Cihangir İslam: Söyleyecek lafları yok. Sürekli 'hainler' ifadesini kullanarak toplumu ayrıştırıyorlar. Bu şekilde kendi yandaşlarını bir arada tutmayı amaçlıyorlar...
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam, ülkedeki rejimin son derece otoriterleştiğini, 15 Temmuz’u bahane ederek bütün muhaliflerin içeri atıldığı bir dönem yaşandığını söyledi. İslam, “Şimdi de FETÖ inandırıcı olmadı, şimdi de Gezi’yi çıkardılar” dedi.
“Baskı rejimi, muhalifleri susturma, keyfi yönetim, anayasaya uygun kararlar almama” gibi konularda ülkelere bakıldığında, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in yüzde 97, Rusya’da Putin’in yüzde 76, Venezuela’da Maduro’nun yüzde 62, Hindistan’da aşırı sağın yüzde 66 oyla sıralandığını belirten Cihangir İslam, “16 Nisan referandumda yüzde 60 ile 67 arasında oy bekleyenlerin yüzde 50’yi kıl payı geçtiklerini” söyledi.
‘ASIL ZİLLET , MENFAAT VE ÇIKAR İÇİN BİR ARAYA GELMEKTİR’
Saadet Partisi Çorum Merkez İlçe Teşkilatı’nın düzenlediği, “Hak, Adalet ve Türkiye” konulu konferansta konuşan Saadet Partisi Milletvekili İslam, “Söyleyecek lafları yok. Sürekli ‘hainler’ ifadesini kullanarak toplumu ayrıştırıyorlar. Bu şekilde kendi yandaşlarını bir arada tutmayı amaçlıyorlar” diyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Millet İttifakı’nı ‘zillet ittifakı’ olarak nitelendirmesine tepki gösterdi.
İslam, “zillet” sözcüğünün bir aşağılama sözcüğü olduğunu kaydederek, “Biz bu ittifaka dayanışma için girdik. Hukuk devleti, adaletin tesisi, demokrasinin işleyişi gibi konularda ittifak yapabiliriz dedik. Bugünkü iktidar, kendinden küçük bir siyasi partinin bütün siyasetini kendi siyaseti olarak belirlemiş durumda. Peki ne adına? Kendi ihtiyaçlarını devam ettirme adına. İşte zillet durumu budur. Zilletin altında menfaat ve çıkar ilişkileri yatar. Bizde böyle bir menfaat ilişkisi olmadı. Biz insanların fiillerine bakarız. Adil midir, zalim midir? Allah’ın yarattığı her şeye biz iyi gözle bakarız. Ama zalimlerden de uzak dururuz. Çünkü zalimlik insana aittir” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi olarak ‘ölçüyü elden bırakmadan’ yola devam edeceklerini söyleyen İslam, “İktidarda kalmak adına bu toplumun bütün değerleriyle oynandı. Doğru ile yanlış arasında fark kalmadı. Bugün ak dediğine yarın kara diyebiliyorlar. ‘Bu can bu bedende kaldıkça bu rahip buradan gidemez’ dediler mi? Rahip gitti. Bunlar hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar. İyi ile kötünün farkı kalmadı” diye konuştu.
‘AİHM’İN KARARINI REDDEDEN ÜÇ DEFA AİHM’E BAŞVURDU’
İslam AİHM’in tahliye kararına rağmen Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmemesini ise, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Siirt’teki konuşmasından dolayı ceza aldı ve sonrasında AİHM’e başvurdu. İkinci olarak sicil dosyasının düzeltilmesi için başvurdu. Üçüncüsünde de YSK’nin ‘milletvekili olamaz’ şeklindeki kararının ardından AİHM’e başvurdu. Üçü de doğruydu. AİHM kararlarına uymak zorundasınız. Burada Türkiye’nin de imzası var. Sen bunu kendi lehine kullanıyorsun. Demirtaş hakkında verilen kararı ise ‘tanımam’ diyor. Böyle bir şey olabilir mi? Büyük boyutta hukuki facialar yaşıyoruz. Sonrasında başka bir dosyayı görünmemiş hızla istinaf mahkemesinde kabul ettirerek mahkûm ettirdiler. Bizim derdimiz hakkı ortaya koymak ve adil çerçevede siyaset üretmek. Siyaseten yenemediğiniz insanları hukukla alt etmeye çalışırsanız işte o zaman 28 Şubat ortaya çıkar” şeklinde değerlendirdi.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam, ülkedeki rejimin son derece otoriterleştiğini, 15 Temmuz’u bahane ederek bütün muhaliflerin içeri atıldığı bir dönem yaşandığını söyledi. İslam, “Şimdi de FETÖ inandırıcı olmadı, şimdi de Gezi’yi çıkardılar” dedi.
“Baskı rejimi, muhalifleri susturma, keyfi yönetim, anayasaya uygun kararlar almama” gibi konularda ülkelere bakıldığında, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in yüzde 97, Rusya’da Putin’in yüzde 76, Venezuela’da Maduro’nun yüzde 62, Hindistan’da aşırı sağın yüzde 66 oyla sıralandığını belirten Cihangir İslam, “16 Nisan referandumda yüzde 60 ile 67 arasında oy bekleyenlerin yüzde 50’yi kıl payı geçtiklerini” söyledi.
‘ASIL ZİLLET , MENFAAT VE ÇIKAR İÇİN BİR ARAYA GELMEKTİR’
Saadet Partisi Çorum Merkez İlçe Teşkilatı’nın düzenlediği, “Hak, Adalet ve Türkiye” konulu konferansta konuşan Saadet Partisi Milletvekili İslam, “Söyleyecek lafları yok. Sürekli ‘hainler’ ifadesini kullanarak toplumu ayrıştırıyorlar. Bu şekilde kendi yandaşlarını bir arada tutmayı amaçlıyorlar” diyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Millet İttifakı’nı ‘zillet ittifakı’ olarak nitelendirmesine tepki gösterdi.
İslam, “zillet” sözcüğünün bir aşağılama sözcüğü olduğunu kaydederek, “Biz bu ittifaka dayanışma için girdik. Hukuk devleti, adaletin tesisi, demokrasinin işleyişi gibi konularda ittifak yapabiliriz dedik. Bugünkü iktidar, kendinden küçük bir siyasi partinin bütün siyasetini kendi siyaseti olarak belirlemiş durumda. Peki ne adına? Kendi ihtiyaçlarını devam ettirme adına. İşte zillet durumu budur. Zilletin altında menfaat ve çıkar ilişkileri yatar. Bizde böyle bir menfaat ilişkisi olmadı. Biz insanların fiillerine bakarız. Adil midir, zalim midir? Allah’ın yarattığı her şeye biz iyi gözle bakarız. Ama zalimlerden de uzak dururuz. Çünkü zalimlik insana aittir” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi olarak ‘ölçüyü elden bırakmadan’ yola devam edeceklerini söyleyen İslam, “İktidarda kalmak adına bu toplumun bütün değerleriyle oynandı. Doğru ile yanlış arasında fark kalmadı. Bugün ak dediğine yarın kara diyebiliyorlar. ‘Bu can bu bedende kaldıkça bu rahip buradan gidemez’ dediler mi? Rahip gitti. Bunlar hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar. İyi ile kötünün farkı kalmadı” diye konuştu.
‘AİHM’İN KARARINI REDDEDEN ÜÇ DEFA AİHM’E BAŞVURDU’
İslam AİHM’in tahliye kararına rağmen Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmemesini ise, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Siirt’teki konuşmasından dolayı ceza aldı ve sonrasında AİHM’e başvurdu. İkinci olarak sicil dosyasının düzeltilmesi için başvurdu. Üçüncüsünde de YSK’nin ‘milletvekili olamaz’ şeklindeki kararının ardından AİHM’e başvurdu. Üçü de doğruydu. AİHM kararlarına uymak zorundasınız. Burada Türkiye’nin de imzası var. Sen bunu kendi lehine kullanıyorsun. Demirtaş hakkında verilen kararı ise ‘tanımam’ diyor. Böyle bir şey olabilir mi? Büyük boyutta hukuki facialar yaşıyoruz. Sonrasında başka bir dosyayı görünmemiş hızla istinaf mahkemesinde kabul ettirerek mahkûm ettirdiler. Bizim derdimiz hakkı ortaya koymak ve adil çerçevede siyaset üretmek. Siyaseten yenemediğiniz insanları hukukla alt etmeye çalışırsanız işte o zaman 28 Şubat ortaya çıkar” şeklinde değerlendirdi.