Ortalık yıkılıyordu önceki gün (Perşembe) akşam…

Malum kanallardaki sözde tartışma programlarını yıllardır seyretmiyorum. O, organize işlerin perde arkasını çok net bildiğim için ruh ve beyin sağlığımı korumak için itina ile uzak duruyorum. Ne yapmayı tercih ediyorum?.. Ya dostlarla veya ailemle vakit geçiriyorum ya da Netflix ‘den kaliteli film, dizi seçip izliyorum. Daha çok faydasını görüyorum!..

“Ortalık yıkılıyordu” derken başkentte bir sarsıntı meydana geldiğini falan sanmayın. Zaten olsa “son dakika” duyardınız. Telefonumdan üst üste mesaj uyarıları geldi.  İzlediğim filmden kopmak istemediğimden kulak asmadım. Neyse film bitti dayanamadım aldım elime telefonu, whatsapp şişmişti. Meğerse “Bülent abi” bir televizyon programına çıkıp konuşmuş, bombaları peş peşe gündeme bırakmışmış. Dostlar soruyordu, “Gördün mü Bülent Arınç’ın açıklamalarını? Ne diyorsun?”, “Bak programda sana da cevap vermiş” diye. Lanet olsun bu içimizdeki gazetecilik merakına!.. Gecenin geç vakti olmuş… Biliyorum, yatağa gitsem uyku tutmayacak. Başladım internet üzerinden haber taramalarına. Bir de ne göreyim?.. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç, öyle böyle değil fena halde bombalamış… Damat Berat Albayrak’ın görevden alınmasının perde arkası ile ilgili kaleme aldığım yazıya da cevap vermiş. Arınç, “Bir gazeteci yazdı aramızdaki ağabey kardeş ilişkisinden de bahsederek kendilerini bir kenara davet edip ‘Bak, iş böyle böyle demişim ve kendisini uyarmışım.’ Bir defa şunu rahatlıkla söyleyeyim istişare kurulunda bu tür konular isim zikredilerek konuşulmaz. İsim zikredilerek konuşulması da aykırı bence. Yani ismi geçen kişinin sayın cumhurbaşkanımızla aile içi yakınlığını bilen birisi olarak ismen zikrederek böyle bir şeyden bahsedemem. Olsa olsa belki genelde bir makro ekonomik değerlendirme yapmış olabilirim”. Arınç’a o yazımı bir kez daha çok dikkatlice okumasını tavsiye ederim. Uyarılarını YİK toplantısında değil o toplantı bittikten sonra Erdoğan’ın bir başka odaya götürerek özel olarak yaptığını yazdım. “Berat Albayrak dedi. Onu şikayet etti ” demedim!.. Arınç, Erdoğan ile arasında geçen konuşmaları yalanlayamayacağı için mekan yalanlaması ile durumu idare etmeye çalışmış. Yani durumu “ne şiş yasın ne de kebap” misali idare etmeye çalışmış. Erdoğan’ın, o konuşmanın açığa çıkmasından rahatsızlık duyacağını biliyordum. Ancak, ben, yazılarımı kaleme alırken, şunun çok hoşuna gider veya bu çok kızar diye klavyenin başına oturmam!..

★★★

“Bülent abi” ne demiş;

“Demirtaş 3-4 yıldır tutuklu. Tutukluluk cezaya dönüşmemeli. Demirtaş ile bizim 1-2 görüşmemiz oldu. Cezaevlerinde isyanlar, açlık grevleri olmuştu. Selahattin Demirtaş’ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı ‘Devran’ isminde kitap var. Ne olur onu alıp okuyun. Ben korona süreci içinde bunu okudum. Belki Selahattin Demirtaş hakkındaki kanaatinizi belki değiştirmeyeceksiniz ama ve Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travmalar üzerinde kafanızda çok şeyler değişecek. Ben Başbakan Yardımcısı iken çözüm sürecinde bazılarının tahliyesi sağlanmıştı, yani bunun da tahliyesi olabilir. Yargıçlar, mahkemeler, savcılar özgürlükçü düşünsünler.”

“Osman Kavala 2017’den beri 3 buçuk yıldır tutuklu. Ben iddianameyi okudum. Hâlâ tutuklu kalmasına hayret ediyorum. Tahliye edilmesi lazım. Bu iddianameleri okuduğumda çocuk bile yazmaz bunu dedim, cübbeyi bile giyesim gelmişti. Çıkması lazım. Ey hakim ve savcılar; Osman Kavala’nın hâlâ tutuklu kalmasına hayret ediyorum, tahliye edilmesi lazım.”

★★★

“Bülent abi” nin bu açıklamaları kamuoyunda “Pek yakında Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala serbest bırakılacak” algısının pekişmesine yetti de arttı. Peki durum gerçekten öyle mi?.. Saray kaynaklarıma sormak ve sizleri aydınlatabilmek için  perde arkasını kurcalamaktan başka çarem yoktu. Yine öyle yaptım. Yazılmak kaydıyla ulaştığım bilgileri şöyle sıralayım;

-Bülent Arınç, son günlerdeki çıkışlarının hepsini Tayyip Erdoğan’ın bilgisi ve onayıyla yapıyor.

-O bombaları, “Bülent Arınç yine vitesten atmış” diye yorumlamayın. Yanılırsınız.

-Sadece Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın salıverilmesi değil söz konusu olan. Yakın zamanda hem de Anayasa Mahkemesi üzerinden daha geniş bir af kararı duyarsanız da şaşırmayın.,

★★★

İktidarın küçük ortağı MHP koridorlarında bugünlerde aşırı bir tedirginlik ve telaş hakim. Her odada “ acaba ne oluyor” sorusuna yanıt aranıyor. “Tayyip Erdoğan vaz geçer”, “vaz geçmez” diye papatya falına bakılıyor. “Vazgeçecek olsa Devlet Bahçeli ile pikniğe mi gidilirdi?”.. O kadarını bilemem ama değerli okurların elinde bir parametre olsun diye ifade edeyim;

Yakın bir zaman içinde herhangi bir sosyal medya hesabı üzerinden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da istifa haberini alırsam ben şaşırmam. Siz de şaşırmayın!..

Ha o zaman, “Bu iş  herhalde oluyor” diyecek kıvama geliriz. Ufukta görünen güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için biraz daha fazla umutlanabiliriz.

★★★

Çarpıcı bir kulis haberi ile yazıyı sonlandırayım. Washington’da, seçilen ABD başkanı Biden ile diyalog kanalı kurabilmek için Erdoğan’ın arka kanal diplomasisi başlattığını bildirmiştim. Saraya ilk gelen haberler pek de iç açıcı değil. Zorlanıyorlar, olumlu, sevindirici haberler alamıyorlar, Erdoğan’ın elçilerine hâlâ kapılar aralanmıyor. Gayretler ise devam ediyor!..

Çok acı ama yazacağım;

Türkiye düşmanlığı ile bildiğimiz Biden’ın, Erdoğan’a karşı tutumu sayesinde, belki ülke rahatlar. Tekrar demokrasiye geçeriz… Bağımsız yargıya kavuşuruz… Fikir ve ifade hürriyetine kavuşuruz… İnsan hakları sözde değil özde tesis edilir. Büyüklerimiz, “akıllı düşman aptal dosttan iyidir” derlerdi. Bir de ne demişler? Her şer de vardır bir hayır!..

Tam noktayı koyarken, Obama, yeni kitabında Erdoğan’dan bahsettiğine ilişkin haber gündeme düştü. Ne yazmış eski ABD başkanı; “Erdoğan’ın demokrasiye bağlılığı sadece iktidarını koruduğu sürece devam edecek izlenimi edindim”..

Bu kadar tesadüf olur mu?.. Her şeyin bu kadar üst üste gelmesi çok manidar. “Acı ilaç” demek böyle bir şey!... (AHMET TAKAN - KORKUSUZ)

Daha yeni Daha eski