Sınıflı bir toplumda, herkes belirli bir sınıf statüsü içinde yaşar ve sınıf izini taşımayan, hiç bir düşünce yoktur. (Mao Zedung) Küç...
Sınıflı bir toplumda, herkes belirli bir sınıf statüsü içinde yaşar ve sınıf izini taşımayan, hiç bir düşünce yoktur. (Mao Zedung)
Küçük burjuva kurtuluşçuğu, sınıf savaşına burun kıvıran, ona sırtını dönen, bütün revizyonist-reformist gerici küçük burjuva akımlar için, güvenli bir limandır. Sınıfsal antagonizmalara dayanan, sınıf çatışmasının gerilediği, öncü konumundaki proletaryan akımların örgütsel-politik ve askeri anlamda güç kaybettiği ve toplumsal temellerini yitirdiği koşullarda, küçük burjuva kurtuluşçuluğu, bir moda haline dönüşerek, sınıf mücadelesi içinde filizlenir ve tüm gerici metafizik uğraşlar toplumsal temeli olmayan dogmalar, bu süreçten sonra yığınları sarmalar ve yığınlar küçük burjuva kurtuluşçu akımların deneğine dönüşerek asimile edilir ve kendi toplumsal koşularına yabancılaştırılır. Küçük burjuva kurtuluşçuluğu hangi biçimlerde ortaya çıkarsa çıksın temel hedefi sınıf mücadelesini zaafa uğratmak ve geriletmektir.
ÜLKEDE SİYASİ DURUM
Sermayenin liberalizasyonu sonrası değişen pazar ihtiyacına göre bizzat egemen sınıflar tarafından Türkiye'de bir üst yapı değişikliğine gidilmiştir. Bu değişikliğe direnen bazı Kemalistler Ergenekon sürecinde ıslah edilerek ikna edildi, direnen bazı romantik Kemalistler çeşitli biçimlerde terbiye edildi. Özetle, ulusalcı Kemalist klik ile siyasal İslamcı klik arasında yer yer çatışma ve hiziplere neden olan sancılı bir üstyatapı değişikliği başarılmıştır, bu değişiklik Tusiad'ı, diğer bütün sermaye cenahının ve uluslar arası sermaye sınıflarının tahakkümünde gerçekleşmiş zorunlu bir değişikliktir.
Dolayısıyla neo liberal sermaye düzeni çağın ihtiyaç ve gerekliliklerine uygun bir üst yapı yaratmıştır.Bu yapıya uygun kadrolar yetiştirmiştir. Siyasal İslamcı üst yapı Kemalizm'i de bağrında taşıyan homojen olmayan bir yapıdır.
Despotik burjuva iktidarı, sınıf karakterine ve dayandığı iktisadı yapıya uygun bir şekilde hareket ederek, özel mülkiyet düzenini ve egemen sınıf çıkarları temsil eden askeri-bürokratik faşist bir diktatörlük inşa etmiştir. Türk burjuva devletinin, siyasi yapısı faşizmdir. Burjuva demokrasisinin tüm olanakları lağvedilmiş, fabrika ayarlarına dönen Türk burjuva devleti, faşist niteliğini gizleyen tüm sahte demokratik maskeleri söküp atmıştır.
Akp, dönemi boyunca, gerici neo liberal politikalar güderek tam da sınıf karakterine uygun biçimde bir çizgi izledi. İşçi sınıfı üzerinde, dizginsiz bir şovenizme, sömürüye ve talana yol açan Akp iktidarı, egemen sınıfların daha çok zenginleştiği ve büyüdüğü bir ekonomik tablo yarattı. Ekonomik boyutu ile işsizlik, yoksulluk, açlık, eşitsizlik gibi yıkıcı sonuçlar doğuran Akp, manevi bakımdan yoksunlaşmış, çürümüş, tüm moral değerleri çökmüş, ahlaksız bir toplum yarattı.
Küçük burjuva kurtuluşçuluğu, sınıf savaşına burun kıvıran, ona sırtını dönen, bütün revizyonist-reformist gerici küçük burjuva akımlar için, güvenli bir limandır. Sınıfsal antagonizmalara dayanan, sınıf çatışmasının gerilediği, öncü konumundaki proletaryan akımların, örgütsel-politik ve askeri anlamda güç kaybettiği ve toplumsal temellerini yitirdiği koşullarda, küçük burjuva kurtuluşçuluğu, bir moda haline dönüşerek, sınıf mücadelesi içinde filizlenir ve tüm gerici metafizik uğraşlar toplumsal temeli olmayan dogmalar, bu süreçten sonra yığınları sarmalar ve yığınlar küçük burjuva kurtuluşçu akımların deneğine dönüşerek asimile edilir ve kendi toplumsal koşularına yabancılaştırılır. Küçük burjuva kurtuluşçuluğu hangi biçimlerde ortaya çıkarsa çıksın, temel hedefi sınıf mücadelesini zaafa uğratmak ve geriletmektir.
Küçük burjuvazinin hedefi, özel mülkiyet ilişkilerinin ilga edildiği, zora dayalı bir toplumsal devrim değil, daha çok lokal kazanımlara, tali ve geçici çözümlere dayanan, bir kabile mantığıdır. Bugün sınıf mücadelesinin yerine, ikame edilen ve kendisini toplumsal muhalefet olarak dayatan yeni solların, özgülüğü budur. Küçük burjuva soluna hakim olan retorik, tahakkümsüz bir dünya hümanizmine değil, mevcut özel mülkiyet ilişkilerinin yeniden üretimine dayanıyor.
Küçük burjuva solunun, toplumsal mücadele perspektifi sınıflar üstü bir özne üretimine dayanır. Özne yapı çatışmasına duyarsız olan küçük burjuvazi açısından özne, toplumsal üretim ilişkileri ve bu üretim ilişkileri içinde şeylerin karşılıklı uyuşukluğu ve çatışması sonucu, ortaya çıkmış toplumsal bir sınıf değil, daha çok hiç bir epistomojik güvenceye dayanmayan, eski efsanelere ve mitolojik anlatılara dayanan, dilsel bir söylem olarak kabul görür. Bu yüzden küçük burjuvazi, burjuva mülkiyet ilişkileri karşısında proletaryanın devrimci rolünü yadsır.
Tipik bir postmodernist olan Foucault, kökensel düşünme tarzını ve bir döneme damgasını vuran herhangi bir söylemin arkasında veya altında bir "gerçeklik" bulunduğu nosyonunu reddeder.Benzer şekilde, özne tamamen söylem tarafından yaratılan bir yanılsama, hakim linguistik kullanım tarafından yaratılan bir bendi (Jhon Zerzan-Gelecekteki İlkel)
Küçük burjuva solunun, toplumsal sorunlara bakışı bir tür agnotizmdir. Parlamentarizmi kutsayan ve palyatif (geçiçi) mücadele yöntemleri ile günü kurtarmaya çalışan, Küçük burjuva sollar gerçekte işçi ve emekçi yığınlara, umut olabilecek, bilimsel bir programdan yoksundur. Devrimci bir iktidar hedefi olmayan, burjuvazinin çizdiği sınırlar içinde ütopist barışçıl bir toplumsal düzene amaçlayan, bütün sol metazifiklerin ortak noktası sınıf mücadelesinin yadsınmasıdır. Bu nesnel gerçek, bugün Türkiye toplumsal muhalefetin niteliğini yansıtır. Küçük burjuvazinin toplumsal sorunlara yönelik spontan eğilimi, bilimsel olmayan, somut toplumsal gerçeklere dayanmayan, reçete ve çözümleri kitleler açısından bir kurtuluş olmaktan uzaktır.
Türkiye’de toplumsal muhalefete egemen olan küçük burjuvaziye göre faşizm bir sınıf egemenliği biçimi değil, öznel bir olgu sınıflar üstü bir kavramdır. Türkiye’de özgülünde faşizm Erdoğan’dır. Tüm kötülüklerin kaynağı, burjuva mülkiyet ilişkilerine sahip, egemen sınıf ve onun egemenlik aracı devlet değil, Erdoğan ve onu çevreleyen oligarşik yapıdır. Erdoğan paranoyası ve saplantısı yüzünden küçük burjuvazinin faşizmi ele alışı bir tür mistisizme dönüşmüştür.
Parlamenter fetişizme dayanan küçük burjuva siyaseti faşizmi sınıflar üstü geçiçi bir olgu olarak el alıyor ve faşizmi dönemsel gelişen bir iktidar biçimi olarak görüyor. Faşizme karşı mücadele perspektifi soyut liberal söyleme dayanan küçük burjuva solu faşizmi legal demokratik yöntem ve araçlarla geriletme çabası içindedir. Faşizm ile hesaplaşmayı, gerçekçi sınıf temellerine dayanan, uzun soluklu bir mücadele yöntemi değil, bir seçim sorun olarak ele alan küçük burjuva siyaseti, küflenmiş liberal teorilerle her seçim dönemi parlatılan ve mitleştirilen bir takım İsimler üzerinden fırtınalar koparıyor.
Çok iyi bilinmelidir ki faşizm yerel ya da geçici bir olgu değildir. Faşizm, emperyalizm ve toplumsal devrim döneminde, kapitalist burjuvazi ve diktatörlüğünün sınıf hakimiyeti sistemidir.
(Faşizme Karşı Birleşik Cephe - Georgi Dimitrov)
Küçük burjuva solunun, faşizme karşı belagat niteliğindeki söylemi her seçim sonrası oraya çıkan yenilgi ve nedamed duyguları ile perçinleşirken, kitlelere ise daha fazla yılgınlık ve umutsuzluk aşılanıyor. Her seçim aynı dejavuyu yaşayan kitlelerin yaşadığı, umutsuzluk ve yılgınlık ancak gerçek toplumsal temellere dayanan, doğru metodolojik yöntem ve araçlar ile yaratılan bir mücadele perspektifi ile aşılabilir. Bu mücadeleye önderlik yapabilecek, özerk güç, MLM- bilimi ve rehberliği ile kuşanmış, komünist bir önderliktir.
İlkeler... diyor Engels; doğaya ve topluma uyarlanamaz, ilkeler ancak doğadan ve toplumsal süreçlerden çıkarılabilir. Sorunun tek materyalist kavrayışı budur. Küçük burjuva siyasetine egemen olan, öznelcilik ve şablonculuk doğa ve toplumun gelişme yasalarına ve iktisadi gelişme düzeyine, aykırı olarak üretilen teorik mirasa dayanıyor. Bu açıdan küçük burjuvazinin, toplumsal çözümlemeleri nesnellik ve bilimsellik içermez.
Marksizm, bu teorik mirastan nitel bir kopuşu temsil etmek zorundadır. Marksizm bir dogma ve ezber değil, bir eylem kılavuzudur. o işçi sınıfının elinde güçlü bilimsel bir silaha dönüşmek, doğa ve toplum geliştikçe oda gelişmek zorundadır. Marksizm sorunların burjuva kavrayışına dayanan, eskinin hantal örgütsel askeri ideolojik programından, günün ihtiyaçlarını karşılamayan kötürümleşmiş aksayan fikirlerinden ayrışmak, Doğanın toplumun ve sınıfların gelişme düzeyine uygun, emekçi sınıfı sarmalayan, günün ihtiyaçlarını uygun bilimsel bir programı yaratmak zorundadır. Kitlelerin sınıf mücadelesinde, özne olması açıdan bu zorunlu görev, tüm komünist partilerin başat sorunudur.Çürüyen Kapitalizm ancak sınıf mücadelesi ile aşılabilir
(KORAY AKER)
Hiç yorum yok