Tanya, sen asılan partizan, ben hapiste şair. Sen kızım, sen yoldaşım. Resminin üstüne eğiliyor başım. 1942 yılının Ocak ayıydı....
Tanya, sen asılan partizan, ben hapiste şair.
Sen kızım, sen yoldaşım. Resminin üstüne eğiliyor
başım.
1942 yılının Ocak ayıydı.. Bu günler.. Moskova buz
kesmişti.. Öyle soğuk bir yel esiyordu ki, ölüm bile üşüyordu.. Moskova
yakınlarında bir cenaze töreni.. Gömülen 18 yaşında bir genç kız.. Sessiz sedasız...
Gencecik bedeninin üstü buzlu toprakla örtülüyordu.. Mezarın başındaki tahtada
şunlar yazıyordu.. Zoya Kosmodemyanskaya… Doğum 1923 Ölüm 1941.. Kimdi bu Zoya
Kosmodemyanskaya? Niye ölmüştü? Zoya, “yaşam” demekti.. 1923 doğumluydu..
Rusya'da eğitimli bir ailenin kızıydı.. Babası kütüphaneci, annesi öğretmendi..
Kitaplarla büyümüştü.. Daha 15'nde Puşkin'i, Tolstoy'u, Cervantes'i, Goethe'yi,
Shakespeari'yi okumuş, Beethoven ve Çaykovski dinlemişti.. 16'sında Sovyetler
Birliği Komünist Parti gençlik örgütü “Komsomol”a katılmıştı... 1941 yılının
Haziran ayıydı.. Nazi Almanya’sı Rusya'ya saldırmıştı.. Her gün yeni bir yer
işgal ediliyordu.. Zoya 18'ine yeni basmıştı, gönüllü olarak askere
yazılmıştı.. Annesi karşı çıkmıştı… Ama dinlememişti…
“Düşman bu kadar yakınken başka ne yapabiliriz?” demişti…
Kısa süreli bir silah eğitiminden sonra Partizan'a katıldı..
Kod adı Tanya oldu.. saçlarını kestirdi.. Gören erkek sanıyordu.. Görevi
Moskova çevresinde işgal altındaki köylerde Naziler'e baskın yapmaktı. Tarih 25
Kasım 1941 idi.. Tanya Alman süvari alayının karargah kurduğu Petrischevo'yu
basacaktı.. Köye gizlice sızdı.. At ahırları ve Rusların kaldığı evleri
ateşe verdi.. Tam uzaklaşacak bir Rus işbirlikçisinin ihbarıyla yakalandı.
Elbiseleri çıkarılınca kadın olduğu anlaşıldı.. Naziler gece boyunca işkence ve
tecavüz ettiler.. Sordular.. Bilmiyorum dedi.. Sordular.. Söylemem dedi..
Sordular.. Konuşmam dedi.. Sır vermedi.. Sadece kod adını söyledi.. Tanya..
Naziler çılgına döndü.. İşkence ve tecavüz sabaha kadar sürdü.. Ertesi gün kar
üstünde yürürttüler Tanya'yı.. İşkenceden tüm bedeni mosmordu.. Köy meydanında
dar ağacını kurdular.. İki makarna kasası.. Yağlı urgan ve cellad.. Tanya
tabureye çıkarken gülüyordu.. Urgan boynuna takılmadan kendisini izleyen
yurttaşlarına bağırdı.. “Yoldaşlar! Neden bu kadar kasvetlisiniz? Ölmek için
korkmuyorum! Halkım adına öleceğim için mutluyum!” Sonra Nazi askerlerine
döndü.. "Siz beni şimdi asıyorsunuz ama yalnız değilim. Biz iki yüz milyon
insanız. Hepimizi asamazsınız." Cellad tabureyi çekti. Tanya 18'nde ipin
ucunda can verdi. Naziler ibreti alem için Tanya'nın cansız bedenini haftalarca
idam sehpasında asılı tuttular.. İki aya yakın her önünden geçen Nazi askeri
cansız bedeni dipçikledi, tekmeledi. Soğuk havada beden çürümedi ama morardı ve
şişti.. Sovyet Ordusu 1942 yılının Ocak 20'sinde bölgeyi ele geçirince, idam
sehpasından indirildi ve gömüldü.. Tanya'nın idamı tarihte bir dönemeçti..
Naziler'in yenileceğinin müjdesiydi.. Gömülmeden çekilen fotoğrafları tüm
Sovyet askerlerine dağıtıldı.. Ve emredildi.. "Düşmana saldırırken,
Tanya'yı düşünün."
Nazım Hikmet şöyle yazdı Tanya için.
"Tanya, Senin memleketini sevdiğin kadar ben de
seviyorum memleketimi,
Seni astılar memleketini sevdiğin için, ben memleketimi
sevdiğim için hapisteyim..
Tanya, sen asılan partizan, ben hapiste şair.
Sen kızım, sen yoldaşım. Resminin üstüne eğiliyor
başım."
(Safiye Avcı paylaşımıdır… FACEBOOK)