Tarihte son derece ilginç insanlar vardır; her zaman böylelerine rastlayacak kadar şanslı olmayabilirsiniz… İlginç hayatlar, ilginç adamlar, ilginç kahramanlar… Metin ağabey de yalnız benim için değil birçok insan için bu niteliğe, özelliğe, erdeme başkalığa sıra dışılığa, benzersizliğe sahip ender bir yapıdaydı ve bu yüzden kim bilir onu gözümüzde bir kahraman yapan buydu. Günümüzde klişe haline getirilmiş cesaret, fedakârlık, cömertlik vasıflarıyla beraber “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni”ne kibrit suyu dökmüşlük sanki sadece ona mahsustu...
1970-80 arasında hızlıca bir arşiv gezintisi yapmak onun hakkında birazcık da olsa bilgi verir…
Her anlamda hızlıydı 1971 yılında bin alt yüz metreyi 5 dakika 26 saniye de koşmuştur. Spor yazarı Nezih Alkış genç Metin’i şöyle tarif ediyor: “İçkisi yok. Oyundan [kumar] nefret eder. Tek tutkusu kitap okumaktır Galatasaraylı Metin’in. Gece gündüz vakit buldukça okur. Apayrı bir üslubu vardır. Yazı yazmaya bayılır. Antrenörlüğünü yapmış kişilerin hepsi de onu “Futbolu profesyonel anlamda anlayan insan” olarak tanımlıyorlar. Metin’in bir başka özelliği ise idealist olması. Kendisinde sonra gelecek futbolcu nesline garantili bir hayat temin etmek için bugün piyasada olan futbolcuları tek bir çatı altında toplamaya çalışmaktadır… 24 yaşında olan Metin 25 defa milli formayı sırtında taşımıştır. Gayesi elliden fazla milli olmaktır.”[i]
Politik öncüydü Metin Kurt… Ajitatördür, örgütçüdür de aynı zamanda… Milli takım futbolcuları kendi aralarında toplanarak Türkiye-İtalya maçı öncesi üslubundan anlaşılacağı üzere Metin Kurt’un kaleminden çıkan kamuoyuna ve basına yönelik “Yalnız İtalya ile mücadele etmek istiyoruz” başlıklı bildiri ise gayet serttir. Bildiride milli takım futbolcularının ülkeyi İtalya’ya karşı en iyi şekilde temsil edebilmek için tüm dünyayla ilişkilerini kestiklerini, kendilerini modern bir hapishaneye kapattıklarını bu özverili davranışa iten kuvvetin yalnız ve yalnız “milletimize ve Ay Yıldızlı formaya verdiğimiz kutsal değerdir” deniyor. O günlerde basının milli takım oyuncularına karşı olumsuz tutumları eleştirilerek, böylesi ağır bir görevi severek sırtlarına yüklenen Türk futbolcularını derinden yaralıyor ve karamsarlığa ittiğininin altını çiziyor. Bildiride bundan böyle basının dar görüşlerden kurtulup, görevlerinin bilincine varmalarını, yıkıcı eleştirileri bir kenara bırakarak milli takım futbolcularını moral olarak güçlendirecek olumlu görev yüklenmelerini kendilerine düşen milli görev olduğunun altı çiziliyordu.[ii]
Metin Kurt örgütçüdür… 1980’in yılının ilk aylarında uzun zamandan beri faaliyet gösteren “Amatör Sporcular Derneği”ne profesyonel futbolcular el atarlar. Derneğin adını “Tüm Sporcular Derneği”olarak değiştirmek üzere teşebbüse geçen profesyonel futbolcuların ilk amaçlarından biri her sporcunun sosyal güvencesini sağlamaktır. Kongresi yapılan derneğin genel başkanlığına eski Beden Terbiyesi Genel Müdürü Fikret Ünlü getirilmiştir. Asbaşkanlığını Metin Kurt, derneğin İstanbul Şubesi Temsilcisi ise Galatasaray kalecisi Eser Altındere yapmaktadır. Beşiktaşlı milli futbolcu Mehmet Ekşi’nin Genel Merkezde görev yaptığı derneğin Karadeniz şubesini kurmak üzere Trabzon Spor kalecisi Şenol Güneş, Ordu Sporlu Arif ve Rize Sporlu zafer girişim başlatmışlardır.
Boyun eğmeyen “Gladyatör”
Galatasaray Kulübü 1974 yılında Metin Kurt’u muhtelif tarihlerde basında çıkan demeçleri ve Yönetim Kuruluna hitaben yazmış olduğu bir yazısı ile Beden Terbiye Ceza Yönetmeliğinin ilgili maddelerine aykırılığı da dâhil ederek Galatasaray Kulübünün şeref ve itibarını zedeleyici kurumun haysiyetiyle bağdaşmayan konularla suçlayarak süresiz kadro dışı bırakılmasına karar verir. Bununla beraber Metin Kurt profesyonel bir futbolcu olarak aylıklarını alabilecek, antrenmanlara katılmayacak ama tek başına çalışmada serbesttir. Metin Kurt, takımından süresiz olarak kadro dışı bırakılmasının ardından yaptığı basın toplantısında[iii] “Profesyonel Futbol Yönetmeliğin uygulanması köle ticaretini andırıyor. Bu çağ dışı bir uygulamadır” açıklaması Türkiye futbol tarihinde muhtemelen bir ilktir.
Metin Kurt emek mücadelesini Galatasaray Kulübü ile sınırlamayacak; uygulamada olan statükoyu değiştirmek adına mücadele edecektir. Yönetmelik karşısında futbolcuların hiçbir söz hakkı bulunmamaktadır. Uygulamadaki yönetmelikler yöneticilerin çıkarınadır. Yöneticiler yönetmelikten aldıkları güçle kendilerini ilah gibi görmektedirler. Futbolcunun ürettiği değeri yalnız yöneticiler biçmektedir. Futbolcular o güne dek yanlış uygulamaların farkına varmadan mücadele etmişlerdir. Bundan sonra sendika olarak [Profesyonel Futbolcular Sendikası] el koyup savunacaklardır.
Metin Kurt aynı zamanda futbolun “ekonomi-politiğine” de hâkimdir. Galatasaray Kulübünün kasasına geçen sezon [o zamanın parasıyla] 1 buçuk milyon lira fazladan girmiştir. Bu 11 futbolcunun gayreti ile olmuştur. “Ama işe bakın ki bizlerin sırtından alın terinden para kazanan kulüpler, bu paraları diğer branşlar için kullanabilmektedirler” diyor ve devam ediyor Metin Kurt: “Galatasaray Kulübünün geçen yıl kazandığı 1 buçuk milyon lirada takımın bir ferdi olarak benim de payım vardır. Ben bu durumda 1 buçuk milyon liralık paraya 150 bin lira ile katkıda bulunmuş oluyorum. Ama 10 maç oynayanla 30 maç oynayana aynı primin verilmek istenmesi insan haklarına aykırıdır.” Bu durumda Metin Kurt 30 maçta oynamış bir futbolcu olarak 154 bin lira almalıdır. Ne var ki, o bunun sözünü bile etmemiştir. Ancak her zaman bu mücadelenin içinde olacak ve yöneticilerin çıkarlarına gelişmekte olan bu düzeni değiştirmek için çalışacaktır.
Patron Halit Narin’e Metin Kurt’un golü
Galatasaray Yönetim Kurulu 24 Ocak 1974 tarihinde süresiz kadro dışı bıraktığı Metin Kurt’u bir toplantı yaparak on beş gün sonra “affeder”… Basının “kararın oy birliği ile alınıp alınmadığı” şeklinde ki sorularına dönemin Galatasaray Başkanı Mustafa Pekin “Bu bizim iç işlerimizle ilgilidir. Bir cevap vermeyeceğim.” diye yanıtlar. Galatasaray Asbaşkanı Doğan Akagündüz ise alınan kararı şöyle açıklar: “Metin Kurt hakkında daha evvel almış olduğumuz süresiz kadro dışı bırakılma kararı Sayın Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Polat ile Futbol Federasyonu üyesi Necdet Çobanlı’nın olumlu tavassutları [aracılıkları] ve izahatla kaldırılmıştır.” Bu peş peşe yapılan beyanatların ardından Galatasaraylı yöneticiler basın mensuplarının sorularını sessizlikle geçiştiriyorlar “Metin hareketinde haklı mı görüldü” sorusuna da bir yönetici “Bu konuda hiçbir şey söylemeyeceğiz” diyerek karşılık veriyordu.[iv]
Zamanın Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) başkanı ve patron Halit Narin, 12 Eylül faşist cuntasını “20 yıldan beri çıkarılan kanunlarda ve bütün tatbikatlarda hep işçiler gülmüştür” diyerek selamlayışını kim unutur?
Galatasaray Yönetim Kurulu üyesi olan patron Halit Narin, toplantıda kararı prensiplerine aykırı bulunduğu için aleyhte [Metin Kurt’un aleyhinde] oy kullanıyor ve Galatasaray Yönetim Kurulundan istifa eder. İstifa mektubunu Yönetim Kuruluna gönderen Halit Narin “Başkan ile futbolcu arasındaki bu söz düellosundan sonra Metin’in Galatasaray Yönetim Kuruluna başvurup özür dilemesi gerekirdi. Yönetim Kurulundaki arkadaşlarımız buna lüzum görmediler prensipte anlaşamadığımız için istifa etmeyi uygun buluyor”du…
Olayın üzerinden iki yıl geçtikten sonra yine spor yazarı Nezih Alkış’ın “Niçin Galatasaray’dan özür dilemedin?” sorusuna Metin Kurt yoldaşımız tam da ona yakışan kişilikli, ahlaklı dürüst bir komüniste yakışır yanıt verir: “Haklı bir davada tükürdüğünü yalayarak Galatasaray’daki egemen olan çevrelere yaranarak Galatasaray’da kalmak ve boğazımızdaki lokmanın sahibi sayın sporseverlere ihanetten başka bir şey değildir. Onlara hiçbir zaman ihanet etmem…”[v]
Metin Kurt’un haklı davasındaki ısrarlı duruşu, geri adım atmayışı, boyun eğmeyişi ve özür dilemeyişi karşısında patron Halit Narin’in Galatasaray Yönetim Kurulundan istifa etmesi Metin Kurt’un emekçiler adına sermayeye sembolik de olsa röveşatadan atılmış bir gol olarak görülmelidir.
Metin Kurt şimdi “çok uzakta amatör bir takımı çalıştırıyordur”[vi]
Komünist yoldaşımız, dostumuz, ağabeyimiz Metin Kurt’un aziz hatırası önünde saygıyla özlemle…
(CENGİZ KILÇER - GAZETE MANİFESTO)
[i] 1 Ocak 1973 Milliyet Gazetesi
[ii] 10 Ocak 1973 Milliyet Gazetesi
[iii] 29 Ocak 1974 Milliyet Gazetesi
[iv] 8 Şubat 1974 Milliyet Gazetesi
[v] 22 Temmuz 1976 Milliyet Gazetesi
[vi] Vecdi Çıracıoğlu https://www.gazeteduvar.com.tr/spor/2018/08/19/vecdi-ciracioglu-metin-kurtun-en-buyuk-amaci-spor-is-yasasinin-cikmasiydi/