Halen genç sayılabilecek bir yaşta olan Halis Yen (32), Belçika’nın köklü kulüplerinden Club Brugge’ün bünyesinde son 3 yıldır ‘Scout’ (gözlemci) olarak görev alıyor. Yeşil sahalardaki kariyerine futbolcu olarak başlayan Yen, 20 yaşında futbolu bırakıp eğitime yönelmiş. Ancak futbol aşkı onu terk etmeyince 28 yaşında bu kez antrenör ve gözlemci olarak geri dönmüş sahalara...


4 futbolcudan 60 milyon euro kar ettiler

Sportif başarı olarak dibe vuran, ekonomik iflasın eşiğine gelen Belçika futbolunun yeniden yapılanmasında kilit takımlardan biri olan mavi siyahlıların ekonomik olarak istikrar sağlamasında en önemli kalemlerden biri şüphesiz transfer gelirleri. Altyapısından çıkarıp parlattığı yıldızların yanı sıra ucuza alıp pahalıya sattığı oyuncularla da dikkatleri üzerine çeken Belçika ekibi Club Brugge son yıllarda elde ettiği transfer gelirleriyle de, bir zamanların revaçta tabiri ‘Yeni Porto’ olma yolunda ilerliyor. Öyle ki son 4 sezonda, transferde kazandığı paradan harcadığı parayı çıkardığımızda net 38.8 milyon euro kar sağlayan bir takımdan bahsediyoruz.

Ders niteliğinde büyük bir gözlemcilik başarısı ile 2016’da Slovakya’dan Trencin takımından Wesley’i 1 milyon euroya aldılar ve geçen yıl Aston Villa’ya 24 milyon euroya sattılar. Arnaut Danjuma, NEC Nijmegen’den 2.8 milyon euroya takıma katıldı ama bir yıl sonra 2019’da 18 milyon euroya Premier Lig’in yolunu tuttu. Once Caldas’tan takıma 2014’te 3.8 milyon euroya katılan Jose Izquierdo da 2017’de 15 milyon euroya Ada’nın yolunu tuttu. Ve Premier Lig’e giden bir başka futbolcu Marvelous Nakamba da 3 milyon euro karşılığında Vitesse’den takıma katıldı ve 2 yılın ardından geçen sene 12 milyon euroya Aston Villa’ya katıldı. Tüm bu karı topladığınız zaman, 4 futbolcudan kazanılan 60 milyon euroya yakın bir miktar ortaya çıkıyor.

Biz de, bu başarıda en büyük pay sahibi olan ‘Scouting’ ekibinin çatısı altında, çorbada tuzu olan Türk scout Halis Yen ile bu başarının şifrelerinden, koronavirüs pandemisinin ardından etkilenen futbol ekonomisine, kendi hikayesine, Türkiye ve Belçika arasındaki futbol anlayışı farklarına kadar tüm konularda merak edilenleri kendisiyle konuştuk. Keyifli okumalar…

“Sadece altyapıda çalışan 30 tane gözlemcimiz var”

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Bu yola nasıl çıktınız ve nasıl ilerlediniz?

32 yaşındayım. Yirmili yaşlarda eğitimim için futbolu bırakmak zorunda kaldım. 8 sene sonra tekrardan futbola antrenör ve scout olarak geri döndüm. Şu an UEFA B Lisansı’na sahibim ve Physical Coach (Kondisyoner) lisansı için sınavlara hazırlanıyorum.

Club Brugge son yıllarda Wesley, Danjuma, Izquierdo ve Nakamba gibi büyük kar getiren futbolcu satışları yaptı. Siz de bu başarının bir parçası oldunuz. Orada altyapıya bakışı ve transfer çalışmalarında gözlemciliğe verilen önemden bahseder misiniz?
Belçika’daki futbol kulüplerinin hepsi altyapıya inanılmaz önem veriyor. Sadece bizim altyapıda çalışan 30 tane gözlemcimiz var. Her gözlemcinin kendine ait bölgesi veya kendine ait yaş kategorisi var. U8-U9 kategorisindeki oyuncuları erken yaşta gözlemlemeye çalışıyoruz. Potansiyeli olan futbolcuları sistemimize kaydediyoruz ve bir havuz oluşturuyoruz. Her yıl altyapıdan 2 oyuncu çıkartıp düzenli oynatmak istiyoruz. Yıllar önce başlayan bir proje kapsamında ise 2022 yılında A takımda altyapıdan 5 tane oyuncu sahada istiyoruz ve bunun için gece gündüz çalışıyoruz. Club Brugge, daha da büyümek için son yıllarda her türlü atılımı yapıyor. Başkanımız kulübü tamamı profesyonel bir ekibe emanet edip şirket gibi yönetiyor.

Danjuma, Izquierdo, Nakamba ve Wesley kulübe ekonomik olarak inanılmaz bir gelir sağladı. Gelecek yıllarda bu gibi satışların devam edeceğini düşünüyorum.


“Genç oyuncu yetiştirmek bir mecburiyet değil kulübün politikası olması lazım”

Türkiye’de de kulüpler altyapıların yanı sıra gözlemcilik faaliyetlerine de büyük önem vermeye başladı. Kabaca bu işin inceliklerinden bahseder misiniz? Önemli olan noktalar neler?

Bence geç bile kaldık diye düşünüyorum. Ozan Kabak, Yusuf Yazıcı, Uğurcan Çakır, Merih Demiral, Çağlar Söyüncü gibi kardeşlerimizle gurur duyuyoruz. Genç oyuncu yetiştirmek bir mecburiyet değil kulübün politikası olması lazım.

Antrenör, scout departmanı ile beraber çalışıp karar verebilmeli. Bir oyuncu takıma kazandırılmadan önce, scouting departmanı olarak biz bir futbolcunun artılarını eksiklerini, sakatlıklarını, eğitim hayatını, nasıl bir birey olduğunu, etrafındaki insanlarla iletişimini, sosyal hayatını öğrenmeye çalışıyoruz. Tüm bunların sonunda belli bir kanıya varmayı hedefliyoruz.

Gözlemciler sadece genç futbolcular üzerine mi çalışma yapar? Örneğin; 32 yaşında tecrübeli bir futbolcu da izlenir mi?

Yaşı 20 veya 32 olsun… Katkı sağlayacaksa her oyuncu gözlemlenebilir. Takıma ayak uydurabilecek mi? Oynadığınız sisteme uygun mu? 32 yaşında futbolcu biraz daha olgun ve oturmuş oluyor genellikle. Genç bir futbolcuyu analiz ederken gelişime açık mı değil mi, oyun okuması, fiziksel durumu gibi kriterler var. Kanımca yaşlı veya genç oyuncu yoktur; iyi oyuncular ve pek iyi olmayan oyuncular vardır.

“Bir futbolcunun transferi olmadan önce 5’in üzerinde gözlemci, oyuncuyu değerlendiriyor”

Oyuncuyu değerlendirirken kullandığınız özel kriterler, programlar ya da analizler var mı? Oyuncu değerlendirilirken hangi aşamalardan geçiliyor? Bir oyuncu hakkında bir kanıya varmak için ne kadar zaman ayırıyorsunuz? Onu ne kadar izleyip takip ediyorsunuz?

Bizim kendi oyuncu havuzumuz var. Gözlemlediğimiz oyuncuların artılarını eksilerini maçtan veya antrenmandan sonra hepsini kayda alıp not ediyoruz. Onun dışında Hudl ve Soccerlab sistemleri ile çalışıyoruz. Mesela altyapıdaki tüm takımların maçları kayda alınıp bize gönderiliyor ve maçtan sonra daha iyi analiz yapabilmek için oyuncunun her hareketini inceliyoruz. Futbolcunun her şeyini dikkate alıyoruz. Sürati, kullanabildiği ayakları pas, şut veya orta, oyun görüşü, pozisyon bilgisi, sakin mi yoksa hırçın mı, güçlü yönleri, en zayıf yönleri ve bunun gibi… Bir futbolcunun transferi olmadan önce 5’in üzerinde gözlemci, oyuncuyu değerlendiriyor. Eğer yine bir kanıya varılamamışsa ‘Scout şefimiz’ oyuncuyu izliyor ve karara bağlanıyor.


“Scoutingi yatırım olarak algılamamız lazım. Gözlemciliğin en önemli noktası sabır”

Scouting maliyetli bir iş mi? Her yıl milyon eurolar saçan takımlarımız, iyi bir gözlemcilik sistemini oturtmasının maliyeti ne kadardır? Ne kadar zaman alır?

Scoutingi yatırım olarak algılamamız lazım. Scout departmanı her şeyi araştırıp antrenöre veya sportif direktöre rapor sunuyor. Araştırmaların sonucunda kulübün kasasından ne kadar az para çıkar ve ne kadar kar yaparız diye bakılması lazım. Kulübün yapacağı transferler scout ekibi ile konuşulması gerekiyor. Bir oyuncunun maliyeti çoksa ve çok para vermek istemiyorsanız başka oyunculara yönlenebilirsiniz. Bugün 100 bin euroluk bir scout departmanı kurup 2 sene sonra sabredip transfer yapıp 3 milyon euroya bir oyuncu sattığınız zaman o 100bin euro size fazlasıyla geri dönmüş oluyor. Gözlemciliğin en önemli noktası sabır.

“Belçika sabretti, meyvesini dünya 1’inciliği ile topladı. Tek husus sabır ve gençlerin gelişimi”

Belçika futbolu yakın geçmişte hem kulüpler düzeyinde hem de milli takımlar düzeyinde dibe vurmuştu ancak önce milli takım olarak sonra kulüpler olarak tekrar Avrupa ve dünya arenasına biz de varız mesajı verdiler. Bu nasıl oldu?

Altyapı sisteminin kurulması sadece kulüplerimizin sorunu veya sorumluluğu değil. Belçika ülke olarak futbola ve spora yatırım yaptı. Yetenekleri nasıl geliştiririz sorusundan yola çıkarak eğitim sistemi oluşturdular ve yıllar sonra meyvelerini dünya birincisi olarak kazandılar. Tesis ve geliştirici üst düzey antrenörler yetiştirip bilgi ve birikimlerini oyunculara aktardılar.

Belçika bütün antrenörlere önem veriyor ve gelişmeleri için çok sayıda seminer veya kurslar düzenliyor. Altyapıya bir sistem kurup sabırla bekleyip meyvelerini yıllar sonra aldılar. Şu an bakarsan takımdaki her oyuncu dünyanın sayılı kulüplerinde oynuyor ve bunu bizim de yapabilme potansiyelimiz var. Burada tek husus sabır ve gençlerin gelişimi. Buna tüm kulüplerimiz ve TFF olarak oturup yol haritası çizilebilir.

“Hayalim, TFF için gurbetçi gençlerimizi Türk futboluna kazandırmak”

TFF veya milli takımdan hocalar ile iletişim halinde misiniz? Sonuç olarak büyük bir faydanız dokunabilir…

TFF ile çoğu kez irtibata geçmeye calıştım ama ne yazık ki geri dönüş alamadım. Takip ettiğim hocalarımız var elbette ama ne yazık ki onların da yapabilecekleri çok bir şey yok. Hayalim, TFF için gurbetçi gençlerimizi Türk futboluna kazandırmak.

Belçika’da neden son yıllarda Türk kökenli oyuncular yetişmiyor?
Bu problem kendimi bildim bileli var. Erken pes etme ve çevrenin (yanlış kişiler tarafından) kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Artık futbolcular da kendilerini bir menajer bulup gelecek hakkında planlarını yapıyorlar. Bu konuda bir Almanya veya Hollanda olamadık. Yakın takip ettiklerim arasında Usta Emre, Yasin Bilgin, Arda Kalemkuş, Yunus Bahadır, Cihan Canak ve Ferhat Kaya gibi isimler var. Onların ellinden tutup Türk futboluna kazandırmak isterim.

3 yıldır Club Brugge bünyesinde çalışıyorsunuz. Türkiye’den bu konuda teklif gelirse değerlendirir misiniz? Hedefleriniz nelerdir?
Teklif değerlendirilebilir tabii ki. Ama uzun vadeli proje olup herkesin sabırla gecesini gündüze kattığı bir projede katkıda bulunmak isterim. Belçika’da Türk kulüplerimizin oyuncu izleme departmanına da katılabilirim.

Kendi kurduğum ‘Voetbalhuis’ adı altında Belçika’daki gençlere Genk bölgesinde bedavaya antreman veriyorum (ekonomik durumları iyi olmayanlara) ve bu çocuklarımızı sokaktan topluma kazandırmak için böyle bir proje başlattım.

Hedefim bir gün TFF için çalışmak. İşimde başarılı olmak istiyorum. (YAŞAR DÜNDAR - TRTSPOR)
Daha yeni Daha eski