Bunca sıkıntının, boğuntunun, tedirginliğin ortasında, içinizdeki umut biraz olsun yeşersin istiyorsanız kaderin bu ‘en sosyalist’ cilvesine bir kulak verin:
1967 yılının Ekim ayında, CIA’den gelen istihbarat doğrultusunda, Bolivya ordusunun La Higuera vadisine gönderdiği askeri birlikler Kumandan Che Guevara’yı yaralı olarak ele geçirirler. 9 Ekim günü, CIA sponsorlu darbeyle iktidara yerleştirilen Bolivya diktatörü General Rene Barrientos, Che Guevera’nın öldürülmesini emreder. Bu infaza gönüllü olacak asker ise Çavuş Mario Terán’dır.
Bolivya ordusunun istihbarat birimi başkanı Albay Arnaldo Saucedo Parada’nın rivayetine göre Che’nin son sözleri şunlar olmuştur:
“Beni vuracağınızı biliyordum; zaten hiç canlı olarak ele geçirilmemem gerekirdi… Fidel’e söyleyin bu başarısızlık devrimin sonu anlamına gelmez, başka bir yerde zafere ulaşacaktır. Aleida’ya söyleyin bunu unutsun, yeniden evlensin ve mutlu olsun, ve çocukları okutmaya devam etsin. Askerlerine söyle iyi nişan alsınlar.”
Terán iyi nişan alır, ve beş çocuk babası Che Guevara’yı, hiç ıskalamadan, dokuz kurşun sıkarak öldürür (gerçi insanlık için mücadele edene öldü denmez ya neyse). Daha sonra Terán, intikam almak isteyen Kübalılar olacağı düşünülerek, CIA destekli bir tanık koruma programı kapsamında ismini de değiştirip ortalardan kaybolur. Doğum yeri dahil tüm geçmişi silinen Mario Terán’ın eşkali, yeni adı, nerede yaşadığı ve ne yaptığı hiçbir zaman bilinmez. Ta ki 2007 yılında Terán’ın küçük oğlu, yazdığı bir mektubu Bolivya’nın El Deber gazetesine gönderene kadar…
Operación Milagro
Mucize Operasyonu, Küba ve Venezüella hükümetlerinin ortak yürüttüğü, uluslararası bir halk sağlığı kampanyasıdır. Finansmanının büyük bir kısmını Venezüella’nın sağladığı, emek gücünün tamamını ise Kübalı doktorların oluşturduğu bu operasyon, Latin Amerika ve Karayip ülkelerinde, kapitalizmin ezdiği yoksul insanlara 2004’ten beri ücretsiz sağlık hizmeti veriyor.
Göz hastalıkları üzerine yoğunlaşan programın ilk yıllarında hastalar Küba’ya götürülüp tedavileri orada yapılırken, ilerleyen yıllarda 35 ülkeye tam teşekküllü tedavi merkezleri açılmış. Bu ülkelerde, Küba tarafından bağışlanan, toplam 47 adet temel oftalmoloji merkezi ve 85 adet yüksek teknolojili ameliyathane bulunmakta. Glokom, katarakt, diyabetik retinopati, kuşkanadı, ptosis, gece körlüğü ve kornea nakli dahil her türlü komplike göz hastalığı bu birimlerde tedavi edilebiliyor.
Bugüne kadar, Mucize Operasyonu kapsamında yaklaşık 6 milyon hasta tedavi edilmiş. Nüfusu 12 milyonu bulmayan bir ülkenin yüreğinin büyüklüğüne bakar mısınız… Hangi filantropik zenginin bağışları sonucunda böyle kazanımlar elde edildi acaba?!
Sosyalizmin laneti
40 yıl boyunca ensesinde intikamın soğuk nefesini hissederek, sürekli korku ve kaygı içinde bir kaçak hayatı yaşamak Che Guevara’nın katili Mario Terán’ı çok yormuş. Kendini içkiye vererek alkolik olmuş. Bir yandan şeker hastalığı, diğer yandan yüksek tansiyon derken erken yaşta çöken Terán’ın zamanla iki gözünde de ileri derecede katarakt oluşmuş. Fakat cüzî emeklilik maaşı, hiçbir birikimi olmayan Terán’ın sağlık masraflarını karşılamaya yetmemiş.
Kaderin cilvesine bakın ki yıllardır tedavi olamayan Mario Terán’ın kataraktlı gözleri, 2006 senesinde, Bolivya’nın Santa Cruz de la Sierra şehrinde bulunan Mucize Operasyonu merkezinde, Kübalı bir devrim doktoru tarafından, 5 kuruş dahi almadan, ameliyatla tedavi edildi.
Eski Roma imparatorlarından Marcus Aurelius “en iyi intikam düşmanın gibi olmamaktır” der. Siz ne düşünüyorsunuz bilmem ama bence sosyalist devrim en iyi intikamı, zaten yüreğinin kabuğunda yaşayan Terán’ı dokuz yerinden kurşunlayarak değil, ona gözlerini geri vererek almış oldu. Mektupta yazdığına göre Terán, Fidel Castro’ya sonsuz şükranlarını iletmiş.
Vaktiyle kapitalizmin tetikçiliğini yapan Mario Terán, bir çiçeği öldürdü belki ama bir baharı öldüremedi. Bugün Terán, yeni adıyla Pedro Salazar, “gökyüzünün mavisine, ağaçların yeşiline, torunlarının gülüşüne” bakabiliyorsa eğer; işte bu, öldüremediği sosyalist devrim sayesindedir…
¡Viva la revolución!