Hamzaoğlu, 2011 yılında yürütmekte olduğu
“Kocaeli’nin Dilovası ve Kandıra İlçelerinde Yaşayan Gebelerden Doğan
Bebeklerde Ağır Metal Maruziyeti İle Büyüme ve Gelişme Durumu” isimli
projesinde elde ettiği verileri basın yoluyla kamuoyuna açıkladı, Kocaeli
Üniversitesi Rektörlüğü ise “(araştırma) henüz tamamlanmadan kanser konusunda
halkın yanlış bilgilendirilmesine neden olmak ve halkı paniğe sevk etmek”
gerekçesiyle kendisi hakkında soruşturma açtı.
Hamzaoğlu’nun araştırmasına konu olan Kocaeli’nin gayri safi
yurt içi hâsılasında sanayinin payı yüzde 70’in üzerinde olup, Türkiye’deki
imalat sanayi üretiminin son yıllarda yaklaşık yüzde 15’i, boya ve kimya sanayi
üretiminin yüzde 30’a yakını, metal ve metal eşya üretiminin %20’si bu kentte
gerçekleşmektedir. Onur Hamzaoğlu, “patronların özerklik bölgesi” dediği
organize sanayi bölgelerinde herkesin tahmin edebileceğini bilimsel bir
yaklaşımla inceledi. Hamzaoğlu’na karşı açılan soruşturmanın ardından Prof. Dr.
Cem Terzi’nin sözcülüğünde “Onurumuzu Savunuyoruz” platformu kuruldu. Platform,
halkın sağlığı temelinde, hukuki sürecin takipçisi olurken, araştırmanın
detaylarının yer aldığı kapsamlı bir internet sitesi de oluşturdu:
Kocaeli genelinde yaşananların bir örneğini gösterebilmek
için önce 2004 yılında Dilovası ilçesindeki ölümlerin nedenlerini
araştırdığında, 1995-2004 yılları arasındaki ölümlerin yüzde 32’sinin kanser
nedenli olduğunu saptadı. Dünyada ve Türkiye’de kanser nedenli ölümlerin yüzde
13’den az olduğu bilindiği için elde edilen sonuçlar hem üniversite hem de il
yöneticileri ile resmi olarak paylaşıldı. 2005 yılının hemen başında
gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre de Dilovası’nda 100 ölümden 33’ünün
kanser nedenli olduğu saptandı. Bununla birlikte, Dilovası’nda 10 yıl ve daha
uzun süre yaşayanlarda kanserden ölme riskinin daha kısa süre yaşayanlara göre
4.4 kat fazla olduğunu ve bu durumun kişilerin sigara içme durumu ve yaşından
etkilenmediği ortaya konuldu.
Projenin ikinci bölümünde söz konusu ilçelerde yaşayan
gönüllü ve sağlıklı gebeler gebelikleri boyunca izlenecek, doğum yaptıklarında
da ilk sütlerinden ve bebeklerinin ilk kakalarından örnekler alınarak bu
materyallerde havada araştırılan ağır metallerin varlığı ve miktarı
araştırılacaktı. Projenin son bölümünde de bebekler 1.5 yaşına kadar
izlenecekti ve projenin tamamı 36 ay sonra, 2012 yılında tamamlanacaktı.
Dilovası ve Kandıra ilçelerinde gerçekleştirilen bu araştırmada annelerin
sütünde Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanmış sınır değerlerin üzerinde
ağır metal saptandı. Yani, bebekler daha doğmadan, annelerinin karnındayken
etkilenmeye başlamaktaydı. Bunun bir göstergesi olarak Dilovası’nda ve
Kandıra’da doğan bebeklerin ilk kakasından alınan örneklerde de kurşun, cıva,
kadmiyum, arsenik, alüminyum gibi ağır metaller saptandı.
Nisan 2006 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilovası
Araştırma Komisyonu (TBMM DAK) kuruldu. TBMM DAK çalışmalarını Kasım 2006
tarihinde tamamladı ve hazırladığı rapor 17 Şubat 2007 tarihinde TBMM Genel
Kurulu’nda görüşüldü. Raporda 29 sorun ve 29 çözüm önerisi yer almaktaydı.
Bunlardan en önemlisi de bölgede sanayinin kapasite artışına müsaade
edilememesi önerisiydi. Ancak Ekim 2010 tarihinde Kocaeli’ne, şehir merkezine
çok yakın bir bölgeye ilin dördüncü demir çelik fabrikasının kurulacağı haberleri
kamuoyunda duyulmaya başlandı. 5 Ocak 2011 tarihinde, sanayinin insan sağlığına
etkileriyle ilgili daha önce de araştırmaları bulunduğu için Prof.Dr. Onur
Hamzaoğluhem Kocaeli’deki son durumu hem de yeni bir demir çelik fabrikasının
olası sağlık etkileri ile ilgili bir röportaj verdi. Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu,
gazeteciye, yürütmekte olduğu araştırma projesinin o zamana kadar elde edilmiş
ölçüm ve test sonuçlarına göre hava kirliliğinin ve havada ağır metallerin
bulunduğunu, anne sütü ile bebeklerin kakasında da bu ağır metallerin
saptandığı bilgisini paylaştı.
“Onurumuzu Savunuyoruz” platformunun internet sitesi
röportajdan sonra yaşananları da detayıyla paylaşmaktadır:
Bu bilgiler basında yer alır almaz hem il hem de bakanlık
yöneticileri tarafından hızlı bir inkâr çalışması başlatıldı. Önce böyle bir
kirlilik yok dendi. Arkasından proje henüz bitmedi, elinde veri yok, “yalan”
söylüyor dendi. Sonrasında da tamamlanmamış projeyle ilgili açıklama yapılamaz
iddiasında bulunuldu. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı birçok yazılı ve
görsel basında Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’nu “şarlatan”lıkla itham etti. Prof.Dr.
Onur Hamzaoğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı’nın söz konusu davranışı
ile ilgili olarak Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’na, hakaret ettiği gerekçesiyle
Şubat 2011 tarihinde suç duyurusunda bulundu. Ayrıca tazminat davası açtı.
Uzun bir hukuki mücadelenin ardından, Kocaeli Büyükşehir
Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, 26 Mayıs 2016 tarihinde görülen
duruşmada tazminat ödemeye mahkûm edildi(ESAS NO: 2011/60).
TÜRKİYE’NİN SELİKOFF’U PROF. DR. ONUR HAMZAOĞLU
Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun uzun hukuki mücadelesinde Emel
Yuvayapan ve Erkin Başer’le birlikte, “Dilovası Olayı”nı’Kapitalizmin
Kıskacında Doğa, Toplum ve Bilim” başlığı altında kitaplaştıran Prof. Dr. Cem
Terzi, Hamzaoğlu ve Dilovası olayını bir benzetmeyle açıklıyordu:
“Bunun en tipik örneği Dr. IrwingSelikoff’un başına
gelenlerdir. Dr. Selikoff, 1964’te asbest insan sağlığına zararlıdır dediğinde,
asbest (inşaat, otomobil vb. sektörlerde kullanılan öldürücü toz) kullanan
ticari şirketler Selikoff ve araştırmasını değersizleştirmek için geniş çaplı
bir kampanya yürüttüler. Araştırmasının yetersiz, eksik hatta hatalı olduğu,
bilimsel gerçekleri yansıtmadığı iddia edildi. Hekim olmadığı bile öne sürüldü.
Ama yılmadan mücadelesine devam eden Selikoff’un sayesinde asbestin kullanımı
yasaklandı ve bu sayede binlerce insan kanser olmaktan kurtuldu. Onur
Hamzaoğlu’nun durumu da buna çok benzediği için ben ona Türkiye’nin Selikoff’u
diyorum.”
Prof. Dr. Hamzaoğlu, Ocak 2016’da yayımlanan “Bu suça ortak
olmayacağız” başlıklı Barış Bildirisini imzalayan 1128 akademisyenlerinden biri
olduğu gerekçesiyle, 1 Eylül 2016 tarihinde, yani Dünya Barış Gününde, Kanun
Hükmünde Kararname ile Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edildi. Prof. Dr.
Hamzaoğlu, akademinin dört duvardan çok daha fazlası olduğunu bilenlerdi.
Kocaeli Dayanışma Akademisi’ni kuran, Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen 19
akademisyenin arasında yer aldı. KODA’nın açılışı 28 Eylül günü yapıldı.
Akademide dersler 5 Ekim’de başladı.
Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Kocaeli’nin hava kirliliğine
ilişkin, “Kocaeli Hava Kirliliği 2016” adlı bir rapor hazırladı. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’na ait Hava Kalitesi Ölçüm İstasyonu’nun verilerinin
incelenirken saptanan bir çelişki raporda vurgulandı: Dünya Sağlık Örgütü sınır
değerine göre olması gerekenden İzmit ve Dilovası İlçesi’nde 2.8 kat, sanayiye
dayalı kirlilik kaynaklarının merkezlerinden bir tanesi olarak bilinen Dilovası
Organize Sanayi Bölgesi’nde ise yalnızca 1.6 kat fazlaydı. Yani, Dilovası
Organize Sanayi Bölgesi’ndeki hava kirliliği, içinde yer aldığı ilçeninkinin
yarısı kadardı. Raporda soruluyordu: Yoksa, yetkililer, akciğer kanseri riskini
azaltmak için Kocaeli halkını Dilovası Organize Sanayi Bölgesi’nde yaşamaya mı
davet edecekler?
TİMSAHIN MİDESİNDEN: BEN İVAN İVANOVİÇ…
Prof. Dr. Hamzaoğlu, Türk Tabipleri Birliği Toplum ve Hekim
Dergisi’nin baş editörlüğünü yürüttü, Karaburun Bilim Kongresi Düzenleme Kurulu
ve Bilim Kurulu üyeleri arasında yer aldı. Halkların Demokratik Kongresi’nin eş
sözcülüğünü yaptı. Dahası, ihraç edilen akademisyenlerin ve hekimlerin rol
üstlendiği, İstanbul Tabip Odası’nın sahnelediği Haldun Taner’in ünlü Timsah
oyunundan yola çıkarak oluşturulan okuma tiyatrosunun İvan’ıydı. İvan son
sahnede şöyle diyordu:
“Ben otuz yılını memuriyete adayan ve son on beş gününü
timsahın midesinde geçiren İvan İvanoviç... İnsanlara tuhaf bir yerden
seslendim... Koşup geldiler. Başına felaket gelmiş bir insanın neler
söyleyeceğini merak ettiler. Bu yolculuk bana kırk seyahatte öğrenebileceğimden
fazlasını öğretti: Timsahın içinde otururken ülkemin insanlarını, insanlarıyla
beraber ülkemi tanıdım.”
Ne acıdır ki sayısız makalenin, ulusal ve uluslararası
akademik ödüllerin sahibi Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, büyük yankılar uyandıran
Dilovası araştırmasına yönelik özel bir komisyonun kurulmasının ardından, çevre
kirliliği bulgularının TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesinden tam on bir yıl
sonra bir gece yarısı Ankara adliyelerinde adalet ararken, tutuklandı.
Not: Yazı hazırlanırken, Emel Yuvayapan, Erkin Başer ve Cem
Terzi’nin “Kapitalizmin Kıskacında Doğa, Toplum ve Bilim: Onur Hamzaoğlu Olayı”
kitabından, Selçuk Erez’in Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan “Onur Hoca ile
Timsah” yazısından, “Onurumuzu Savunuyoruz” platformunun internet sitesinden ve
Ali Özyurt’un hazırladığı “Onur Hamzaoğlu Onurumuzdur” metninden
yararlanılmıştır. (AYŞEGÜL TÖZÖREN-EVRENSEL)