"BÜLENT ABİ"NİN ROLÜ BİTER Mİ?..

Durun ya!.. Hemen öyle telaşlanmayın… Hop oturup hop kalkmayın… 5 dakikacık da olsa sakin olun. Bildiğimiz, Kızılderili numaraları bunlar!...

Ne olmuş?..

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını isteyen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç’ın üstünü “Bizimle asla ilgili olmayan kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Geçmişte birlikte çalışmış olsak bile hiç kimsenin şahsi ifadeleri Cumhurbaşkanı ile hükümetimizle, partimizle ilişkili hale getirilemez” diyerek çizmişmiş.

Yemezler!..

“Bülent abi” geçmişte çalıştığınız biri değil ki. Hâlâ beraber çalışıyorsunuz. Hem de Cumhurbaşkanlığı’nın en üst kurumlarının birinde. Adından belli; Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu!.. Daha yükseği var mı?..

Bir kere adama sorarlar; “Madem o kadar hiddetlendin. Neden bu açıklamayı yapmak için 3 gün bekledin” diye… Ve hatta, neden o an “Bülent Arınç’ın istifasını almadın” diye…

★★★

Çok eskilere gitmeden, yüzlerce örneğe girmeden sadece 2 kısa hatırlatma yapalım;

Birincisi; terör örgütü propagandası suçundan tutuklanan ve iktidar tarafından ajanlık iddiaları ile suçlanan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in serbest bırakılması. Tayyip Erdoğan, Almanya’ya “eyt”,”üyt” çekerken en üst perdeden savuruyordu. Ne oldu?.. Merkel, bir yaptırım sopası salladı. Deniz Yücel, mahkemece apar topar serbest bırakıldı. Hem de özel uçakla uçuruldu…

İkincisi; FETÖ propagandası yapmak suçundan tutuklu yargılanan rahip Brunson’un  macerası… Sarayda yapılan 43’ncü muhtarlar toplantısında Tayyip Erdoğan ne demişti?

“Amerika teröristi vermiyor, bahaneler uyduruyor. O zaman sen de bizden hiçbir teröristi alamazsın. Bu fakir bu görevde olduğu sürece teröristi alamazsın. Çünkü Müslüman bir delikten, yılan deliğinden bir defa sokulur. İkinci defa hayır.”

Ne oldu Brunson’a?.. Washington’dan bir Halkbank bir mal varlığı sopası… Muhterem, pıır diye uçtu gitti…

★★★

Bakın!.. Yineliyorum; damat Berat Albayrak’ın görevinden alınmasından sonra kısa süreçte yaşananların hiçbiri tesadüf değil…

Dikkat kesilelim; Bülent Arınç’ın bir televizyon kanalında Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala bombalarını patlattığı anda Cumhurbaşkanlığı sözcü İbrahim Kalın AB temsilcileri ile Brüksel’de görüşmeler yapıyordu ve canım memleketimde kimseciklerin haberi yoktu!.. Sonradan, kendisinin açıklaması sayesinde haberimiz olabildi. Kimlerle görüştü İbrahim Kalın?.. AB Konsey Başkanı Charles Michel’in Dış Politika Başdanışmanı Maryam Van den Heuvel, AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in Kabine Şefi Bjoern Seibert ve AB Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreteri Helga Schmid ile… Eh, çok da fena bir profil değil. Kalın’ın Dışişleri Bakanı edası ile yaptığı bu görüşmenin kimlik sorgulaması farklı bir tartışma konusu. O görüşmelerin ardından Kalın, kamuoyuna ne açıkladı?.. “İlişkilere dinamizm kazandıracak yeni adımlara ihtiyaç duyulduğu..”, “AB liderlerinin tüm ideolojik ve siyasi önyargılarını bir kenara bırakarak, Türkiye-AB ilişkilerine stratejik bir akılla bakması gerektiği “, ”Gümrük Birliği’nin güncellenmesi”, “Türkiye-AB ilişkilerinde bir an önce pozitif gündeme geçilmesi gerektiği”…

İbrahim Kalın’ın, Türkiye’nin ekonomik ihtiyaçlarını da dile getirdiğini tahmin etmek için kahin de olmak gerekmiyor. Reform söylemleri ile birlikte sarayın rotası tekrar AB’ye çevrilmişken muhatapları ne demiş, ne cevap vermiş İbrahim Kalın’a? Bilemiyoruz. Orası Kalın’ın açıklamalarında yok… Kendisine soran gazeteci de yok!.. Ankara’da gündüz vakti havai fişekli kutlamaları yapılmadığına göre tahmin etmeye çalışalım;

Anlat anlat çok heyecanlı oluyor.

Sözde değil özde reformlarınızı bir yapın hele… Görelim, ondan sonra görüşürüz.

Vakit artık çok geç.

Edirne’ye sınır kapınıza Suriyeli göçmenleri göndermekten vaz mı geçtiniz?..

Daha önce verdiğimiz paraları ne yaptığınızı hâlâ bilmiyoruz.

Tabii ki, yukarıdaki şıklar sadece birer tahmin. 10 Aralık’ta yapılacak AB liderler zirvesi öncesinde en üst perdeden yapılan “Türkiye’ye yaptırım” tehditlerine  karşı saray yönetimi otobüsle Edirne’ye Suriyeli göçmen taşıma işinin para etmediğini gördü. Saray yönetimi, Brüksel’de diyalog kapıları aradı. Tıpkı Washington’da Biden’dan yüz bulmak için yaptıkları gibi. İki kapıda da –şu an için- aradıklarını bulamadılar. Bir kez daha eski modele döndüler. Durum oldukça kritik olduğu için oralara doğrudan  “eyt”, “üyt” edilemedi. Bülent Arınç’ın üzerinden öfke patlaması yapıldı!.. Kavga ile meydan okuma ile pazarlık masasına oturma metodu yine gündemde. Hırçınlık rollerinde!..

★★★

Taa, işin başından beri roller paylaşılmıştı. Bu, “Bülent abi” ile Erdoğan arasında sözde, görünürde ilk kavga mı? Hayır… Arşive girin bakın. Daha önceki kavgalar ve  dilenen özürler şak diye ortaya çıkar. Nasıl olsa ahali kolayca unutuyor, bir de bakıyorsunuz “Bülent abi” YİK üyesi oluyor. Bu satırlar kaleme alınırken Ankara kulislerinde Bülent Arınç’ın istifa edeceği konuşuluyor, papatya falına bakılıyordu. İstifa eder, etmez, hiç önemi yok. Bir süre sonra nasıl olsa unuturuz. İşler yoluna girdi mi, “Bülent abi” yi yine yüksek makamlarda görürüz. Roller iyi bölüşülmüş bir kere!..

Ha bir de, Dimyat’a giderken evdeki bulgurdan olma tehlikesi vardı. Erdoğan, “Bülent abi” yi sözde döverken MHP ve Devlet Bahçeli’yi sakinleştirmeyi de ihmal etmedi. Eldeki bir kuş misali… Brüksel’de, Washington’da kapılar aralanıncaya kadar bu böyle devam eder. Çok git geller, çook “U’ dönüşleri görürüz. Ne kadar hazin ve acı bir tablo!.. Yine “Brüksel’in şefaatine” kaldılar!..

En acısı; Türkiye savruluyor, devlet savruluyor… Ahali, kim kime ne sallamış, kim kimin kuyruğuna basmış, kim kimi nerede kıstırmış dedikoduları ile uyutuluyor!.. (AHMET TAKAN - KORKUSUZ)

Daha yeni Daha eski