Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

Fransa'da 51 sanıklı tecavüz davası / 200 erkekten gelen ses: Mademki biz bir sorunuz, çözümün bir parçası olabiliriz

200 erkekten gelen ses: Mademki biz bir sorunuz, çözümün bir parçası olabiliriz... “Ben bütün erkekler gibi değilim” demek, yaşanan şiddetin...


200 erkekten gelen ses: Mademki biz bir sorunuz, çözümün bir parçası olabiliriz...

“Ben bütün erkekler gibi değilim” demek, yaşanan şiddetin karşısında hiçbir şey ifade etmiyor. 200 erkek, kendilerine çizdikleri hedefleri 10 şıkta açıklıyorlar, bu şıklar onların ve kadınların hayatlarını değiştirebilir; uygulanabilirse tabii ki…

Mazan, Avignon yakınlarında, daha önce adını hiç duymadığım bir yer. Ancak, burada görülen ve “51 tecavüzcünün davası” olarak bilinen dava, Fransa'nın gündeminde geniş yer buluyor.

Dünyanın dört bir yanından gelen gazeteciler ve feministler sayesinde olay evrensel bir boyut kazanıyor. Aslında tabii ki konu evrensel: Tecavüz olaylarının yüzde 96’sı erkekler tarafından yapılıyor (istatistiki veri). 

Mazan olayına gelince. Bu davada, Dominique Pelicot (71) ve Gisèle Pelicot (71) isimli, üç çocuk sahibi bir çift yer alıyor.

Dominique, 10 yıl boyunca eşini yiyecek ve içeceğine uyuşturucu koyarak uyutmuş ve internet üzerinden bulduğu erkeklere eşine tecavüz ettirmiş. Bu tecavüzcülerin videolarını çekip saklamış ve anlaşıldığı kadarıyla bütün bunları kendi zevki için yapmış.

Bir internet sitesi* aracılığıyla ilişki kurulan erkekler, eve uzak bir yere arabalarını bırakıp dikkat çekmeden eve geliyorlar, mutfak ya da banyoda soyunup odaya giriyorlar, sigara içmemeleri gerekiyor, bir de parfüm kullanmamaları...

Odada Gisèle'ye tecavüz ettikten (bu arada videolar Dominique Pelicot tarafından çekiliyor), çıkıp gidiyorlar.

Gisèle Pelicot, çok derin bir uykuda ve uyandığında hiçbir şey hatırlamıyor.

Olay, Dominique’in bir süpermarkette kadınların bacaklarını gizlice videoya almasının ortaya çıkmasıyla açığa çıkıyor. Süpermarket görevlisinin polis çağırması ve gelen polislerin evdeki bilgisayara el koymasıyla olay ortaya çıkıyor.

Bilgisayarda, Gisèle Pelicot’un 70’in üzerinde erkek tarafından farklı zamanlarda tecavüze uğradığı deliller bulunuyor. 2020 Eylül ayında ortaya çıkan olayın davası 2 Eylül 2024’te başladı.

Gisèle Pelicot, büyük bir cesaretle bu davanın açık görülmesini istedi ve onun bu davranışını alkışlayan binlerce kadının sloganı şu oldu: “La honte doit changer le camp.” Türkçeye “Utanmak kamp değiştirmektir” diye çevirebiliriz, utanç verici olan 51 erkeğin kimliklerine gelince: 20 yıl hapis cezasıyla yargılanan 50 kişi (ele geçebilen, aslında videoda 70-80 kişi var var olduğu söyleniyor), en az bir yıl hapis yattıktan sonra büyük kısmı serbest yargılanıyor.

On kişi ve bir de Gisèle Pelicot’un eski eşi olan Dominique (olay ortaya çıktıktan Gisele boşanmak istiyor ve ellinin üstü evlilik yılından sonra boşanıyorlar) halen tutuklular.

Bu elli kişinin en genci 27, en yaşlısı 75 yaşında şu anda. Çeşitli meslek sahipleri var; bir hemşire, bir itfaiyeci, bir bilgisayar uzmanı… Yani hayatta her gün karşılaşabileceğimiz kişiler…

Davanın olduğu mekânda Feministler her gün eylem koyarken Fransa’nın her yerinde Gisèle Pelicot’u destekleyen gösteriler yapılıyor. 

Bu arada 200’ün üstünde erkek 21 Eylül’de yayınladıkları bildiride şu noktalara dikkat çekiyorlar.

“Pelicot” olayı ortaya koyuyor ki erkek şiddeti sadece canavar, anormal kişilerin işi değil, bir erkeklik işidir ve herkesi ilgilendiriyor. Bunu derken kastettiğimiz şey erkekler tarafından genel olarak uygulanan ve kadınları domine etmek, hâkimiyetine almak olanağı veren bir sistemin var olmasıdır.

Hepimiz bu sorunun bir parçasıysak, çözümün de parçası olabiliriz.

Eski dünyanın öldüğünün farkına vardığımızda, nereden başlayabiliriz?

Kendimizi vazgeçilmez sanmayı bırakmalıyız.

Anlamalıyız ki kadınların bize ihtiyacı yok, onların ihtiyacı olan şey ilerlemelerine engel olmamamız. Bizim “Ego”muz onların ilerlemesinin önünde bir engel. “Bütün erkekler böyle değil” diye düşünmek sadece bizi rahatlıyor, onları değil.

“Ben bütün erkekler gibi değilim” demek, yaşanan şiddetin karşısında hiçbir şey ifade etmiyor. Ve kendilerine çizdikleri hedeflerini 10 şıkta açıklıyorlar, bu şıklar onların ve kadınların hayatlarını değiştirebilir; uygulanabilirse tabii ki…

Erkekler herkesi “La Campagne = Mot All Men dela fondation de femme”a katılmaya çağırıp ekliyor: Artık yol çizelgen de var, ne yapacağımı ve nereden başlayacağımı bilemiyorum diyemezsin!

Ayrıca şunu da ekliyorlar: Diğer erkekler sana erkekliğini ayaklar altına aldığını söylüyorlarsa aldırma! Doğru yoldasın demektir…

Bunu yaparken alkış beklemeyin, sadece sessiz olmayı becerin… (ÇİÇEK CENGİZ ŞAKİROĞLU - BİANET) 

Hiç yorum yok