İKRAR'ın başlangıç anlamındaki "merhaba" yazısından sonra, bu yazıyla bağlantılı olarak düşünülmeleri gereken 3 yazı daha yayınladık.
Bunlar sırasıyla;
"Bir toplum ve anayasa projesi olarak Medine Sözleşmesi",
"Bize, Paris’in yurttaşlarına, gelince, amacımız devrimi tamamlamaktır"
ve "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" başlıklı yazılardı.
Kolayca anlaşılacağı üzere; bu 3 yazı; Medine Sözleşmesi'ni, Paris Komünü'nü ve Amasya Bildirgesi'ni konu edinen yazılardı ve içerikleri de birer belge niteliği taşıyorlardı.
Hiç kuşkusuz bu üçlemenin tarihsel bir sıralamayla yayınlanması bir amacın ürünüydü.
Lafı dolandırmadan sözünü ettiğimiz o amacımıza geçmek istiyoruz.
Yeryüzünde devlet olarak örgütlenmiş her toplumsal modelin arka planında yani meydana geliş sürecinde mutlaka bir çağrı, bir proje ve bir eylem vardır.
Çağrı yeni bir toplumsal örgütlenmenin temel ajitasyonudur.
Proje, o toplumsal örgütlenmenin organizasyon şemasıdır.
Eylem de, şeması belirlenmiş, çerçevesi çizilmiş toplumsal örgütlenme için harekete geçmek, mücadele etmektir.
Bize göre, Amasya Bildirgesi yeni bir toplumsal örgütlenmeye bir çağrı ise, Medine Sözleşmesi de bir toplumsal projedir.
Paris Komünü ise, çağrısı yapılmış bir toplum modelinin eylemi, uygulanma çabasıdır.
Bizim bu noktada, Amasya Bildirgesi gibi bir çağrıyla, Medine Sözleşmesi gibi bir toplumsal model için, Paris Komünü'ndeki gibi savaşmaya dikkat çekmemiz mümkündür.
Bizim amacımız, altını çizmeye çalıştığımız ve söz konusu ettiğimiz üçlemeyi, yani çağrı - proje - eylem sürecini, 3 çok bilinen tarihsel gelişmeyle somutlamaya çalışmak, aralarında belki de kurulmaları mümkün kimi bağlantılar yoluyla ve üzerlerinde çokça tartışılarak yeni bir ufuk açabilmek yolunda kullanışlı olabilecek bir yöntem ve araca dönüştürmektir.
Böyle bir şeyin yapılabilirlik ihtimalini şimdiden kestirebilmek zor elbette.
Ama Medine Sözleşmesi'nin, Paris Komünü'nün ve Amasya Bildirgesi'nin dönemsel öncelerini, meydana gelişlerini ve sonralarını göz önünde bulundurduğumuzda, ihtimal dışı olduğunu söylemek de zor.
Bu söylediğimiz zorluk, bu 3 tarihsel gelişmeyi, aralarında herhangi bir ilişki kurmaya çabalamadan, birbirlerinden tamamen bağımsız bir biçimde ele aldığımızda bile düşünsel planda yerini korumaya devam edecektir.
Meseleye bir şekilde başladık.
Süreç içerisinde üzerinde yoğunlaşacağımız temel konulardan biri de bu üçleme olacaktır.
Yani; Proje, Çağrı, Eylem!
Yani; Medine Sözleşmesi, Amasya Bildirgesi, Paris Komünü!
Düşünmeye ve tartışmaya başlayabilirsiniz...
Kim bilir, aykırı olmak belki biraz da böyle bir şeydir!
(HAYRİ GÜNEL - GAZETE KIRMIZI)