Evet, BOYKOT işi oldukça zor olacaktır, belki gücümüz yetmeyebilir, zorlanabiliriz de daha çok baskı ve zulüm de görebiliriz ama en azından bu seçim komedisinin de figüranı olmayız
“O” HALDE SEÇİM ALDATMACASINA HAYIR!
Kasım 2019’da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine
bir yıldan fazla bir zaman olmasına rağmen, şimdiden seçim havasına girilmiş
durumda. Cumhurbaşkanı seçimiyle milletvekili seçimleri aynı zamanda yapılacak.
16 Nisan 2017 referandumundan sonra, milletvekili seçiminin bir önemi yok.
Tamamen işlevsiz hale getirilmiş bir meclisle karşı karşıyayız. 600 vekilin
avantadan maaş alacağı, “Avrupa Birliği Bakanlığı” gibi ismi olan ama hiçbir
fonksiyonu olmayan bir kurum olacak meclis. Yani asıl seçim Cumhurbaşkanlığı
seçimi olacak, yani Başkanlık seçimi. Peki, bizi nasıl bir seçim bekliyor?
7 Haziran 2015 seçimlerinin sonucunu beğenmeyen Saray ve
AKP, seçimleri 1 Kasım’da tekrarlattı. 7 Haziran ve 1 Kasım arasında
yaşananları tekrar yazmama gerek yok, sadece Ceylanpınar saldırısı, Suruç ve
Ankara katliamlarını hatırlamak yeterli.
Ardından 16 Nisan 2017 referandumu yaşandı. OHAL
koşullarında yapılan referandum öncesinde, hayırcılar terörist ilan edildi.
Hayır çalışması yapanlar sürekli engellendi, kabahatler kanununa göre binlerce
liralık para cezaları kesildi, gözaltına alındılar, tutuklandılar. Medyada
Hayır propagandası neredeyse yok gibiydi. Ve son olarak 16 Nisan günü; CHP
Genel Başkanın itiraf ettiği ama sahiplenmediği YSK eliyle çalınan %51’lik
Hayır. (Kılıçdaroğlu tüm bunlara rağmen çıkıp, sandıkları koruyacaklarını iddia
edebiliyor.)
Şimdi en basit haliyle tablo bu şekildeyken ve durum
düzelmesi bir yana tam aksi yönde daha da kötüleşmişken, yani OHAL şartlarına
savaş şartları da eklenmişken, muhalefet üzerindeki baskı katmerlenmiş, 16
Nisan referandumunda yaşanan oy hırsızlığına yasal kılıf hazırlanmış,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci turda muhalefetin ittifak yapmasını
engelleyecek yasa hazırlanıyorken, o dönemki medyadan bile daha beter bir medya
düzeni kurulmuşken hala hangi seçimden bahsedeceğiz. Maalesef muhalefet özellikle
de mecliste bulunan muhalefet bu durumu tersine çevirecek bir hamle yapmıyor.
Muhalefet halen AKP’yi seçim kaybedip, iktidarı bırakacak klasik bir siyasi
parti zannediyor.
AKP ve Saray tüm planını iktidarda kalmak ve asla iktidarı
terk etmemek üzerine kuruyor. Çünkü iktidarı bırakmaları demek, 16 yıl boyunca
yaptıkları yağma ve talanın hesabını vermeleri demek. Ama asıl iktidarı
bırakmaları demek, rejim değişikliğinin kesintiye uğraması demek. Muhalefetin
asıl bunu anlaması gerekiyor. AKP rejimi değiştiriyor, saray merkezli bir tek
adam rejimini hayata geçirirken, toplumu da dinsel gericilikle kuşatıyor. Kendi
parti devletini kuruyor. En son sarayda yapılan hâkim ve savcıların atama
kuralarının sonucu bunun en somut kanıtı. Atanan savcı ve hâkimlerin tamamı
AKP’nin eski il –ilçe yöneticileri ve aday olup seçilemeyen belediye başkan
adayları ve milletvekili adayları.
OHAL’le yönetilen bir ülkede, OHAL şartlarında ve yukarıda
belirttiğim şekilde seçime gidiliyor ve halen her şey olağanmış gibi davranılıyor.
Oysa yapılması gereken ilk şey, “sizin şartlarınız buysa, “O”HALde seçim
aldatmacasına HAYIR diyoruz” demek olmalı. OHAL kaldırılmadan, yeni
değiştirilen seçim yasası iptal edilmeden, seçim güvenliği sağlanmadan, medya
üzerindeki baskı kalkmadan seçime gitmeyi kabul etmek, Saray rejimini
meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Bunlar yapılmayacaksa yapılacak en iyi şey seçimleri BOYKOT
etmektir. Çünkü bu şartlarda BOYKOT bir tercih değil zarurettir. “CHP – HDP –
Saadet ve İYİ Parti olmadan BOYKOT’un karşılığı olmaz, sosyalistler olarak da
bizim gücümüz yetmez” diyebilirsiniz. Oysa hiç de öyle değil, bugün toplumun
büyük bir kesiminde seçimlerin anlamını yitirdiğine, ne yaparlarsa yapsınlar
oylarının çalınacağını düşünen, her gün artan ekonomik sıkıntılar ve
baskılardan bunalıp, partilerden umudunu kesmiş büyük bir kitlede mevcut. İyi
örgütlenecek bir BOYKOT hareketi, OHAL ve KHK rejimiyle bunalmış milyonların
bir protesto hareketine dönüşebilir. Tek yapmamız gereken tüm zorluklara
rağmen, bu kitlelere ulaşacak yeni bir yol açmak.
Evet, BOYKOT işi oldukça zor olacaktır, belki gücümüz
yetmeyebilir, zorlanabiliriz de daha çok baskı ve zulüm de görebiliriz ama en
azından bu seçim komedisinin de figüranı olmayız.
(SABRİ KIRDAR – ANTALYA SOLU)