Tenekeden yaptığımız odun sobasının başında battaniyemize sarılmış bir şekilde otururken gözlerimiz enkaz altındaki kente dalıyor. Zap’a köprü yapan Devrimci Gençlik geliyor aklımıza. Biz o kuşağın mirasçısıyız.
GENÇ SOLCUNUN ENKAZIN ORTASINDA BULDUĞU UMUT
Bugünün “genç solcuları” Gezi sürecini ucundan kıyısından yakalamış veya hiç görememiş bir kuşaktan oluşuyor. Dolayısıyla binlerce, milyonlarca kişinin eylem yaptığı, geniş dayanışma ağlarının kurulduğu deneyimleri edinemedik. Bizim deneyimlerimiz art arda gelen kayıplardan, yenilgilerden oluşuyor. Devrimcilerin, ulaşımın güç olduğu Zap Suyu’na köprü inşa etmesi, tek tek tuğla taşıyıp yeni kentler kurması hoşumuza giden masallardı adeta. Masaldı çünkü hem hayal edemeyeceğimiz kadar güzel hem de ulaşılması mümkün olmayan bir deneyimdi bizim için. Bugünün devrimcileri yeni kentler kuran değil “terörist” olmadığına ikna etmeye çalışan insanlardan ibaret âdeta.
Doğu Anadolu fayında meydana gelen depremin ardından yaşanan yıkım yakıcı, üzücü, öfkelendirici olmasının yanında öğretici de aynı zamanda. Eski kuşak devrimcilerden dinlediklerimiz, okuduklarımız hafızamızda iyi yer etmiş olacak ki deprem haberini aldığımız an düşündüğümüz ilk şey halkımızın yanında olmak oldu.
Bunu bireysel olarak yapamayacağımızı, yapsak bile kısıtlı kalacağını biliyorduk. Hızlıca yaşadığımız mahallelerde, çalışma alanlarımızda dayanışma ağları kurduk. İlk elden ihtiyaç ne varsa hızlıca topladık, kuru gıda, battaniye, bebek bezi… Diğer yandan da deprem bölgesine ulaşabileceğimiz en hızlı şekilde ulaştık. Hatay Defne merkez olmak üzere, Maraş Pazarcık’a, Malatya’ya ulaştı yoldaşlarımız. Arama kurtarma bilen arkadaşlarımız enkaz bölgelerine gitti, birçok canın hayata tutunmasını sağladı. Sağlıkçı arkadaşlarımız bölgede bulunan güvenlik kulübesini revire dönüştürdü, depremzedelerin yaraları ilk burada sarıldı. Kriz masası oluşturuldu, halkın talepleri ilk buraya ulaştı, burada çözüldü ve çözülmeye devam ediyor.
Belediyelerin, STK’lerin ve AFAD’ın bölgeye gelen tırlarındaki yardım malzemeleri şehrin bir yerine atılırken, devrimciler onları tek tek hanelere ulaştırıyor. Bölgede elektrik yoktu, ilk elden yanımızda getirdiğimiz jeneratörlerle durumu kurtarmaya çalıştık, hanelere birer saatlik elektrik verdik. Tuvalet sorununa kısmi olarak çözüm sağladık. Bölgeye gelen Enerji-Sen’li işçiler hızlıca elektrik sorununu çözmeye çalıştı. Aşevleri kurduk. Bunu gören depremzedeler sağlam kalabilen buzdolaplarında ne varsa getirdiler. Evlerine girebilenler hazırladıkları yemekler ile dayanışmanın parçası oluyor.
Kayıplarımız var, pek çoğumuzun yaşamını sürdürdüğü evleri artık yok ama umutlarımız ve yeniden kurulması gereken şehirler ve hayatlar var. Yemekleri depremzedelerle beraber dağıtıyoruz, sobayı beraber yakıyoruz, o sobanın başında birlikte sabahlıyoruz, çocuklarla oyunlar oynuyoruz, dersler etkinlikler yapıyoruz. Orada devlet yok, devrimciler var. Bu sözü çok duyduk fakat altı boş değil, çok gerçek bir zemini var.
Yöre halkı şunları çok sık dile getirdiler:
“İlk gün buradan gidenler geleceğinizi bilselerdi gitmezlerdi, birçok insan siz gelince gitmekten vazgeçti. Siz hiç gitmeyin.”
“Devrimciler en güzel insanlardır, biz ömrümüz boyunca bir tek devrimcilere güvendik ve hiç yanılmadık.”
Yıllardır bin bir krizle uğraşan biz genç kuşak devrimciler için bu sözleri duymak umut verici. En çok da çocuklar… Onların yüzündeki umudu görmek, onların bize sarılışı, birlikte yeni bir kent kurabileceğimize duydukları inanç… Sadece o çocuklar için bile o kentleri yeniden kurmak zorundayız. Onlar bize inanıyor, biz onlara… Burada devlet yok, tüm acıları ve umutlarıyla ortak halk var. Onların yetenekleri, inançları, umutları yeni kentler kurabilecek güçte.
Tenekeden yaptığımız odun sobasının başında battaniyemize sarılmış bir şekilde otururken gözlerimiz enkaz altındaki kente dalıyor. Zap’a köprü yapan Devrimci Gençlik geliyor aklımıza. Biz o kuşağın mirasçısıyız.
Böylesine büyük bir afet hepimize acı, hüzün, öfke getirdi evet fakat biz devrimcilere de çok şey öğretti, öğretecek. Dönem dönem mücadelede yorulan yoldaşlarımız olacak, oluyor. Onlara bu acılı günlerde yaratmış olduğumuz umudu hatırlatmakta fayda var. Bugünleri hepimiz hafızalarımıza kazımak zorundayız. (DAMLA TOPUZ - SENDİKA.ORG)