Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

Reviews

SHOW_BLOG

Prof. Dr. Erdoğan Atmış: Bazı şirketler yanan ormanlardan kâr ettiler!

2021 yılında mevcut hükümetin yürürlüğe koyduğu yasa ve yönetmelik değişiklikleriyle, turizm amacıyla yapılan faaliyetlerin önü iyiden iyiye...


2021 yılında mevcut hükümetin yürürlüğe koyduğu yasa ve yönetmelik değişiklikleriyle, turizm amacıyla yapılan faaliyetlerin önü iyiden iyiye açılırken, Orman Kanunu'nun 17. ve 18. maddeleriyle ilgili çıkarılan iki farklı yönetmelikle de ormancılık dışı faaliyetlerin kapsamı genişletildi.

Ormancılık dışı amaçlarla yapılan tahsisler ve aşırı odun üretiminden dolayı Türkiye'de orman örtüsü son 20 yılda yüzde 5,4 azaldı.

2020 yılı sonu itibarı ile toplam 748 bin hektar orman alanı madencilikten enerjiye, turizmden ulaştırmaya uzanan geniş bir yelpazedeki uygulamalara tahsis edildi.

2021 Temmuz ayında başlayan yangınlarda ise 140 bin hektar ormanlık alan yok oldu.

Türkiye Ormancılar Derneği (TOD) bilim kurulu üyesi ve Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış 2021 orman yangınlarındaki tahribatı, yanan alanların sonradan nasıl değerlendirildiğini ve Türkiye'nin bu seneki orman yangınlarına dair hazırlığını anlattı.

2021 orman yangınlarındaki asıl kriz neydi? Bu yangınların temel nedeni neydi?

Yangınların iki temel nedeni var. Birinci nedeni ormanların parçalanması. Özellikle son 10 yılda ormanlarda birçok yerleşim yeri kuruldu, içlerine yol yapıldı, birçok maden ve enerji tesisi inşa edildi. Ve tabii bir de insan müdahaleleri var. 2021'deki yangınlar temmuz ayında başlamıştı. O zamana dek zaten Ege'de, Akdeniz'de bütün otlar kurumuş ve kuraklık yakıcı bir hale gelmişti. İnsan etkisi de dahil olunca, yanıcı maddeler kolayca oluştu. Ama biz bu felaketin ayak seslerinin geldiğini 2020'de deklare ettik ve buradaki ihmallere dikkat çekmeye çalıştık. Çünkü 2020'de de 20 bin hektar alan orman yangınlarında yok oldu. 

"Erken müdahale edilmedi"

Önceki yılların ortalamasına bakınca 2012'den beri yılda 7 bin hektar orman yandı. Zaman ilerledikçe hem çıkan yangın sayısı hem de yanan alanların oranı artıyor. Yangınların bu denli yıkıcı sonuçları olmasının ikinci nedeni ise yangınlara –ne yazık ki– erken müdahale edilememesi. Siz ancak, yangın başladığı an müdahale ederseniz o yangını söndürebilirsiniz. Yangın çıktıktan sonra, yarım saat geçtikten sonra, yayıldıktan sonra ne yaparsanız yapın. O yangın çok güç söner.

Yangınlara neden erken müdahale edilmedi?

Buna dair tartışmalarda helikopter ve uçaklarla müdahale gündeme gelse de kritik olan yangın çıktığı zaman, anında müdahale edebilmek. Geçen sene Bakan Pakdemirli "Türk Hava Kurumu'nun uçaklarını kullanmayacağız," dedi. Başka ülkelerden havadan müdahale için araçlar kiralanacağı söylendi. Sonuç itibari ile bu araçların sayısı da yetersiz olduğu için bir anda çok sayıda yangın çıktı. Aynı gün çıkan 28 yangından bahsediyoruz.

Neden yeterli araç ve insan yok?

Türkiye'de 2018'den beri büyük bir kriz var, hükümet saklamaya çalışsa da durum böyle. 2018'de Türk Lirası döviz karşısında büyük bir değer kaybetti ve hükümet de buna yönelik bir hamle yaparak yangınla mücadele için ayırdığı bütçeyi azalttı. Türk Lirası'nın değer kaybetmesiyle birlikte bu bütçenin ne kadar azaldığı düşünebiliyor musunuz? Bütçe azalınca sadece uçak, helikopter değil, yangınlara müdahalede çalıştırılacak işçi sayısında da azalmaya gidildi. Masraflardan dolayı araçların bakımları aksatıldı.

Personel istihdamı

Organizasyonel yapı, yangınla mücadeleyi birçok açıdan etkiler. Antalya'da çıkan yangına, Muğla'daki orman işçilerini gönderirseniz işçiler oraya ulaşana dek yangın yayılır. Hatırlayın, zaten bu trafiğin olduğu esnada Muğla'da da yangın çıktı. Tabii yangınlarda görev alan işçiler de gözlerini kapamadan, 24 saat boyunca çalıştırılmamalı. Vardiya sistemine göre, gerekli personel istihdamıyla bu çalışma düzeni sağlanmalı. Ama böyle bir durum yok, neden? Çünkü hükümet tasarruf yapıyor. Bu işçiler üç ay değil, 12 ay çalıştırılmalı.

Prof. Dr. Erdoğan Atmış

2020'deki tabloya rağmen 2021'de de orman işçisi alınmadı yani?

2021'deki yangınlardan sonra orman işçileri alındı; ama dediğim gibi "yangınlardan sonra" alındı. Önce alınması gerekirken. Bu sene de kapsamlı bir hazırlık yok. Yangınla mücadelede görev alacak kurumlara yerel yönetimleri dahil etmemişler örneğin. Bunun nedeni nedir? Yangınların yoğun olarak çıktığı bölgelerdeki yerel yönetimlerin muhaliflerin yönetiminde olması. Yangınla mücadelede konusunda samimi mi hükümet gerçekten? Değil. Bu kararlar ayakları yere basan kararlar değil. Teknik, bilimsel kararlar değil. Tamamen siyasi kararlar.

Orman yangınlarının önlenmesine dair yasal bir değişiklik oldu mu?

Orman Genel Müdürlüğü (OGM) 27.01.2022 tarihinde "Yangın Önleme Çalışmaları" başlığı altında Genel Müdür imzasıyla bir talimat yayımladı. Burada orman içi ve bitişiğinden geçen her türlü yolların kazı ve dolgu şevlerindeki ağaçların tamamının kesilmesi ve bu noktalardan itibaren her iki yönde topografik şartlar göz önüne alınarak 5 metre mesafede tamamen tıraşlama yapılarak yanıcı maddenin ortadan kaldırılması ve her iki yönde 25- 50 metre mesafede ara ve alt tabakanın temizlenmesi ve bakım müdahaleleri ile yanıcı maddenin azaltılmasının sağlanması gerektiği belirtiliyor. Biz hesapladık bunu. 2021'de yangınla yanandan daha fazla miktarda bir ağaç kıyımından bahsediliyor. Bu uygulamanın yangınla mücadeleden çok, orman endüstrisine hammadde ve biyokütle santrallerine yakıt sağlamaya yönelik olduğu açık.

Odun üretiminde rekor

Dikkate değer bir diğer nokta ise Türkiye'de son yıllardaki odun üretiminin rekor sayılara ulaşması. Ülkenin içinde bulunduğu kriz ortamında, OGM odun üretimini artırmak için değişik yöntemlere başvurmaya başladı. Türkiye'de yalnızca 2017-2021 yılları arasındaki beş yıllık dönemde endüstriyel odun üretiminde yüzde 78,7, yakacak odun üretiminde yüzde 25,9 ve toplam odun üretiminde yüzde 69,5'luk bir artış yaşandı. Amacımız odun üretimini arttırmak mı?

Muğla Valiliği Muğla'daki bazı ormanlık alanlara girişi 31 Ekim 2022'ye dek yasakladı. Bu gibi önlemler gerçekçi mi?

Yangın riski olan zamanlarda ormanlık alanlardaki kullanımların sonlandırılması gerekiyor. Ama bu da gerçekçi bir önlem değil çünkü eğer gerçekten ormanlardaki insan etkileşimini azaltmak istiyorsak sadece oradaki rekreasyonel faaliyetleri değil; orman içinde madencilik faaliyetleri yürüten tesislerin, turizm tesislerinin, enerji santrallerinin, elektrik üretim hattı izinlerini iptal etmek gerekiyor. Ki yangınların çıkış nedenlerinden en önemlilerinden biri ormanların içinden geçen elektrik hatları.

"Yanan odunlardan kâr ettiler"

Ormancılık dışı izinleri kaldırmadığınızda insanları ormanlık alanlara sokmamak gerçekçi bir tablo sunmuyor. Türkiye'de ormancılık dışı yapılan faaliyetler, 748 bin hektar alan kaplıyor. 2021'de bunun 790 bin hektara kadar çıkmış olduğunu tahmin ediyor. Orman yangınlarından sonra yapılacak ilk işlerden biri yanan odun ürününün en yüksek ekonomik kazançla saha dışına çıkarılması ve pazarlanması gibi çalışmalar. Özellikle büyük yangınlar sonrası bir anda yüksek miktarda odun ürününün piyasaya sürülmesi ve yangın alanları dışındaki bölgelerde üretim faaliyetlerinin durdurulmaması fiyatlarda düşüşlerin yaşanmasına neden oluyor.

2021'deki büyük orman yangınlarında yanan odunlardan kâr eden şirketler bile oldu. Orman endüstri tesislerini işleten şirketler yanan odunları çok ucuz, hatta komik fiyatlara aldılar. Yangınlardan sonra metreküpünü 1000-2000 bin liraya aldıkları odunu, 50 liraya alabildiler. Yanan ağaçları sahadan temizlemek için milyonlarca metreküp alım yaptılar ve birkaç yıllık üretim maliyetlerini düşürmüş oldular.

Gönüllülerin yangın söndürme süreçlerinde yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gönüllülük esası önemli bir mesele. Gönüllülerin orman yangınlarına müdahalede yer alması gerektiğini düşünüyorum; ama geçen yıl gördüğümüz örnek gibi değil. Eline bir kova su alan yangın söndürmeye gidiyordu. Bu güzel bir dayanışma ama bu bir çözüm değil ve son derece tehlikeli. Konuyla ilgili tartışmalar oldu ve Orman Genel Müdürlüğü personeli sahaya sokmadı. Bu aslında doğru bir davranıştı.

Kentte yaşayan insanların çoğu orman yangınlarının tehlikesinin farkında değil. Esasen o ateşe o kadar yaklaşılmaz. Dolayısıyla gönüllüler bizzat yangın söndürme noktasında değil de lojistik olarak bu süreçlere destek vermeli. Bu destek de öyle rastgele değil, ciddi eğitimler verilerek yapılmalı. Özetle, ayakları yere basan bir gönüllülük olmalı. (TUĞÇE YILMAZ - BİANET)

Hiç yorum yok

EKONOMİ/PARA/PİYASA