Washington Post’un ABD’deki askeri, istihbarat kurumları ile
yakından ilişkili olarak bilinen ve 2009 yılında zamanın Başbakanı Erdoğan’ın
Davos’ta ‘one minutes’ oturumunun da moderatörlüğünü yapmasıyla Türkiye’de
ünlenen David Ignatius, yazdığı yazıda Reza Zarrab ile ilgili olarak
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önce hiç duyulmamış gayretlerini ayrıntıları ile
yazdı.
Aşağıdaki bilgilerden anlaşıldığına göre Erdoğan, ABD başkan yardımcısı ile yaptığı 90 dakikalık görüşmenin yarısını
Zarrab’ı kurtarmak için harcadı. Dahası, ABD başkanı ile
yaptığı son iki telefon görüşmesini yine Zarrab’ın serbest bırakılması için
bolca vakit harcadı.
Anlaşılan o ki, darbe girişiminden sadece 2 ay sonra ABD
Başkan yardımcısı ile yapılan toplantıda Fethullah Gülen değil, Zarrab talep
edilmiş. Zarrab için 90 dakikalık görüşmenin 45 dakikasında dil dökülmüş.
Gülen’in konusunun açılıp, açılmadıği ise yazıdan anlaşılmıyor.
Ignatius’un yazdığı yazıya göre;
Erdoğan’ın Zarrab’ın serbest bırakılması için gösterdiği
gayretler ‘olağanüstü.’ Erdoğan, 21 Eylül 2016’da zamanın Başkan Yardımcısı Joe
Biden ile yaptığı BM görüşmeleri esnasında yaptığı görüşmenin 90 dakikasının
yarısında Zarrab konuştu. Zarrab’ın serbest bırakılması ve zamanın New York
Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’nın kovdurmak için dil döktü.
Sadece Erdoğan değil, kendisi de Zarrab iddianamelerinin
ilkinde TURGEV vakfına Zarrab’ın yaptığı bağışlardan dolayı giren Emine Erdoğan
da Joe Biden’ın eşi Jill Biden’a yine Zarrab’ın serbest bırakılması için ısrar
etti.
Zamanın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise Ekim ayında zamanın
Adalet Bakanı Loretta Lynch’i ziyaret ettiğinde yine Zarrab’ın serbest
bırakılması gerektiği ve aleyhindeki davanın ‘hiçbir kanıta dayanmadığını’
söyledi.
Erdoğan, dahası, bizzat Obama ile yaptığı son iki telefon
görüşmesinde, Aralık 2016 ve Ocak 2017’de, Obama görevi bırakmadan önce yine
Zarrab’ın serbest bırakılması için dil döktü.
Obama döneminin kıdemli yetkililerinden biri, Erdoğan’ın
Zarrab ile ilgili bu ısrarının nedeni olarak ”düşüncemiz Erdoğan’ın bu dava ile
ilgili obsessiyonu, eğer dava devam ederse bu davadan gelecek bilgilerin
Erdoğan ailesini ve sonunda kendisini zora sokacağı” idi.
Erdoğan Biden ile Eylül 2016’da görüştüğünde, Zarrab’ın
savcısı Bharara’nın ”garip bir şekilde” ‘Gülenistlerin oyuncağı’ olduğunu ileri
sürdü.
Bütün gayretlere rağmen, Zarrab davası büyüyerek devam etti
ve geçtiğimiz ay bir Bakan (çağlayan) olmak üzere üç önemli Türk sanığı da
iddianameye ekledi. Buna karşılık Bozdağ, Erdoğan’a karşı bir ‘darbe gayreti’
olduğunu söyledi.
Erdoğan, Trump’ın Zarrab’ı serbest bırakabileceğini umut
etti ve ilk etapta Trump bu talebe sempati ile yaklaştı. Ama Mayıs ayında
Erdoğan’ın korumalarının protestocuları dövmesi ve Trump’ın kendisi etrafındaki
soruşturmanın büyümesi ile manevra alanı daraldı.
Amerikan yetkilileri Türkiye’de bulunan Papaz Brunson ve
geçtiğimiz hafta tutuklanan Amerikan Konsolosluğu çalışanı Metin Topuz’u takas
aleti olarak kullanılmak istenmesinden dolayı endişeliler.
”Türkiye için çok sık kullanan NATO müttefiği tanımı Türk
faaliyetlerinin ne kadar düşmanca ve otoriter olduğunu perdeliyor. Washington
bundan sonra neye sıra geleceğinden kaygılı.”
(WASHINGTON HATTI)