"Güneş gazetesinin 17 Ocak tarihli yayınında, Hrant Dink’in
yakın arkadaşı Etyen Mahçupyan’ı hedef alan yazıyı ve 18 Ocak tarihli Sabah
gazetesinde Hilal Kaplan’ın “Hrant’ın arkadaşları ve FETÖ” yazısını okuyunca,
şimdi hangi aşamada olduğumuzu daha iyi anlamış oldum.
Günümüzün Pravda’ları (Sabah) ve Izvestiya’ları (Güneş) top atışlarına başladıklarına göre… Hep böyle olmuştur. Yandaş atar, polis tutar"
Günümüzün Pravda’ları (Sabah) ve Izvestiya’ları (Güneş) top atışlarına başladıklarına göre… Hep böyle olmuştur. Yandaş atar, polis tutar"
#HAYIR
Hrant Dink cinayetinin üzerinden on yıl geçti. Bu cinayetin
bir devlet cinayeti olduğu belliydi ama on yıl sonra bu iyice açığa çıkmış
bulunuyor.
Devletlerin “Devlet Planlama Teşkilatı” gibi daima zulada
tuttukları, tamamen illegal bir de “Devlet (Cinayet) Planlama Teşkilatı” vardır
ve bu teşkilat esasen gizli ve açık polis örgütlenmelerinin koordinasyonu ile
çalışır.
1 Aralık 1934’teki Sergey Mironoviç Kirov cinayeti ile 19
Ocak 2007’deki Hrant Dink cinayeti böyle planlamalara dayandıklarından
aralarında birçok bakımdan büyük benzerlikler vardır. Bunları kısaca görelim.
Kirov cinayeti, baştan sona, o tarihte Sovyetler Birliği
devletinin zirvesinde bulunan Stalin tarafından planlanmış ve yürürlüğe
konmuştur. (Bu konuda geniş bilgi için bkz: Robert Conquest, Kirov Cinayeti ve
Stalin, çev: Gün Zileli, h20, 2015)
Dink cinayeti, baştan sona, o tarihte Türkiye Cumhuriyeti
devletinin zirvesi tarafından planlanmış ve yürürlüğe konmuştur.
Kirov cinayetinin tetikçisi Leonid Vasileviç Nikolayev, SSCB
siyasi polis teşkilatı NKVD tarafından bulunmuş, eline silah verilmiş,
eğitilmiş ve cinayete sevk edilmiştir. Ek olarak, katilin önünü açmak üzere
NKVD muhafız teşkilatı da kullanılmıştır.
Dink cinayetinin tetikçisi Ogün Samast, TC İstihbarat örgütü
MİT tarafından bulunmuş, eline silah verilmiş, eğitilmiş ve cinayete sevk
edilmiştir. Ek olarak, katilin önünü açmak üzere diğer polis teşkilatları da
kullanılmıştır.
Kirov cinayetinin ardından, hiçbir somut delil olmamasına
rağmen, cinayetten dolayı muhalifler suçlanmış, Zinovyev, Kamenev, Piyatakov,
Buharin vb. art arda açılan “Troçkist ve Buharinist blok” davalarından mahkûm
edilip idam edilmişlerdir.
Dink cinayetinin ardından, hiçbir somut delil olmamasına
rağmen cinayet, iktidarın muhalifi “Ergenekon” sanıklarının üzerine yıkılmaya
çalışılmış, fakat başarılı olunamamıştır. Bunun üzerine cinayete ilişkin bir
karartma uygulanmış ve ardındaki planlayıcılar korunmuştur.
Kirov cinayetinden kısa süre sonra, gerçekten de cinayetin
planlanmasında (elbette Stalin’in emriyle) dahli olan veya olmayan Leningrad
NKVD’sinin sorumluları tutuklanmış ve küçük cezalar alarak sürgüne
gönderilmişlerdir. Daha sonra, cinayeti Stalin’den aldığı emirle örgütleyen
NKVD şefi Yagoda tutuklanıp “Troçkistler ve Buharinistler Bloku” davasına dahil
edilmiş ve idama mahkûm edilerek ortadan kaldırılmıştır. Keza, daha önce hafif
cezalar alıp ayrıcalıklı bir sürgün hayatı sürdüren Leningrad NKVD görevlileri,
Yagoda ile aşağı yukarı aynı zamanda idam edilerek ortadan kaldırılmışlardır.
Muhaliflerin yargılanması sürecinde Kirov cinayetinin nasıl işlendiği
ayrıntıları ile ortaya çıkmıştır. Elbette bir tek nokta hariç. Yagoda’ya bu
cinayetin emrini veren Stalin olduğu halde bu nokta titizlikle karanlıkta
bırakılmış ve Yagoda’ya emri verenin, yine bir muhalif olduğu iddiası ile idam
edilen Yenukidze olduğu iddia edilmiştir ki, bu iddia o zaman bile kimseyi
inandıramamıştır. Çünkü Yagoda’nın NKVD şefliği gibi son derece üst düzey
görevi dikkat alınırsa, basit bir bürokrat olan Yenukidze’nin ona emir vermesi
imkânsız bir şeydi.
Dink cinayetinden uzunca bir zaman sonra, cinayetin
planlanmasında (elbette devletin zirvesinden gelen emirle) dahli olan veya
olmayan polis şefleri tutuklanmış ve uzun süren ve halen sonuçlanmayan bir
yargılanma süreci başlamıştır. Yargılanma sırasında verilen bazı ifadeler daha
yukarıdaki bazı yerleri işaret etmekteyse de çok açık değildir ve öyle
sanıyorum ki, bu kişilerin hayatları tehlike altındadır. Cinayetin nasıl
işlendiği, bütün ihbarlara ve raporlara rağmen polis örgütlerinin ısrarla önlem
almadıkları açık olmasına rağmen bu teşkilatların ve şeflerinin nereden ve
kimlerden emir aldıkları noktası titizlikte karanlıkta bırakılmıştır.
Kirov cinayetinde, NKVD görevlilerinin yanı sıra, Kirov’un
yakın çevresi ve yakın arkadaşları da hedef haline gelmiş, tutuklanmış ve çoğu
idam edilmiştir. Kısacası, Kirov’un şefi olduğu Leningrad parti teşkilatının
neredeyse bütün unsurları, Kirov’un yakın arkadaşları tasfiye edilmiş ve
ortadan kaldırılmışlardır.
Güneş gazetesinin 17 Ocak tarihli yayınında, Hrant Dink’in
yakın arkadaşı Etyen Mahçupyan’ı hedef alan yazıyı ve 18 Ocak tarihli Sabah
gazetesinde Hilal Kaplan’ın “Hrant’ın arkadaşları ve FETÖ” yazısını okuyunca,
şimdi hangi aşamada olduğumuzu daha iyi anlamış oldum.
Günümüzün Pravda’ları (Sabah) ve Izvestiya’ları (Güneş) top
atışlarına başladıklarına göre… Hep böyle olmuştur. Yandaş atar, polis tutar.
Gün Zileli - 18 Ocak 2017 - www.gunzileli.com - gunzileli@hotmail.com