Güngören'den rakam verdi: İşte CHP'nin asgari ücret teklifi! (VİDEO)

CHP’nin ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitinginin bu haftaki adresi Güngören. Tutuklu cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu mitinge gönderdiği mesajda “Biz iktidara rakiplerimizin değil ülkenin sorunlarının üstesinden gelmek için talibiz. Biz iktidara herkes için ve her yerde adaleti, hürriyeti sağlamak için talibiz" dedi. CHP lideri Özel "Bunun için biz geçen sene 30 dedik, sözü dinletemedik. Bu sene hem geçen seneki 30’a, sadece TÜİK yansıtması yapsak bile asgari ücret 39 bin lira olmak zorunda. 22 bin liralık asgari ücrete geçen seneki enflasyonu koysalar, bu seneki beklenti enflasyonunu koysalar, küçücük refah payını koysalar kendi asgari ücretleri bile 35 olmalı" ifadelerini kullandı.


Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP), seçilmiş İBB Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğuna ve hakkında istenen hapis cezasına karşı her hafta düzenlediği ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitinglerinin 73'üncü adresi Güngören oldu.

Söz konusu miting için yurttaşlar alanda toplandı. Mitingde tutuklu cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu’nun mesajını CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okudu.

CHP lideri Özgür Özel'in konuşmalarından satır başları şu şekilde:

1994’ten beri burada yerel seçimlerde sekiz kez kaybettik. Yüzde 8 aldığımız da oldu, yüzde 18 aldığımız da. Ama biz Güngören’e küsmedik. Suçu kimsede bilmedik, hatayı kendimizde aradık. Güngören’e sırtımızı dönmedik, suratımızı asmadık. O Güngören, beş yıllık hizmeti de gördükten sonra son seçimlerde Ekrem Başkan’a yüzde 44 oy verdi. Bu gece için hala aynı ezber; ‘Ne işin var Güngören’de? Bu soğukta kim gelecek, aralık ortasında Güngören’de kim gelecek? Orası AKP’nin kalesi.’ Hep söylediğim gibi o kale siyaseti bitmiştir. Güngören artık kimsenin değil, milletin kalesidir. Bir yandan meydanın dışından meydana ulaşmaya çalışanlar, buraya akan Güngören, bir yandan ‘Gelmez’ diyenlerin doldurduğu, taşırdığı bu meydan ve 73’üncü eylem. Önce bir metrekare kişi başına yeşil alana bile hasret olan Güngören’de ‘Ekrem Başkan ne yaptı da girdi gönüllere bu kadar?’ Ona bir bakalım. Güngören’de 9 binden fazla hane desteğe ihtiyaç duyuyor, desteksiz yaşayamıyor. Düzenli olarak 6 bin 800 aileye İBB burada sosyal yardım yapıyor. Güngören’de 5 bin 500 çocuğun sütünü sabahleyin Ekrem Başkan ulaştırıyor. Bin 329 bebeğe doğum paketiyle, ‘Hoş geldin bebek’ diyor. Yine 4 bin annenin cebinde Anne Kart var. Ekrem Başkan’ı görünce otobüsün önüne atlayan, evladını bir koluna koyan, Anne Kart ile kalp yapılan… Anne Kart var ya, 4 bin annede var Güngören’de. Güngören’de zenginin çocuğunun el becerisi artarken, garibanın, yoksulun çocuğu kreşsiz kalmasın, annesi çalışacaksa işine baksın ya da sosyal hayata katılsın diye iki yeni kreş yapıldı. Devamı da gelecek.”


“770 KREŞ, 77 YURT AÇTIK; DURMAYACAĞIZ”

“En önemsediğimiz şey bu kreşler. Bakın Cumhuriyet Halk Partisi gelmeden, burada belediyenin kreşleri yoktu. Biz yaptık, kızdılar. Engel olmaya, kapatmaya çalıştılar. Valiliklerden azılar yolladılar. Oysa biz dedik ki ‘Bu kreş çocuk için de çok önemli, anne için de çok önemli. Öyle olunca hedefi koyduk, İstanbul’da sıfır olan kreş sayısını şu an itibariyle 127’ye, Türkiye’de 770’e çıkardık. Hedef, 1000 kreş. ‘1000 kreş’ dedik, 770’ini açtık. 1000’inci kreşi açacağız. Durmayacağız. Bir de yurtlar var. Hani barınma sorununu görmeden, İstanbul’a çağırdığın öğrenciye ‘Şurada kalacaksın’ demedikleri, açmadıkları yurtlar var. Şu ana kadar 17 tane açtık. Türkiye’de de yurt hedefini 100 olarak belirledik. Orada da yüzde 77’deyiz. 77 yurt açtık Türkiye’de, durmayacağız. Sanıyorlar ki ‘Silkeleriz dururlar’, sanıyorlar ki ‘İçeri atarız susarlar.’ Sanıyorlar ki ‘Zulmederiz geri dururlar.’ Ant olsun ki ne mücadeleden, ne hizmetten geri durmadık, durmayacağız.”

“ERDOĞAN ŞİRKET YÖNETİR GİBİ DEVLETİ YÖNETİYOR”

“Biliyorsunuz, Adalet ve Kalkınma Partisi geldiğinde, daha doğrusu Erdoğan Cumhurbaşkanlığı sistemini isterken demişti ki ‘Daha hızlı yöneteceğiz.’ Daha hızlı yönetmek için benzetmeyi de şöyle yaptı: ‘Şirket yönetir gibi devlet yöneteceğiz’ demişti. Allah var, sözünü tuttu. Bu düzende öyle bir kabine kurdu ki Sağlık Bakanı özel hastaneci, Milli Eğitim Bakanı özel okulcu, Turizm Bakanı oteller zinciri sahibi… Öyle kurdu ilk kabineyi. Sonra dediğini yaptı. Bir şirket kurdu, başına geçti ve o şirketi yönetir gibi devleti yönetiyor. Şirketin adını biliyor musunuz? KADAŞ. Duydunuz mu? KADAŞ; Kara Düzen Anonim Şirketi. Recep Tayyip Erdoğan başında. Bu şirket yoksuldan alan, zengine veren kara düzenin şirketidir. Bu şirket damatların, evlatların, eniştelerin, torpillilerin yükseldiği, liyakatin, eğitimin, hakkaniyetin ve adaletin asla kendine yer bulamadığı KADAŞ, Kara Düzen Anonim Şirketi’dir. AK Parti’nin kara düzeninde İstanbul’da geçen yıl ortalama kira 25 bin liraymış, yüzde 40 artmış ve 35 bin lira olmuş. Güngören’de geçen yıl ortalama kira 20 bin liraymış, bu yıl 30 bin lira olmuş. Ama Türkiye’de asgari ücretin en çok alındığı ilçelerden birinde; 22 bin 500 lira asgari ücret alınıp, 30 bin liralık evlerin kiralık olduğu bir ilçedeyiz. Öyle bir noktadayız ki örneğin devlet memurları geçmişte, AK Parti geldiğinde 18 bin lira emekli ikramiyesi alıyorlardı. İstanbul’da iyi bir daire de 15 bin liraydı. Yani emekli ikramiyesi bir daire alabiliyordu. Bugün geldiğimiz noktada aynı memur, 975 bin lira ikramiye alıyor. Ama emsal ev, aynı ev 5 milyon lira oldu. Yani çalışmanın, biriktirmenin ya da en sonunda ikramiyeyi alıp başını bir eve sokmanın artık hayal bile edilemediği bir ülkeye dönüştük.”

“BOZDOĞAN KEMERİ’NDE HALAY ÇEKECEĞİZ”

“Ama birilerini duymayanlar, işine gelince duyuyor. Bakın Meclis’ten geçti. Cumhurbaşkanlığı’nın korumalarına ya da Meclis Başkanı’nın korumalarına 30’ar bin lira seyyanen zam vermişler. Bakın o çocuklara verilsin. Ona söz yok. Ama o çocuklara verip de, pandemi olur polis çalışır, sokağa çıkmak yasak polis çalışır. Maçta polis çalışır, bayramda polis çalışır, sen ortalığı ayağa kaldırırsın, gece gündüz polis çalışır. Bu çocuklara bir kuruş vermediler. İnfaz koruma memuruna vermiyor, jandarmalara vermiyor, atamıyor öğretmenleri atadığına da para vermiyor. Memura vermiyor, emekliye vermiyor ama kendi etrafında gözünün gördüğüne, ‘Geçinmek zor, 30’ar bin lira verelim.’ O çocukların hakkı, ama bu çocukların hakkı ne olacak? Bu kadar adaletsizliğe isyan ediyoruz hep birlikte ve size buradan bir söz vereyim. Bir söz vereyim. Bazen öğrenci ile polisi karşı karşıya getiriyorlar. ‘Aman’ diyoruz. Bizim arkadaşlarla ‘aman’ diyoruz. Size söz veriyorum, hatta Özgür Başkan söz veriyor. O orayı çok iyi bilir. Hani bir seçim olacak ya çok yakında. Hani o sandık gelecek ya, biz o gece seçimi kazanacağız ya. Pazartesi günü hepiniz davetlisiniz. Özgür Başkan’la birlikte Bozdoğan Kemeri’nin önüne gideceğiz, polislerle öğrencileri omuz omuza halay çektireceğiz, omuz omuza. Çünkü öğrenci kurtulmadan polis kurtulmaz. Emekli kurtulmadan emekçi kurtulmaz. Çiftçi kurtulmadan esnaf kurtulmaz. Türkler kurtulmadan Kürtler, Aleviler kurtulmadan Sünniler, kardeşlik kurulmadan bu ülke kurtulmaz. O yüzden diyorum; kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”

“GÜNGÖREN TARİHİ BİR MİTİNG YAPIYOR”

“Helal olsun. Bu drone görüyor mu Güngören’i? Bu Saraçhane’de yedi gün yedi gece yattık ya orada. Siz de geldiniz ya, darbeyi püskürttük ya. Orada bir gün konuşmadan sonra. Odaya gidiyorum. Birisi önüme çıktı. ‘Başkanım sana çok teşekkür ederim’ dedi. ‘Kimsin abi sen?’ dedim. ‘Ben drone operatörüyüm. Burayı çekiyordum, sen beni alkışlattın ya hayatımda ilk kez birisi benim varlığımın farkına vardı’ dedi. Şu drone operatörüne bir kuvvetli alkış daha yapalım buradan. Güngören tarihi bir gecede tarihi bir miting yapıyor. Tarihi bir eylem yapıyor. Güngören’i saygıyla selamlıyoruz, hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum. İyi ki varsınız. Bu jimmy jib’ci abi de çok iyi abidir. Bir alkış da ona yapın. Sen de Güngören cemevi istiyor ona bir yaklaş bakalım. Pir Sultan Abdal Kültür Merkezi diyor ki ‘Güngören cemevi istiyor.’ Başkanvekilim bu sene değilse gelecek senenin yatırım planına alalım, Güngören’in bu sesini duyalım. Ayrıca buradan açıkça söylüyorum ki ileride yani yapılacak ilk seçimin ertesinde cami ne kadar ibadethane ise, cemevi de o kadar ibadethane olacak. Madımak utanç müzesi olacak. İnsanlığa karşı suçlar da zaman aşımı olmaz, o davalar tekrar açılacak.”


“İLK KEZ GÖNGÖREN’DE İŞARET DİLİ TERCÜMANIMIZ VAR”

“Şimdi buradan önemli bir çağrı yapacağız hep beraber Güngören’den. Ama öncesinde şunu söyleyeyim. Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bu kara düzen engellilere gün yüzü göstermiyor. Hala engellilerin verileri bile sağlıklı olarak açıklanmıyor. Çalışmayan engelliye 4 bin 300 lira gibi sefalet ücreti veriyorlar. Perişan ediyorlar. Sağlık kurulu yönetmeliğini değiştirdiler, rapor almak zor, oranları düşürüyorlar. Ortez, protez, işitme cihazı, en kötüsü veriliyor, aradaki fark mümkün değil ödenemiyor. En kötülerine maalesef muhatap ediliyorlar. Yerel yönetimlerimiz olmasa bu tekerlekli sandalyeye, elektrikli sandalyeye ulaşmak hayal. Engellilerin ÖTV muafiyetini bile 10 yıla çıkardılar. Biz bu eksiklikleri söylerken bir vatandaş bana dedi ki ‘Özgür Bey benim yakınlarım engelli. Her çarşamba sizi izliyorlar. Ama dedi o mitingi siz bir tek duyanlara mı yapıyorsunuz? O zaman aklımıza dank etti. Otobüsün üzerinde işaret dili tercümanımız var ilk kez Güngören’de. Bundan sonra her çarşamba mitinginde otobüsün üstünde tercüme var, ekranın köşesinde engellilere selam var. Hepinize selam olsun. Hepinizi çok seviyorum. Engellilerin önündeki bütün engelleri kaldırmak, onların sesini duymak, onlara hak ettikleri bir yaşam sunmak için iktidara gün sayıyoruz.”

“HAK EDİLEN MAAŞ EN AZ 39, BİZ BUNUN ALTINDA YOKUZ”

“Şimdi bütün meydandaki herkese soruyorum, Erdoğan sizi seviyor mu? Niye? Fakirsiniz. Bakın yoksulluk sınırı 97 bin liraya çıktı. Yani bir eve, bir haneye 97 bin lira girmiyorsa fakirsin. 97 bin liranın altında evine gelir girenler bir el kaldırsın göreyim. Jimmy jib’ci senin maaş ne kadar? Sen de kaldır. O da kaldırdı. Kamerayı çeken adam bile fakir yani. Bırak meydan fakir, meydanı çeken de fakir. Şimdi bu şartlarda sendikalar hesaplıyor. Öyle hani DİSK çok işçiden yana hesap yapıyor falan. TÜRK-İŞ yıllardır bu işin ortalamasını söyleyen, söylediği rakamlarda aslında açlık sınırının altında kalıyor diye de eleştirilen TÜRK-İŞ’in rakamı oldu 30 bin lira. Memlekette 30 bin lira açlık sınırı. 97 bin lira yoksulluk sınırı. Asgari ücret 22 bin lira. Türkiye’nin en çok asgari ücret alınan ilçelerinden biri, asgari ücretin başkenti Güngören. Doğru mu? Memleket öyle bir açmazda ki, öyle bir açmaza geldi ki asgari ücret alan için çok düşük, veren için çok yüksek. Eğer verildiği yer tekstilse, Merter’deki tekstil atölyesi Hindistan'ın asgari ücreti ile mücadele edemiyor. Dünyanın dört bir yanındaki yoksul ülkelerin asgari ücreti ile baş edemiyor. Asgari ücretli de bu maaşla geçinemiyor. Bunun için biz geçen sene 30 dedik, sözü dinletemedik. Bu sene hem geçen seneki 30’a, sadece TÜİK yansıtması yapsak bile asgari ücret 39 bin lira olmak zorunda. 22 bin liralık asgari ücrete geçen seneki enflasyonu koysalar, bu seneki beklenti enflasyonunu koysalar, küçücük refah payını koysalar kendi asgari ücretleri bile 35 olmalı. Bugün bizim teklifimiz asgari ücret 39 bin lira olmalı. Ama Merter’de çalışan emekçiye 39 bin lira asgari ücret olsa iyi gelir mi? Yetmez, ama bir nefes aldırır. Ama Merter’deki tekstil atölyesi bu maaşı ödeyebilir mi? O da ödeyemez, kapatır. İşte devlet burada ortaya çıkacak. Diyecek ki ‘Biz kanun teklifini hazırladık yarın veriyoruz. 1-10 çalışanı olan işyerlerine 10 bin 540 lira, 10-49 arasında işçi çalıştıranlara 8 bin 400 lira, 50 ve üzeri çalışanı olanlara 5 bin 100 lira asgari ücret için sosyal devlet destekleme primi verilsin.’ Yani birileri ‘İflas ederim ben veremem. Öbürü ‘Ben bu maaşla geçinemem’ diyorsa araya devlet girecek bu yükün önemli kısmını işverenin sırtından alacak. Biz bir kez daha tarih önünde söylüyoruz: Hak edilen maaş en az 39, biz bunun altında yokuz.”


“TRT’DEN CANLI YAYIN, AK PARTİ - MHP OYLARIYLA REDDEDİLDİ”

“Değerli Güngörenliler. Hafta sonu konuştuk. Biz, bir müesses nizama, yerleşmiş bir düzene, AK Parti’nin kara düzenine karşı bir büyük mücadele veriyoruz. Bir avuç insanın bu milletin sırtından geçinmesine son vermek istiyoruz. Artık siyasetten kopan, kadın kollarına güvenmeyen… Eskiden AK Parti’nin kadın kolları çalışıyordu. Nerede? AK Gençlik diyorlardı, gençlik kolları nerede? Yok. Çünkü sokağa çıkacak halleri yok. Yüzleri yok. 22 bin lira asgari ücret olan yerde ne diyecekler? Gelebiliyorlar mı? Hatır soran var mı? Dert dinleyen var mı? Kadın kolları yok. Gençlik kolları yok. Ana kademe yok. Varsa yoksa yargı kolları var. 19 Mart darbesini yapan, Ekrem Başkan’ı 259 gündür içerde tutan, sevgili Ahmet Özer çıktı çok şükür, onu bir yıl içerde tutan, 16 belediye başkanımızı içerde tutan, 3’ü bizim toplam 13 belediyeye kayyım atayan, sizin seçtiklerinizi değil, kendi atadıklarına kentleri yönettirmek isteyen bir anlayış var. Bu anlayış 8 ay bize iddianame bekletti. Ne dedim? ‘Yargılanmak için değil, yargılamak için iddianame bekliyoruz’ dedim. İddianame çıktı. Ne demiştik? TRT’den canlı yayın. Her isteyen televizyonun yayın yapacağı bir link. Buna yasal düzenleme istemiştik. Devlet Bey bunu desteklemişti. Tayyip Bey’e sordular, ‘Devlet Bey istiyorsa olur’ demişti. Dün kanun teklifini Meclis’e getirdik, sunduk. Bütün muhalefet destekledi, AK Parti - MHP oylarıyla maalesef reddedildi. Hala vaktimiz var. Buradan Devlet Bey’e ve Tayyip Bey’e sesleniyorum. İki ihtimal var. Ya CHP getirdi diye oy vermediniz, verdirmediniz. O zaman samimiyseniz siz getirin öneriyi, biz oylayalım. İftiracıları da hakikati de millet dinlesin kararı millet versin. Bu arada bir kez daha buradan sevgili Ahmet Türk’e geçmiş olsun diyorum. Ahmet Özer, Ahmet Türk el ele kol kola iki Ahmet başlatacaklar. Kayyımlardan da kurtulacağız, terör bitecek kardeşlik gelecek. Buradan Mardin’deki kayyıma da Van’daki, Ovacık’taki kayyıma da itiraz ediyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi, özgürlüklerin partisi. Göreceksiniz iktidara geleceğiz. Tüm gençlere sözümüz olsun. Vizesiz Avrupa, yasaksız Türkiye’yi getireceğiz.”

“ERDOĞAN İDDİANAMEYİ AĞZINA ALAMIYOR ARTIK”

“Bu arada Esenyurt İlçe Başkanı’nın yanında Ahmet Özer içerideyken ilçe başkanlığı yapan arkadaşımıza, yönetimine de kocaman bir alkış alalım. Eskisine de yenisine de. Cumhuriyet Halk Partisi eskinin olmadığı, öncekinin değerli olduğu bir partidir. Şimdi burada şunu söylememe izin verin. AK Partili, MHP’li, Güngörenli büyüklerime sesleniyorum. TRT, A Haber, bunun yanında TGRT ve çok sayıda televizyonda bütün yaz şunları duydunuz: ‘Tarihin en büyük yolsuzluğu.’ ‘560 milyar lira rüşvet.’ ‘Belgesi çıkacak’ dediler. İddianame var, 560 liranın ispatı yok. ‘Ekrem İmamoğlu’nun lüks arabaları’ dediler, MHP milletvekilinin çıktı. Kurultayda ‘İBB bin 200 cep telefonu dağıttı’ dediler, iddianamede bile yer almadı. ‘Bavullarla para taşındı’ dediler, iddianamede bavullardan para değil jammer çıktı. ‘Parkenin altında 2 milyon dolar bulundu’ dediler, kör kuruş bulunmadı ve iddianamede yer almadı. ‘Gaziosmanpaşa Belediyesi’nin kasasından dolarlar çıktı’ dediler, belediyenin mührü çıktı. Bir yayla evinde Mustafa Komiserin dandik, hafif kasasında ‘Milyon dolarlar çıktı’ dediler, 48 tane mermi çıktı. Yaz boyunca ne yalan duyduysanız, ne anlatıldıysa içi boş çıktı, iddianamede çıkmadı. Erdoğan iddianameyi ağzına alamıyor artık. Görüyorsunuz. Bundan sekiz ay önce bana diyordu ki ‘Göreceksiniz bir aya kalmaz, insan içine çıkamayacaklar.’ Eskiden ‘Kalem’ dediğin Güngören’deyim, insan içindeyim. Diyordu ki ‘Bunlar bırakın birbirinin, eşlerinin dahi yüzüne bakamayacaklar.’ İşte Dilek İmamoğlu burada. Dün Ekrem Başkan’ın yanındaydı, kaya gibi arkasında. Buradan, Güngören’den Türkiye’nin gözünün içine bakarak diyorum ki ‘Arkadaşlarımız masumdur. Ekrem Başkan’ın suçu Erdoğan’ı yenmektir. Ant olsun ki bir daha yenecektir.’ Jimmy Jib bak, burada bir kardeşimiz ne yazmış; ‘Pijamamı çıkardım geldim’ diyor. Helal olsun. Hafta sonu dedim ya ‘Ya üstünde pijama, elde kumanda, evde oturup bakacaksın ya da bu meydanlara akacaksın. Evde beklersen bekle, yakında seni de alacaklar. Çok pişman olacaksın. Gel benimle birlikte mücadeleye.’ ‘Pijamamı çıkardım, geldim’ diyor. Hoş geldin. Evdeki pijamalı seni de bekliyorum. Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz. Güngören mitingi, eylemi sevdi. Vallahi bitiresimiz gelmiyor. Güngören çok güzel, eylem çok güzel, mücadele çok güzel. Bugün arkadaşlarımız dedi ki cezaevinde ‘Hafta sonu kurultaydan güç aldık, güç verdi bize.’ Bizim her birlikteliğimiz, her toplanmamız, her mücadelemiz, her eylemimiz bir sonrakine güç veriyor. Bundan sonra da durmayacağız, yılmayacağız, biz kazanacağız.”

Blogger tarafından desteklenmektedir.