Yoksullara 50 lira tutuşturup oy vereceksin yemini ettirmekten tutun çeşitli yol ve yöntemlerle sandıkta oyu garantileme çalışmalarını sürd...
Yoksullara 50 lira tutuşturup oy vereceksin yemini
ettirmekten tutun çeşitli yol ve yöntemlerle sandıkta oyu garantileme
çalışmalarını sürdürdüler. Şüphesiz mahalle örgütlenmeleri en başarılı...
YOKSULLUĞU VE YENİ ORTA SINIFI BAŞARIYLA YÖNETMEK
Sigorta bayiliği yapan komşum, Ümraniye varoşlarında AKP
anonsları yapan seçim arabasına bakınca, bir paket içinde ne dağıtıldığını
merak ederek seyirtmiş, bir tane de kendisine istemiş, yüzüne bakmışlar, kısa
bir tereddütten sonra vermişler ve eklemekten geri durmamışlar: Oyunu bize
vereceksin ha...
Kadınlar, yanlarında çocuklar kapışıyor tepsileri... Yoksul
insanlar, ne verirsen alıyorlar... Bedava olsun da. Açmış paketi, bir sıradan
tepsi, üzerinde AKP damgası ve ıvır zıvır... İlk çöp bidonuna atmış hepsini.
Yoksullara 50 lira tutuşturup oy vereceksin yemini
ettirmekten tutun çeşitli yol ve yöntemlerle sandıkta oyu garantileme
çalışmalarını sürdürdüler. Şüphesiz mahalle örgütlenmeleri en başarılı...
Sultanbeyli’nin bir mahallesinde sandık müşahitliği yapan Özlem Yüzak
anlatıyor:
Okul içinde yakalarında pembe ve mavi kurdeleler takılı
türbanlı kızlar, erkekler sürekli bir koşuşturma içinde. Sandıkların
kapanmasına 1-2 saat kala seçmen listesinde kimlerin oy kullanmadıklarını bir
bir saptadılar, sonra mahalleye dağıldılar ve ambulansla, tekerlekli sandalye
ile, seçim kütüğünde kayıtlı ve kendi başına hareket edemeyecek zihin vb.
özürlü herkesi getirdiler ve oy kullandırdılar. Böyle toplam 25 kişi saydım.
Seçim öncesi şüphesiz çeşitli yardımlar, destekler ile ilişkilerini
getirdikleri yer seçim günü sandık başı oluyor. Borç ödeme! Şüphesiz
yoksulluğun dinsel inançları ile AKP’nin dinci politika ve söylemlerinin
örtüştüğü ve eyleme dönüştüğü yer sandıklar.
Yoksulluğun yönetimi
Şüphesiz bu kadar basit değil. Hiçbir sosyal güvencesi
olmayan köylerdeki vb. sigortasızlara bağlanan 600 TL’lik ihtiyarlık maaşından
tutun, bir maaş ikramiyeye, evlere yapılan yardımlara, kadınlara ödenen çocuk
başı paralara kadar onlarca kalemi bulan “yardımları” ister sadaka dağıtımı kabul
edin, ister “sosyal ödentiler...”
Hiçbiri yoksulluğu bertaraf etmeye yönelik değil. Tam
tersine, yoksulluğu sürdürmek, yoksulluğa mahkûm etmek, bu tür ödemelerle
evlere minik kolaylıklar yaratmak: Allahım çok şükür! AKP iktidarı yaşasın.
Türkiye’de TÜİK verilerine göre yoksulluk oranı ülkemizde
yüzde 21-22 arasında. Bu da yaklaşık 17 milyonluk bir nüfusa denk geliyor. 17
milyon çocuk da aşırı yoksulluk içinde, eğitimde fırsat eşitliği yok. Türkiye
en ekonomik bakımdan eşitsiz ülkeler arasında. Bunu ölçen Gini katsayısı
0.40’ın üzerinde ve iktidarın bunu indirmeye niyeti sıfır. Şunu belirteyim:
İskandinav ülkelerinde bu oran en az: 0.25.
Cehalet ve yoksulluk birlikteliği
Yaşamını günlük nafakasını çıkarma ve ailesinin en temel
ihtiyaçlarını karşılayabilme çabası içindeki büyük bir çoğunluktan sağlıklı bir
siyasi hikâye çıkartamazsınız. AKP bu yoksulluğu, eğer son oy oranına bakarak
bir değerlendirme yapacak olursak, başarıyla yönetiyor!
Bu ciddi bir sorun, yoksulluk şüphesiz ki cehalet üretiyor,
var olan cehaleti daim kılıyor. Cehalet ile yoksulluk birleşince ortaya AKP
iktidarı çıkıyor. İktidarın politikası daha çok çocuk, daha yoksul kitleler,
daha büyük cehalet ve iktidarın sürmesi.
Şüphesiz AKP’nin başarıyla yönettiği kendi yeni orta
sınıfıdır. Bu sınıf özellikle
eğer kaybedersek sahip olduğumuz imtiyazları, yüksek
gelirlerimizi ve hayat standardımızı da kaybederiz, korkusuyla sandığa
gönderildi. Fakat her şeye rağmen AKP’nin oyu şimdilik yüzde 42.5 düşüyor.
Adalet ve özgürlük vaadi nerede?
RTE, seçim bildirgesinde adalet ve özgürlük vaadini
gündemine taşımıştı. Adaletsizlik ve özgürsüzlüğü 16 yıl boyunca kendileri
yaratmamış gibi. Böyle bir beklentinin yalanı kısa sürede seçimin hemen
ertesinde yeniden ortaya çıktı ve eski CHP milletvekili Eren Erdem, hakkındaki
bir soruşturma nedeniyle hemen tutuklandı. Eren’in eylülde mahkemesi olmasına
rağmen hiç beklenmedi.
İktidara iltihak etmeden önce RTE ve AKP hakkında
söylemediğini bırakmayan İçişleri Bakanı S. Soylu’nun, şimdi ise hiçbir AKP’li
yöneticinin cesaret etmediği tehditlere ve kargaşa yaratacak uygulamalara
başvurması, iktidarın fıtratında var olan ayrımcı, şiddet, kamplaştırıcı,
adalete ve özgürlüğe karşı niyetlerinin biri parçası ve AKP yönetiminden de
takdir görüyor.
RTE, bu vaatlerinde millete yalan mı söyledi? (ORHAN BURSALI
– CUMHURİYET)