Fiilen içinde bulunduğumuz durum “parlamenter demokrasi” değil, faşist bir iktidarın inisiyatifinde ilerleyen bir “karşıdevrim hareketi”dir


I- Türkiye açık faşizmin alaca karanlığındadır. İktidarı elinde tutan güç (Erdoğan ekibi), kontrgerilla sistemi içindeki krizi, Ortadoğu’daki belirsizliğin yarattığı “ulusal güvenlik risklerini” ve uluslararası ortamı gerekçe göstererek ülkeyi kendi liderliği etrafında açık faşizme sürüklemektedir.

Erdoğan, açık faşizme geçiş yönünde ciddi bir mesafe de almıştır. OHAL ilanıyla birlikte Erdoğan açık faşizmine geçiş süreci “yokuş aşağı” ilerlemeye başlamıştır. Hileli 16 Nisan referandumu, Erdoğan açık faşizmine geçiş sürecinin resmi ilanıdır. Bu nedenle şimdiki açık faşizme geçiş sürecini “16 Nisan Süreci” olarak adlandırmak uygundur.

Erdoğan açık faşizmi, Türkiye halkının engel olamaması halinde 2019’da (belki de daha önce) hukukilik kazanacaktır. Fiilen içinde bulunduğumuz durum da “parlamenter demokrasi” değil, faşist bir iktidarın inisiyatifinde ilerleyen bir “karşıdevrim hareketi”dir.

Karşımızdaki meşru bir parlamento iktidarı değil, gayrimeşru bir karşıdevrim merkezidir. İktidarın gayrimeşruluğu hukuki ve siyasidir.

İktidar hukuken gayrimeşrudur çünkü

i- Kaynağını Anayasa’dan almayan bir otoriteyle hareket etmektedir,

ii- Otoritesini dayandırdığı meclis görüşmeleri ve referandum anti demokratik koşullarda yapılmıştır

iii- Ve buna rağmen Türkiye halkının çoğunluğunun “Hayır” oyu kullandığı referandumun sonucu hile yapılarak değiştirilmiştir.

İktidar siyasi olarak gayrimeşrudur, çünkü

i- Faşizm hangi gerekçelere, hangi “meşruiyet kaynağına” dayandırılırsa dayandırılsın bir insanlık suçudur.

ii- Faşizmin iktidarı insanlığa karşı suçun ve insanlık düşmanlarının iktidarıdır.

***

II- Açık faşizme geçişin sözkonusu olduğu koşullarda açık faşizme geçişi durdurmak belirleyici demokratik görevdir.

Açık faşizme geçişi sürükleyen inisiyatif merkezinin tasfiye ettiği siyasi ve toplumsal düzenin kötülükleri gerekçe gösterilerek açık faşizme geçişin durdurulması sorunu ertelenemez, belirsizleştirilemez.

Açık faşizme geçişi durdurma görevinin önceliği, açık faşizme geçişe karşı çıkan bütün güçlerle ikirciksiz yan yana gelmeye açık olmayı gerektirir. Ancak bu yan yana geliş açık faşizme karşı mücadeleyi güçten düşürmemeli, mücadeleye güç katmalıdır. Açık faşizme karşı mücadelede yer alacak güçlerin herhangi birini dışlamayı dayatan, mücadele programını açık faşizme geçişi engelleyemeyecek bir darlıkta veya çarpıklıkta ele alan veya açık faşizme geçişe yönelen iktidarla açıkça veya el altından kısmi veya bütünsel uzlaşmalar yapan güçlerle yan yana gelişler, geçici “yol arkadaşlıkları” olarak kabul edilmeli ve direniş hareketinin programının, stratejisinin ve taktiğinin belirlenmesinde bu güçlere bağımlı olunmamalıdır.

***

III- Erdoğan iktidarının açık faşizme geçişin gerekçesi olarak ileri sürdüğü mazeretler bu iktidarın eylemlerinin ürünleridir ve içinde yaşadığımız gerçeklerin faşist bakış açısıyla kavranışlarını yansıtmaktadırlar. Gerçek, Erdoğan’ın sunduğundan tümüyle farklıdır. Karşı karşıya olduğumuz süreçten çıkış da, bu tablonun yaratıcısı olan emperyalist güçlerin ve oligarşinin gösterdiği yoldan olmayacaktır:

i- 15 Temmuz olayı her şeyden önce bir emperyalist proje iktidarının proje çökünce sürüklendiği bir iç çatışmadır.

ii- Devletin şu anki krizi, dinbaz ve ırkçı faşizmin krizidir. Erdoğan’ın derdi “son bağımsız Türk devletini kurtarmak” değil, faşizmi kurtarmaktır.

iii– Erdoğan dinbaz neoliberal faşizmine karşı mücadele güçlerini bölmeyi temel alan bir Kürt siyaseti izlemekte ve ne yazık ki zaman zaman başarılı da olmaktadır.  Türkiye’nin çözümsüz bir Kürt sorunu yoktur. Demokratik, barışçı bir çözümün mümkün olduğu görülmüştür. Erdoğan, bilerek ve isteyerek PKK’yi savaşa kışkırtmış, bunun için en kirli, iğrenç ve vahşi provokatif yöntemleri ve araçları kullanmıştır. IŞİD’e ve Cihatçı çetelere karşı savaşan Suriye Kürtleri Türkiye için değil, Erdoğan’ın dinbaz-faşist projesi için tehdit oluşturmaktadır.

iv- Erdoğan’ın sözde “emperyalizmle ve oligarşi ile” olan çatışması (kucağında iktidar olduğu güçlerle giriştiği) gerici güçler arasındaki bir mücadeledir. Emperyalizm ve oligarşinin Erdoğan karşıtlığının demokratik bir yönü, Erdoğan’ın “emperyalizm ve oligarşi karşıtlığının” halkçı bir yönü yoktur.

v- Emperyalistler ve oligarşi neoliberal sömürgecilik ilişkilerine mutlak bağlılıkları nedeniyle Erdoğan’ın faşizme yürüyüşünü durdurmaz, durduramaz. Erdoğan’ın açık faşizme gidişini durdurabilecek tek güç halkın demokratik direnişidir.

vi- Erdoğanın açık faşizme gidişini “devletin kurtarılması” adına “faşizmin ve yeni sömürgeciliğin kurtarılması”nı savunan bir programla durdurmak doğru olmadığı gibi mümkün de değildir.

vii- Erdoğan’ın açık faşizme gidişini durduracak bir halk hareketi, Türkiye’ye 70 yıldır egemen olan emperyalist yeni sömürgecilik zincirinden ve sömürge faşizminin üzerinde yükseldiği gizli işgal kurumlarından kurtulmak için tarihsel bir şans yaratacaktır. (FERDA KOÇ – SENDİKA.ORG)
Daha yeni Daha eski