"Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanlığı'na getirilmesi mali konularda sağduyu ve sorumluluğun hüküm süreceğine dair tüm ...
"Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanlığı'na
getirilmesi mali konularda sağduyu ve sorumluluğun hüküm süreceğine dair tüm
umutları tüketiyor"
Dünyanın önde gelen ekonomi kanallarından Bloomberg'in
internet sitesinde, "Erdoğan'ın Yeni Hanedanlığı Türkiye'yi yatırım
yapılamaz hale getiriyor" başlıklı bir makale yayımlandı.
Bloomberg'in Avrupa piyasaları uzmanı, otuz yıl bankacılık
sektöründe çalışmış Marcus Ashworth'un imzasını taşıyan analizde “Türkiye'nin
kaderi tamamen Erdoğan'ın elinde. Yatırımcıları endişelendiren de bu” yorumunda
bulunuldu.
“Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Naci
Agbal'ın ikisi de görevden ayrıldı. Küresel yatırımcıların görmek istedikleri
türden, salim finansal yönetim ve standart ekonomik ilkeleri benimsemiş
yetkililerdi. Erdoğan ülke üzerindeki hakimiyetini artırırken yatırımcıların
gerginliğini yatıştırmak için çok şey yaptılar. Artık bu rolü yerine getirecek
kimse kalmamış gibi görünüyor” değerlendirmesinde bulunulan yazıda
“Cumhurbaşkanı, pazartesi günü yaptığı açıklamada, damadı olan Berat
Albayrak'ın yeni birleştirilmiş Hazine ve Maliye bakanlığını yürüteceğini
söyledi. Bu, mali konularda sağduyu ve sorumluluğun hüküm süreceğine dair tüm
umutları tüketiyor. Erdoğan ayrıca kendisine Merkez Bankası yöneticisini
belirleme yetkisini, ve böylelikle yüksek faiz oranlarının daha hızlı bir
enflasyona yol açtığına dair alışılmışın dışındaki görüşlerini sağlamlaştırma
imkanını tanıdı” ifadeleri kullanıldı.
Sputnik’in çevirisiyle Bloomberg’in analizi şöyle:
Erdoğan maalesef sözünün eri. Seçim kampanyası sırasında
para politikasının kontrolünü daha fazla ele alacağına söz verdi ve bunu yapmak
için hiç zaman kaybetmedi. Türkiye’nin güvenlik ağındaki son bağları da koparıp
attı ve milletini tümüyle yatırım yapılamaz bir hale getirdi.
Şimşek ve Ağbal'ın kabine dışı kalması
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Naci
Agbal'ın ikisi de görevden ayrıldı. Küresel yatırımcıların görmek istedikleri
türden, salim finansal yönetim ve standart ekonomik ilkeleri benimsemiş
yetkililerdi. Erdoğan ülke üzerindeki hakimiyetini artırırken yatırımcıların
gerginliğini yatıştırmak için çok şey yaptılar. Artık bu rolü yerine getirecek
kimse kalmamış gibi görünüyor.
Cumhurbaşkanı, pazartesi günü yaptığı açıklamada, damadı
olan Berat Albayrak'ın yeni birleştirilmiş hazine ve maliye bakanlığını
yürüteceğini söyledi. Bu, mali konularda sağduyu ve sorumluluğun hüküm
süreceğine dair tüm umutları tüketiyor. Erdoğan ayrıca kendisine Merkez Bankası
yöneticisini belirleme yetkisini, ve böylelikle yüksek faiz oranlarının daha
hızlı bir enflasyona yol açtığına dair alışılmışın dışındaki görüşlerini
sağlamlaştırma imkanını tanıdı.
“Sadece ziyadesiyle cesur olanlar oynar”
Piyasaların salı günkü acı verici reaksiyonu muhtemelen
sadece bir başlangıç. Liranın Dolar karşısında zayıflamasıyla, 10 yıllık getiri
yüzde 17'nin üzerine çıktı, kredi temerrüt takasları arttı ve stoklar düştü.
Bankacılık sektörü yüzde 3.7'lik düşüşle başı çekti. Kredi derecelendirme
şirketlerinin yeni politik gerçekleri olumsuz bulmaması ve Türkiye'nin
notlarını daha da çöpe çevirmemesi zor. Yatırımcılar için en iyi rota neredeyse
kesinlikle uzak kalmak. Para biriminin değerini sabitleyecek hiçbir şey yok.
Kısa vadede de iyi bir hedef değil. Lira borçlanıp daha sonra daha ucuza satın
almak, en azından yüzde 17.75 gibi inanılmaz yüksek bir orana mal olacaktır. Bu
oyunu sadece ziyadesiyle cesur olanlar oynar.
“Doların 5 TL olması normal görülüyor”
Bu bir tedavül krizi mi? Bu onu nasıl tanımladığınıza bağlı.
Çok az likidite var ve 5 liralık dolar/TL kuru yeni normal görünüyor. Dar bir
piyasada bu türden bir temel kayma kesinlikle kriz kokuyor, özellikle şu anda
sadece resmi bir müdahalenin yatırımcıların korkularını yatıştırabileceği
düşünüldüğünde.
Bunun yakında olacağını görmek zor. Yatırımcıların güvence
için bakabileceği normal gelişmeler umutsuz görünmekte. Herhangi bir bütçe
duyurusu büyük olasılıkla Albayrak'ın iktidardaki AKP'nin daha az desteğe sahip
olduğu büyük şehirler gibi seçimlere duyarlı bölgelerdeki harcamaları artırmak
için kesenin ağzını açmasını içerecektir. 24 Temmuz’daki bir sonraki merkez
bankası toplantısı, oranları artırarak fiyat artışlarını dizginlemek için bir
fırsat. Erdoğan'ın herhangi bir artışı onayladığını görmek zor ve kesinti
talebi de olası. Enflasyon haziran ayında yüzde 15,4'e yükseldi, hükümet
politikaları ve daha zayıf para birimi bunu daha da artıracak gibi.
“Türkiye'nin büyük cari açığı, ülkeyi dolara bağımlı hale
getirdi”
Cumhurbaşkanı hâlâ işleri tersine çevirmeye karar verebilir.
Nisan ayından bu yana 500 baz puanlık faiz artırımına izin vermişti. Bu durum,
Türkiye’nin büyük cari açığı ülkeyi Dolar fonuna bağımlı hale getirmişken değer
kaybeden liranın etkilerine karşı duyarsız olmadığını gösteriyor. Ancak para
politikası konusundaki saçma görüşlerine ve tarafını belli ettiğine göre, bu
pek de mümkün görünmüyor.
“Türkiye'nin kaderi tamamen Erdoğan'ın elinde, yatırımcıları
endişelendiren de bu”
En zayıf halka bankacılık sistemi. Borç verenler, kısa
vadeli ucuz dolar ve Euro finansmanına dadanmıştı, bu da yükselen oranlara
büyük ölçüde bağışıktı. Alacaklıların çoğu Batı Avrupa bankaları ve ciddi
şekilde geri çekildiklerine dair herhangi bir işaret, Türk finans kurumlarının
istikrarı hakkında sorular doğuracaktır. Bu türden bir değişim, büyük Türk
şirketleri kesinlikle etkileyecek, zira birçoğu gelecek yıl gibi büyük kısmı
Dolar cinsinden büyük borçlar ödeyecek. Türkiye'nin kaderi tamamen Erdoğan'ın
elinde. Yatırımcıları endişelendiren de bu.