Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerde kazandığı belediyelere kayyım atama süreci 11 Eylül 2016’da başladı. Birinci ve ikinci kayyım dönemlerinde belediye eş başkanları tutuklandı. Binlerce belediye çalışanı işten atıldı.
Belediyelere atanan kayyımlar ilk önce Kürtçe tabelaları kaldırdı. Kadın kurumlarını kapattı. Kürtçe ve sembol isimlerin verildiği park, cadde, sokak ve mahalle isimlerini değiştirdi. Adı usulsüzlüklerle anılan kayyımlar döneminde, belediyelerin kaynakları yandaş firmalara peşkeş çekildi. Belediyeye ait taşınmazlar ya satıldı ya da Emniyet, Milli Eğitim ve Diyanet gibi kurumlara devredildi. Kayyım uygulamaları hız kesmeden devam etti.
BİRİNCİ VE İKİNCİ KAYYIM DÖNEMİ
Birinci kayyım dönemi olarak tanımlanan 11 Eylül 2016 tarihinde 102 DBP’li Belediye’nin 94’üne kayyım atandı. Kayyım atanan 67 belediye eş başkanı tutuklandı. 8 bin 433 kadrolu ve hizmet alımı personeli ile 923 memur işten çıkarıldı. Belediyelerin meclis üyeleri fiili olarak feshedildi.
İkinci kayyım denemi ise 2019 yılında başladı. HDP, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde kayyımla yönetilen belediyelerin tümünü açık ara farkla kazandı. HDP'nin kazandığı 65 belediyenin altısında belediye eş başkanı ve 56 meclis üyesine mazbata verilmedi. Mazbatalarını alan HDP’li eş başkanlar ise kayyımların belediye kaynaklarını nasıl tükettiği açıklamaya başladı.
MIZRAKLI, KAYYIMIN MAKAM ODASINI PAYLAŞTI
Bunlardan en çarpıcı olan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı’nın makamına giderken karşılaştığı manzaraydı. Belediye binasına giden Mızraklı, kayyımın lüks makam odası yaptırdığı camları, kapıları zırhlı bir alana dönüştürdüğünü gördü. Ve bu görüntüleri sosyal medya hesabından paylaştı.
SEÇİMLERDEN DÖRT AY SONRA İKİNCİ KAYYIM DÖNEMİ
Sadece Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi değil, diğer belediyelerde de kaynakların tüketildiği ortaya çıktı. Seçimle belediyeleri devralan eş başkanlar kayyım uygulamalarını teşhir etmeye başladı. Eş başkanların kayyım tahribatını ortaya çıkarma çalışmaları sürerken, belediyelere kayyım ataması da gecikmedi.
Seçimler üzerinden 4 ay gibi kısa bir süre geçmesinin ardından, 19 Ağustos 2019 tarihinde ikinci kayyım dönemi başladı. HDP’li belediyelerden 48’ine kayyım atandı, 37 belediye eş başkanı tutuklandı. Mahkeme kararıyla işine geri dönen belediye çalışanlarına karşı yürütme durdurma davaları açılarak işe dönüşleri engellendi ve süreç içerisinde işten çıkarmalar devam etti.
KAYYIM İRADE GASPI VE KENT KIRIMI
TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu tarafından oluşturulan Kayyım Uygulama ve Takip Merkezi, hazırladıkları 2016’dan günümüze kayyımların iki dönemini kapsayan “Kayyım İrade Gaspı ve Kent Kırımı” ön raporunu Mayıs ayında açıkladı. Milyonluk İhaleler, Ekolojik Yıkımlar, İmar Rantları, Dil, Kültür ve Sanatsal Yıkımlar, Mekan ve Kent Hafızasına Müdahaleler ve Kadın Çocuk ve Engellilere Yönelik Tutumlar başta olmak üzere 130 başlıkta hazırlanan raporla ilgili çalışma devam ediyor. Raporda kayyım uygulamaları detaylı bir şekilde yer aldı.
'KENT VE KÜLTÜR KIRIMI'
Artı Gerçek’e konuşan Kayyım Uygulama ve Takip Merkezi Başkanı Abdulsamet Ucaman, kayyımı sadece tek irade gaspı olarak değerlendirmediklerini, genel anlamda uygulamalarından yola çıkarak kent, kültür kırımı ve asimilasyonun bir aracı olarak değerlendirdiklerini söyledi. Kayyımların belediyelerde yaptığı yolsuzlukların haddi hesabının olmadığını vurgulayan Ucuman, sadece 2022 yılında 21/B ile yaptıkları pazarlık usulü ihalelerin ciddi bir meblağa ulaştığını söyledi.
2016-2023 yılı arasında çağrı usulü ile verilen ihalelerde yaklaşık 882 milyon TL civarında kaynak kullanıldığını söyleyen Ucuman, “Bu rakam sadece Diyarbakır ve ilçeleri için geçerli. Bu sadece işin bir boyutu. Bu mevcut ihaleleri, yolsuzlukları nasıl yaptıkları ile ilgili” dedi.
'PARA HARCANABİLECEK HER TÜRLÜ ŞEYİ YAPMIŞLAR'
Ucuman’ın anlattığına göre kayyımlar kaynakları tüketme konusunda durmuyor. Yeni işlerle ilgili verdikleri ihaleler kadar, defalarca yaptırdıkları ihaleler de var. Bunlardan birin Diyarbakır Sur İlçesi Melik Ahmet caddesinde gerçekleştiğini belirten Ucuman, “Sadece 7 yıl içerisinde Melik Ahmet caddesi üç sefer değiştirildi. Hem alt yapısı, hem de diğer yapılarını. Hakeza Gazi Caddesi ağaçlandırma sisteminin tümünü üç sefer değiştirdiler. İstasyon Caddesi yine öyle. Yani bu kentte para harcanabilecek her türlü şeyi yapmışlar. KİK üzerinden takip ettiğimizde bu firmaların çoğunun zaten batıdan olduğunu görüyoruz. Yandaş firmalar olduğu görülüyor” ifadelerini kullandı.
Kayyımların belediyelere ait olan taşınmazları satmaya devam ettiğini aktaran Ucuman, kendilerinin 19 yeri tespit ettiklerini ve bunların tümü ile ilgili şikayette bulunduklarını belirtti.
'KAYYIMLAR 3/A MADDESİNİ DE KULLANMAYA BAŞLADI'
Kayyımların ihaleleri 21/B ve 21/F yöntemiyle, çağrı usulü ile yapması en çok gündeme getirilen uygulamalardı. Kayyımların 21/B ve 21/F yanı sıra 3/A maddesini de kullanmaya başladığını anlatan Ucuman, şunları söyledi:
“3/A diye bir ihale sistemi var. Kanunda 'sadece devletin gelir getirici kurumları bu ihale yöntemini uygulayabilir' belirtilmesine rağmen 3/A sistemi uygulanıyor. Direkt vatandaşı çağırıp malzemeyi alıp parasını vermişler. Bu 21/B ve 21/F’nin dışında bir yöntem. 3/A’da kanun açıkça söylüyor. Et Balık Kurumu, Orman İşletme gibi kurumlar gidip herhangi bir firmadan, veya herhangi bir yerden eti, yada ağacı, yada börtü böceği alabilir. Kanun diyor ki, sen zaten bunu satıyorsun. Sattığın zaman bir meblağ karşılığında sattığın için devleti yada kurumu zarara uğratmıyorsun. O yüzden sen istediğin yerden alabilirsin.
Neticede aldığın ürünü sattığın için oradan bir gelir elde ediyorsun. Bu sadece gelir getirici kurumlara has bir durum. Ancak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ise herhangi bir gelir karşılığında ağacı satmıyor. Aldığı ağacı götürüp peyzajda kullanacak. Dünya kadar peyzaj bitkisini 3/A’ya göre değerlendirmiş. Mevcut kayyumun 3-5 memuru, encümeni olarak değerlendirip encümen kararı adı altında 3/A ihalesine girmişler.”
Kayyımların kaynakları tüketme dışında kültürel yapıları yıktığını, kültür merkezlerinin içini boşalttığını anlatan Ucuman, “Cigerxwin Kültür Merkezi vardı, onun içeriğini boşalttılar. Farklı farklı kurumlara peşkeş çektiler. Kentte Kültürel faaliyetlerle ilgili mümkün mertebede içeriğini boşaltma, yada manipüle etme ile ilgili bir uygulamaya gittiler. Dolayısıyla burada kültürel bir kırım söz konusu” dedi.
'KAYYIM SİSTEMİ DİĞER KURUMLARA DA YANSIDI'
Kayyım uygulamasının sadece belediyelerle sınırlı kalmadığını, bu uygulamanın bir kuruma yansıdığını anlatan Ucuman, şunları söyledi:
“Artık şu anda belediyelerden çıkmış, diğer kurumlarda da aynı uygulamalar (kayyım uygulaması) başlamış. Örneğin Karayolları, DSİ, Milli Eğitim. Bunlarda aynı yöntemi uyguluyor. Benzer kayyım uygulamaları hayata geçiriliyor. Yaptıkları ihaleler aynı. Büyükşehir yapıyorsa biz niye yapmayalım düşüncesindeler. Doğrudan teminse, açık ihale değilse 21/F’den niye yararlanmayalım? İhale ve uygulamalar da benzer. Köye gidiyorsun, oradaki yolların durumu var. Bakıyorsun yolun birkaç firmaya ayrı yarı verilmiş. Bölüştürülmüş, kendi yandaşlarına vermişler.
'DİYARBAKIR'IN 50 YILLIK GELECEĞİ SEKİZ YILDA HEBA EDİLDİ'
Kayyımların yaklaşım tarzları resmi kurumlara da yansıyacak. Kentin bir bütününü etkiliyor. Kurumlar bir bütün kayyım alanı olarak değerlendiriliyor. Kayyımın istediği yöntemlerle yönetilmeye başlanıyor. Ne yaptıkları belli değil. İhaleleri kimlere verdikleri belli değil. Herhangi bir şeffaflık yok. Vatandaşa bilgi verme yok. Maalesef kayyım belediyelerin tümü böylesi kapalı bir uygulamayla, vatandaşı kale almadan yönetmeye çalışıyor. Zaten irade gaspı dediğimiz zaman bunu diyoruz. Vatandaşın kendini yöneten kısmını tamamen ekarte eden, onu işlevsizleştiren bir yapı olarak değerlendiriyoruz. 8 yıldır Diyarbakır’ın 50 yıllık geleceği heba edildi.”
'KAYYIM DÖNEMİNDE BÜYÜYEN ŞİRKETLER VAR'
TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Ferit Kahraman, açıkladıkları raporun ön rapor olduğunu, kayyım faaliyetlerini izleyerek rapor yazımının devam ettiğini söyledi. Zaman geçtikte ihlallerin arttığına işaret eden Ferit Kahraman, kayyımların 21/B ve 21 /F maddelerini bir koz olarak kullandıklarını söyledi. Kayyımların en basit alım işini bile 21/B ve 21 /F maddeleri ile yaptığını belirten Kahraman, şöyle konuştu:
"Kitap alınacak örneğin. Kitabın alımı, doğal afet mevzuatına bağlanarak gerçekleşiyor. İhalelere bakıyorsunuz bir, iki, nadiren üç katılımcı firmanın olduğu görülüyor. Bazen tek bir firma davete diliyor. Dolayasıyla bu pazarlık usulü olmuş olmuyor. Katılımcıları az tuttuğunuzda burada kamu zararı ortaya çıkıyor."
Bu ihaleleri alan firmaların yandaş şirketler olup olmadığına ilişkin soruya Kahraman, “Hangi şirketim hangi görüşe sahip olduğunu bilemeyiz tabi ki. Ama tabloyu şöyle netleştirebiliriz. Aynı firmaların birçok yerde isimlerinin ön plana çıktığını görüyoruz. Bu firmaların kayyım sürecinde belirli bir büyüklüğe eriştiğini göz önünde bulundurduğumuzda dolaylı olarak bir ilişkiden söz etmek mümkün. 2016 yılından bu yana, kayyım döneminde büyüyen şirketler var” cevabını verdi.
'KAMU ZARARA UĞRATILIYOR'
Pazarlık usulü ile yapılan ihalelere giren firmaların çoğunun alanı olmamasına rağmen iş alabildiğine dikkat çeken Kahraman, şöyle devam etti:
"Bazen baktığınızda firmanın faaliyet gösterdiği alan ile ihalenin içeriği arasında uyumsuzluklar var. Bir inşaat, ya da yol yapım firmasından bir mobilya, koltuk ve sandalye satın almak kadar abes bir durum yok. Tüm bunları derleyip topladığınızda işin içerisinde bir usulsüzlük, birilerine bir şeyi peşkeş çekmenin sonucu çıkıyor ortaya. Bu tespitleri tek bir dayanak üzerinden yapmıyoruz. Örneğin yol ve kaldırım işi açık usulle yapılan ihalelere baktığımızda, 5 milyonluk bir iş 2 buçuk, 3 milyona ihale edilebiliyor. Pazarlık usulü yapılan ihalede ise 5 milyonluk iş 4 milyon 800 bin liraya ihale ediliyor. Bu verileri önümüze koyduğumuzda açık bir şekilde kamu zararı, bir usulsüzlükten söz etmek gayet mümkün” dedi.
Kayyım belediyelerinin çağrı usulü ile yaptığı ihale oranlarının devasa rakamlara ulaştığını belirten Kahraman, şöyle konuştu:
“Seçimden önce yayınladığımız raporda 800 milyonun üzerinde pazarlık usulü ile yapılan ihalelerden söz etmiştik. Onun üzerinden şöyle bir yaklaşık tespitte bulunmak mümkün. Normal şartlarda bir yapım işi ihalesi yapıldığında en az yüzde 15’lerden başlayarak, yüzde 30- 35’lere, bazen yüzde 40’lara varan kırım, tenzilat oranıyla ihaleler gerçekleşiyorken, pazarlık usulü ile yapılanların nerdeyse hiçbir tanesi yüzde 5-6 seviyelerini geçmiyor. Dolayısıyla pazarlık usulü ile yapılan 800 milyonluk bir ihale payından bahsedersek eğer, yüzde 5 ile yüzde 30 arasında yüzde 25’lik fark var. Bu da 200 milyona yakın bir paraya tekabül ediyor."
'ARSA FİYATINI AŞAĞIYA ÇEKİP SATIŞA SUNDULAR'
Kayyımların yaptıkları ihaleler yanı sıra belediyelere ait taşınmazları da satışa çıkardığını anlatan Kahraman, en son tespit ettikleri bir uygulamayı hatırlattı. Yenişehir Belediyesinin arsa satışı ile ilgili ihale düzenlediğini anlatan Kahraman, şu ifadeleri kullandı:
"Bir önce ihale yapmak için bir çalışma yürütülüyor. Bunun için rayiç bedel çalışması yapılıyor. Kamu kurumlarından, yada sivil toplum kuruluşlarından, yarı resmi kamu kurumlarından fiyatlar alınıyor. Oranın 174 milyon bir bedelle ihale edilebileceğine dair bir sonuç çıkıyor ortaya. Resmi evrakları var belediyenin elinde. Aradan bir yıl geçmiş olmasına rağmen 174 milyonu, 92-94 milyon gibi bir ihale bedeline indirgeyerek yeniden ihale düzenlemeye gidiyor.
Emlak sektörü, enflasyon durumu ortada. Deprem sonrası konuta, gayrimenkule olan talebin artması ile beraber fiyatlar arttı. Geçen senin fiyatı revize dilerek en az 2-3 katı çıkması gerekiyorken, geçen senenin yarı fiyatına ihale düzenleyerek bir çalışma yürütülüyor. Buna karşı biz dava açtık. Girişimlerimiz oldu. Açıklamalarımız sonrası kamuoyunun gündemine gelince ihale iptal oldu."
'KAYYIM SEÇİLECEK BELEDİYE BAŞKANLARINA BORÇ BIRAKIYOR'
Kayyımların son dönemde kendilerinden sonra gelecek olan yönetime ağır mali yük bıraktığı ifadelerini kullanan Kahraman, bunu düzenledikleri yapım ihaleleri ile yaptıklarını söyledi. Mevzuat gereği, seçim sonrasını bağlayacak 6 ayı geçecek bir ihalenin yapmanın doğru olmadığını vurgulayan Kahraman, şunları söyledi:
“Yeni gelecek yönetime 2-3 yıl sürecek ihale külfetini yığamazsınız. Bakıyoruz Fen İşleri yol yapım ihalesi düzenliyor. Ne zamana kadar? 2024’ün Ekim ayına kadar sürecek ihale düzenliyor. Bu şekilde kayyım belediyesi, gelecek olan yönetime yük bırakmış olacak. Aynı zamanda devasa bulvarların yapıldığını, asfaltların döküldüğünü görüyoruz. Kent merkezinde yapılması gereken çalımalar varken, hiç kullanılmayacak güzergahlara bu şekilde yatırımların yapılması aslında oralara milyonları yatırarak kontrol dışı bırakmak olarak değerlendiriyoruz. Tamamen kaynağın verimsiz tüketimi.
'BELEDİYE KAYNAKLARI BAŞKA KURUMLARA AKTARILIYOR'
Belediyenin kente hizmet için ayrılan bütçeyi başka bir çok kuruma harcadığını da söylemek mümkün. Belediye Lice’de askeri alanda askeri lojmanların düzenlenmesi için para harcıyor. Sonuçlanan ihale var. Kayyım döneminde Kayapınar belediye binasını Kaymakamlığa devredip tahsis ettiler. Şu anda da çevre düzenlemesi için bütçe ayırdığını görüyoruz. Belediyenin harcama kalemleri kapsamına girmesi gereken işler, sırf kayyımlar olduğu için bütün kurumlara hibe edip para dağıtıyor. Emniyet içinde harcama yaptıklarını görüyoruz. Askeriye için de harcama yaptıklarını görüyoruz. Müftülük içinde harcama yaptıklarını görüyoruz. Yine kaymakamlık, valilik içinde yaptıklarını görüyoruz. Bunlara ilgili de ihale süreçleri var.”
'KAYYIM KADIN KAZANIMLARINI HEDEF ALDI'
Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Selma Aslan, kayyımların kadın kazanımlarını hedef aldığına işaret etti. Kayyımların kadınların çalışma alanını daralttığını hatırlatan Aslan, şunları söyledi:
“Kadının bu güne kadar elde etmiş olduğu çalışmalarla elde ettiği kazanımları yok etme üzerine çalışma yaptı. Diyarbakır’da, diğer kayyım atanan illerde de bunu yaptığını yaptı. Kayyımın kadın karşıtı politikası devam ediyor. Belediyelerde mesela kadın politikaları müdürlükleri vardı onları kapattılar. Yine aynı şekilde özgün kadın çalışmaları vardı onlara engel oldular. Bunun gibi bir çok olumsuz politikayı uyguladılar. Bir çok noktada kadın çalışmalarını sekteye uğrattılar.
Kayyımlar zaten halkın iradesini gasp eden uygulamalardır. Bu anlamda da kadınlara düşmanlığı da çok bilinen bir şey. Kayyım politikası iktidarın kadın karşıtlığı üzerinden yürüttüğü siyasetin devamı olarak görmek mümkün. Kadının kendini var etmesine, siyasi bir aktör olmasına, yerel yönetimlerde eyer almasına karşı uygulanan bir politikadır. Bu amaçla kadın çalışmalarına engel olmak istediler.”
ÖN RAPORDA YOK YOK: KÜRTÇE TABELALAR KALDIRILDI, KADIN KURUMLARI KAPATILDI
Kayyım Uygulama ve Takip Merkezi tarafından hazırlanan ve yazımı devam eden “Kayyım İrade Gaspı ve Kent Kırımı” raporunun tam hali bu yılın son aylarında açıklanması bekleniyor. Kayyımların 2016’dan günümüze uygulamalarının yer aldığı ön raporda, önemli tespitler var. Beledilerin kaynaklarının tüketilmesi, Kürtçe tabelaların kaldırılması, belediyeye ait taşınmazların iktidara yakın dernek ve vakıflara devredilmesi gibi bir çok verinin yer aldığı ön raporda öne çıkan başlıklar şunlar:
-Mardin Kızıltepe: Kayyım Aşiti Mahallesi'ne Yenikent, Berçem Mahallesi'ne Şahkulubey, Medya Mahallesi'ne ise Selahattin Eyyubi isimlerini verdi. Batman’da 4 Eylül 1993 yılında katledilen DEP Milletvekili Mehmet Sincar anısına 2005 yılında Kızıltepe ilçesinde kurulan parkın adını iki kez değiştirdi. 2017 yılında parkın değiştirilen ismi, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde HDP’nin yönetime gelmesi ile birlikte Mecliste alınan kararla iade edilmişti. 2019 yerel seçimlerinin ardından tekrar atanan kayyım Mehmet Sincar Parkı’nın adını “Tepebaşı Parkı” olarak değiştirerek, ikinci kapısına tabela astı.
-Ağrı: Kayyım, belediyenin barışı simgeleyen logosunu değiştirdi. 2015 yılından beri kullanılan logo yerine Ağrı Dağı ve İshak Paşa Sarayı’nın olduğu eski logoyu kullanılmaya başladı. Doğubeyazıt kayyımı, İsmail Beşikçi Caddesi’nin adını İnegöl Caddesi olarak değiştirdi.
-Diyarbakır: Bağlar ilçesinde bulunan Şengal Caddesi’nin ismini Molla Gürani Caddesi olarak değiştirildi. Kayapınar ilçesinde bulunan Sipan Caddesi'nin ismini AKP’li eski bakan olan Abdülkadir Aksu Caddesi olarak değiştirdi. Lice kayyımı, Ceylan Önkol Parkı’nın adını değiştirdi. Bismil kayyımı, 1991’de gözaltına alındıktan sonra katledilen HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ın isminin verildiği parkın adını Millet Bahçesi olarak değiştirildi.
-Van’ın Çatak Belediyesi’ne kayyım olarak atanan İlçe Kaymakamı, katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin isminin verildiği parkın adını değiştirdi. Çatak Belediyesi, parkın adını “Şehit GK Ali Ogün Parkı” yaptı. Belediyelere kayyım atanmasından sonra trafikteki Kürtçe bilgilendirme yazıları kaldırılıp yerine Türkçeleri yazıldı.
ANLAM YÜKLENEN MEKANLARIN YIKIMI
-Ağrı Doğubeyazıd’a kayyım ataması sonrası Ehmedê Xanî büstü yıkıldı. Kamuoyunda tepkiler oluşması sonucu kayyım yönetimindeki belediyeden büstün kazara yıkıldığı ve onarılacağı şeklinde açıklama yapıldı. Siirt'te kayyım yönetimi, Celadet Alî Bedîrxan Kütüphanesi’ni yıktırdı. Mardin Kızıltepe’de 12 yaşında katledilen Uğur Kaymaz heykeli kayyım yönetimi tarafından kaldırıldı. Belediyede çalışan anne Makbule Kaymaz’ın işine de son verdi.
-Diyarbakır Sur Belediyesi karşısındaki parka dikilen Uğur Kaymaz anıtı, Belediyeye kayyım atandıktan sonra kimliği belirsiz kişi veya kişilerce tahrip edildi. Kayapınar Belediyesi’ne kayyım atanmasından sonra, Roboski’de savaş uçakları tarafından katledilen 34 kişi için yaptırılan Roboski Anıtı söküldü. Iğdır'ın Tuzluca ilçesinde belediyeye kayyım olarak atanan Kaymakam, park yapılacağı gerekçesiyle İnsan Hakları Anıtı'nı yıktı. Nusaybin Belediyesi’ne atanan kayyım, 1992 Newroz’unda yapılan kutlamalar sırasında açılan ateş sonucu öldürülen 16 kişinin anısına yapılan Newroz Anıtı’nı yıktı.
-Şırnak'ın Cizre Belediyesi'ne kayyım olarak atanan ilçe merkezinde bulunan Orhan Doğan’ın anıtını yıktı. Anıtın bulunduğu yere MOBESE kameralarının takılacak olması gerekçe gösterildi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından belediye önünde bulunan insan başlı aslan heykelleri kaldırıldı. Diyarbakır kent merkezinde ve tarihi surların yanı başında bulunan Şeyh Said Meydanı’nın adı Dağkapı Meydanı olarak değiştirildi. 10 Temmuz Vedat Aydın Parkı’nın adı değiştirildi. Parka ismi veren idareciler hakkında ise dava açıldı. Lice’de “Tek Dil Tek Devlet Tek Vatan Tek Millet” yazılı saat kulesi yapıldı. Batman’da Yılmaz Güney Sineması yandı yerine süs havuzu yapıldı.
KÜRTÇE TİYATRO İŞLEVSİZ HALE GETİRİLDİ
-5 Ocak 2017’de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Amed Şehir Tiyatrosu’nun 31 sanatçısının iş sözleşmesi fesih edildi. Şehir tiyatrosunun kuruluş tüzüğündeki okul veya 5 yıllık tiyatro deneyimi şartı, okul mezunu olmak zorunda olarak değiştirilip, kazanılmış haklardan mahrum bırakıldılar. Söz konusu Şehir tiyatrosu kadrosuna 6 yıllık süre zarfında teknik personel dışında hiçbir sanatçı alınmadı. 6 yıllık süreçte sadece 1 tane Kürtçe oyun gösterimi yapıldı. O da en fazla 3 seans gösterimde kaldı.
-Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Kürtçe anadili ile tüm sanat disiplinlerinde eğitimler veren Türkiye’nin ilk ve tek Kürtçe konservatuarı olan Aram Tigran Kent Konservatuarının adı değiştirilerek öğretim dili sadece Türkçe yapıldı ve 3 yıllık akademik eğitim programı, aylık kurslara dönüştürüldü. Aynı içerik ile Kayapınar Belediyesi’ne bağlı Cegerxwin Gençlik ve Kültür Merkezi’nin de hem öğretim dili Türkçeleştirildi hem de merkezin mekanı Halk Eğitim Merkezi’ne devredildi.
-Kayapınar Belediyesi bünyesindeki Cegerxwin Kültür Merkezi tarafından her yıl düzenlenen Amed Film Festivali kaldırıldı. DBB bünyesine bağlı Kulp’ta Cixsê, Dicle’de Avdela, Hani’de Nêrib, Ergani’de Qilêş Köy Kültür Sanat Okulları kapatıldı.
-Van BB bünyesinde Kürtçe anadilinde sanat eğitimleri veren Nuda Akademisi’nin adı değiştirilerek içerik programı Türkçeleştirilerek kurslara dönüştürüldü. Batman Şehir Tiyatrosu’nun tüm sanatçılarının sözleşmeleri yenilenmedi ve 6 yıllık süreçte tek bir faaliyet dahi yapılmadı.
TAŞINMAZLAR TARİKAT VE CEMAATLERE DEVREDİLDİ
-Kayyım atamalarından sonra Belediyelere ait taşınmazlar dernek, tarikat, cemaat, vakıf ve devlet kurumlarına ya devredildi yada 49 yıllık olarak kiralandı. Şırnak'ın Cizre Belediyesi'ne ait tarihi yapı AKP Kadın Kolları Başkanı’nın derneğine tahsis edildi. Diyarbakır Bismil’de kayyım, Belediye binasını takas usulüyle Emniyet Müdürlüğüne verdi.
-Diyarbakır Kayapınar: Çocuk Kütüphanesi, Oyuncak kütüphanesi ve Yetişkin kütüphanelerinin Kültür Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğüne devredildi. Kadın Destek Merkezinin bina, teçhizat ile tüm iş ve işlemlerinin Kayapınar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığına devredildi. Belediye’ye ait olan Afet evler adresinde bulunan taziye evi, Medya Mahallesinde bulunan çocuk yaşam merkezi, Çölgüzeli küme evlerinde bulunan taziye evi ve Yolboyu Pirinçlik Mahallesinde bulunan taziye evinin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığına 25 yıllığına tahsis edildi.
-Mülkiyeti Kayapınar Belediyesi’ne ait olan Kayapınar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Aile Destek Merkezleri olan ADEM-3, ADEM-4, ADEM5, ADEM8 ve ADEM 9’un hizmet binalarına ait taşınır ve taşınmaz tüm varlıkları Kayapınar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığına devredildi.
-Zarokistan Gündüz Bakımevi ve Kreşi ile Kayapınar Belediyesi Gündüz Bakımevi ve Kreşi Kayapınar ilçe Müftülüğüne 25 yıllığına tahsis edildi. Medya mahallesinde bulunan Ali Erel ile Huzurevleri Mahallesinde bulunan Akademiya Ehmede Xani isimli prefabrik yapılar, Kayapınar İlçe Müftülüğüne 5 yıllığına tahsis edildi. Ekin parkı içerisinde bulunan 1 adet Mutfak, 2 katlı kafeterya, 2 katlı ahşap ev ve 1 adet Büfe Prefabrik yapı ile Mescit, TÜGVA Türkiye Gençlik Vakfına 25 yıllığına tahsis edildi. Mahabad Bulvarı 189. Sokak 2796 Ada içerisinde Kayapınar Belediyesi’ne ait yüzme havuzu, 300 metrekare kapalı, 200 metrekare açık alanın, TÜGVA Türkiye Gençlik Vakfına 25 yıllığına tahsis edildi. (REMZİ BUDANCİR - ARTI GERÇEK)