“Kartaca Yıkılmalı” – Erdoğan Gitmeli (DEMİR KÜÇÜKAYDIN)

“Erdoğan giderse bir şey değişmez, Erdoğan’ı baş hedef göstermek yanlıştır diyenler ise siyasi mücadelenin dinamik karakterini anlamıyorlar. Toplumsal mücadeleler değişmez birimlerin mekanik hareketlerinden oluşmazlar. Mücadeleye giren güçlerin kendisi mücadele içinde değerlerini değiştirirler. Erdoğan’ı götürme, Hukuk’u getirme mevziinde kurulacak bir savunma hattı ile Erdoğan ve Ergenekon ittifakının saldırısı durdurulabilir. Daha sonra bu birikmiş potansiyel ile çok daha ilerilere gidilebilir. Bu nedenle “Kartaca Yıkılmalı”. Erdoğan gitmeli”


“Raviyanı ahbar ve muhaddisanı ruzigar rivayet ederler ki”, Roma’lı, yaşlı senatör Cato, hangi konuda konuşursa konuşsun, her konuşmasını “körün değneğini bellediği gibi” daima, “bu vesileyle de şunu eklemeliyim ki Kartaca yıkılmalı” diye bitirirmiş. (Ceterum censeo Carthaginem esse delendam)

Kartaca, Fenikelilerin açtığı Akdeniz ticaret yollarının yine Fenike kökenli bir koloniden çıkmış mirasçısı idi.

Genç Roma ancak yaşlı Kartaca’nın Akdeniz ticaretindeki egemenliğine, Kartaca’yı taş üstünde taş bırakmamacasına yok ederek son verdikten sonra, Roma-Bizans-Osmanlı diye sürecek Akdeniz-Ortadoğu uygarlık alanının birliğini ve ticaret yollarının güvenliğini sağlayabilmiştir.

Hıristiyanlık da Akdeniz-Ortadoğu uygarlığının ekonomik temeldeki bu birliğinin üstyapıdaki bir yansımasından başka bir şey değildir özünde.

Hıristiyanlığın gerçek kurucusu olan Paulus, o dönem Akdeniz-Ortadoğu uygarlık alanının, Efes, Korint, Roma, Antakya, İskenderiye şehirlerindeki Hıristiyan cemaatleriyle haberleşiyordu.

Kartaca’nın yıkılışı neredeyse iki bin yıl sürecek bir düzenin maddi ön koşulunu oluşturmuştu. Akdeniz uygarlığında kentler dönemi bitiyor, ticaret yollarının emniyetini sağlayan İmparatorluklar dönemi başlıyordu.

Benzeri binlerce yıl önce, Mezopotamya’da, Sümer kentlerinin yerini Sargon’un kurduğu Akad imparatorluğunun kuruluşu ile yaşanmıştı.

*

Evet, Erdoğan gitmeli.
Erdoğan gitmeden, sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu’da kimseye gün yüzü görmek yok.
Bunun için 2019 veya Erdoğan’ın kendi ihtiyaçlarına uygun olarak tespit edeceği başka bir tarih beklenmeden derhal yola koyulmalı, ona güçlerini toparlayacak; yeni saldırılar örgütleyecek zaman ve imkân tanınmamalı.

Erdoğan’ın gitmesinin tek yolu seçimler değildir.

Politika gerçek güçlerin konumlanışları ve ilişkileri üzerinden yürür.
Seçimler bu gerçek güç ilişkilerini yansıtan araçlardan sadece biridir.
Seçimlere odaklı olmayan, gerçek toplumsal güçler arasındaki ilişkileri değiştirmeye yönelik bir strateji izlenerek pek ala Erdoğan tecrit edilebilir ve istifası veya mahkemeye çıkarılması veya mahkemeye çıkmamak için kaçmasına yol açılabilir.

Bu nedenle, #HAYIR cephesinin, Erdoğan’ın 2019’a kadar bulunduğu yerde kalmasını veri olarak kabul eden, 2019 seçimlerine yönelik strateji oluşturmaya yönelik yaklaşımları kategorik olarak reddetmesi gerekiyor.

Erdoğan’ın gitmesinin ilk koşulu budur.
Her kim ki, 2019’a odaklı bir politika önermektedir, o Erdoğan-Ergenekon ittifakının sorunsuzca sürmesini istiyor demektir.
Doğmamış çocuğa don biçiyor demektir.

*

Erdoğan’ın gitmesi demek elbette demokrasinin gelmesi demek olmayacaktır.
Ama Erdoğan’ın gitmesi en azından az çok hukukun geri gelmesi anlamını taşıyabilir.
Erdoğan tüm hukuku ayaklar altına alandır ve aynı zamanda hukukun ayaklar altına alınmasının sembolüdür.

Erdoğan orada olduğu sürece kimsenin canı, malı, ırzı emniyette değildir.
Yaşamın ve siyasi mücadelenin bu asgari koşullarını tekrar kazanabilmek için temel hedef Erdoğan’ın bir an önce gitmesi olmalıdır.

“Erdoğan gitmeli” hedefi ve vuruş yönü, demokrat olmayan ama aynı zamanda devletin uzun vadeli çıkarları açısından bir hukuku olması gerektiğini düşünen geniş kesimlerden Erdoğan’ı tecrit etmek için de şarttır.

Erdoğan’ın gitmesini hedef alan bir mücadele çizgisi, Erdoğan’ın gitmesi ve can, mal ve ırz emniyetinin gelmesi için olmazsa olmaz koşuldur.

*

“Erdoğan giderse bir şey değişmez, Erdoğan’ı baş hedef göstermek yanlıştır” diyenler ise siyasi mücadelenin dinamik karakterini anlamıyorlar.

Toplumsal mücadeleler değişmez birimlerin mekanik hareketlerinden oluşmazlar.
Mücadeleye giren güçlerin kendisi mücadele içinde değerlerini değiştirirler.

Erdoğan’ı götürme, Hukuk’u getirme mevziinde kurulacak bir savunma hattı ile Erdoğan ve Ergenekon ittifakının saldırısı durdurulabilir.

Daha sonra bu birikmiş potansiyel ile çok daha ilerilere gidilebilir.
Bu nedenle “Kartaca Yıkılmalı”.
Erdoğan gitmeli.
Basta.

3 Mayıs 2017 Çarşamba - Demir Küçükaydın - demiraltona@gmail.com
Blog: https://demirden-kapilar.blogspot.de/
Twitter: @demiraltona
Facebook: https://www.facebook.com/demiraltona
Demirden Kapılar Okurları Grubu: https://www.facebook.com/groups/demirdenkapilar/
Videolar:   https://www.youtube.com/user/demiraltona
Podcast:  https://soundcloud.com/demirden-kapilarx
Kitaplar: https://drive.google.com/drive/folders/0BxCB_Gtx8VYAcDREeTJVLW93MjA
Blogger tarafından desteklenmektedir.