“Bakın dün Konya stadında yaşananlara. Beşiktaş taraftarı İzmir Marşı okuyunca, Konya tribünleri “PKK dışarı” diye bağırdı. Aynı şuursuzlar, daha önce de Gar’da parçalananların cenazelerini yuhalamıştı, hatırlarsınız. Yeni Türkiye’nin stadyumu ve taraftarı da ‘yeni’ olacak kuşkusuz”


Bazı tartışmalar insandaki gerçeklik duygusunu tümüyle yok ediyor. Anlamıyorum. Hakikaten anlamıyorum. Buradaki ‘anlamak’ sözcüğünde bir ironi yok kesinlikle. Yıllardır başka bir memlekette yaşıyorum ve olan biten her şeyi yanlış anlamışım duygusu hakim şu anda.

AKP’li biri TV’de konuşurken, yeni bir devlet kurulduğunu ve kurucusunun da Erdoğan olduğunu söylemiş. Kıyamet koptu. Aman Allah’ım, ne demekmiş yeni devlet. Nasıl böyle bir şey söylenebilirmiş. Bu nasıl bir kendini bilmezlikmiş. Olacak iş miymiş?

Muhterem okuyucu, ben bir orta zekâlı olarak yıllardır gözlemlediğim her şeyi yanlış anlıyor olabilirim. Yıllardır bu memlekette yaşananları tümüyle hatalı değerlendiriyor olabilirim. Bunlar olasılık. Ya da bu memleketin tepesinden riyakarlık tozu serptiler. Bu da bir başka olasılık. Ne olursunuz birileri çıkıp iktidar mensuplarınca yıllardır dillendirilen ve hatta artık şakası dahi yapılır hale gelen şu ‘Yeni Türkiye’ ifadesi ile kıyamet koparan ‘yeni devlet’ arasındaki farkı anlatsın. Rica ediyorum.

Yahu bu adamlar nicedir ‘Yeni Türkiye’den söz etmiyor mu? TV’lere çıkan, havuzda yazan onlarca yarım akıllı bu ifadeyi ciddi ciddi savunup temellendirmeye çalışmıyor mu? ‘Yeni Türkiye’nin parlak dış politikası öve öve helak olunmadı mı? ‘Yeni Türkiye’ hedefi seçimlerde propaganda faaliyetinin malzemelerinden değil miydi? ‘Yeni Türkiye’nin sanatçıları, şarkıcı türkücüleri yok mu? Yeni Türkiye’nin yeni TV dizileri çekilmiyor mu? ‘Yeni Türkiye’de ‘cihat’ içeren yeni müfredat daha geçenlerde kabul edilmedi mi? 16 Nisan’da oylanıp kabul edilen eşsiz benzersiz saçmalıktaki sistem, ‘Yeni Türkiye’nin sistemi değil miydi?

‘Yeni Türkiye’nin kurumları baştan aşağı dönüştürülmedi mi? Böyle bir çaba, geçen hafta mı fark edildi halkımızca? Modern devlet dediğin, bürokrasidir. Bürokrasi dağılırsa devleti devlet yapan ‘aygıt’ dağılmış demektir. Bir bakın bakalım ‘Yeni Türkiye’de kurulmak istenen bürokrasiye. Sayın okuyucu, bürokrasinin yıldızı olan ve 19. yüzyıldan miras Maliye Teftiş Kurulu bir gecede lağvedildi bu memlekette. Yazıldı çizildi, kimse aldırmadı. O esnada AKP’nin hacetinde boncuk aramak popülerdi. Bir gecede, bir gecede yok edildi.

Parlamenter sistem buzdolabına konulurken ne yapılıyordu? Bir sistem, o sistem içinde ve sayesinde var olanlarca nasıl keyfi olarak askıya alınır? Bu çok mu normaldi?

Aman efendim laiklik elden gidiyormuş müftülere nikah izni verilerek. Zorunu hale getirilen seçimlik din dersleri konulurken hedeflenen neydi peki? Ya 4+4+4 kabul edilirken. AİHM kararına karşın din dersleri zorunlu olmaya devam etmedi mi? İmamhatip propagandası, dindar nesil propagandası, bunlar başka bir ülkenin yeniden inşasına mı yönelikti? Anayasa’da yazıyor olabilir; buna mukabil Türkiye laik bir devlet değil ki laiklik ortadan kaldırılsın. Olmayan bir şey nasıl yok edilir!

Akademisyenler atılırken ne yapıldığı düşünülüyordu? ‘Yeni Türkiye’nin yeni akademisi olacak kuşkusuz. TV’lerde izledikleriniz yeni akademinin fragmanı. Biri çıkıp bizim kanımızda duş almak istediğini söyledi be! Ne tepki verildi ‘Yeni Türkiye’nin kurumları tarafından. Yoksa adetten miydi, bu kılıksızların akademisyen kanında duş almak istemesi eski Türkiye’de de. Yok canım, hiç sanmıyorum. ‘Yeni Türkiye’de oldu ama. Kanımızda duş almak istediğini dile getirdi biri, büyük bir özgüven ve rahatlıkla.


Bakın yeni basına. Yeni gazetecilere. Yeni ve popüler kanaat önderlerine. ‘Yeni Türkiye’nin ‘düşünür’lerine. ‘Yeni Türkiye’nin yazar çizerine. Bunlar geçen hafta mı çıktı ortaya? ‘Yeni Türkiye’nin devlet nezdinde en prestijli gazetelerinden olan Yeni Akit’ten bir herif, 16 Nisan sonrasında, eski Türkiye’nin cenaze namazının Anıtkabir’den kalkacağını buyurmadı mı cümlemize?

Bakın dün Konya stadında yaşananlara. Beşiktaş taraftarı İzmir Marşı okuyunca, Konya tribünleri “PKK dışarı” diye bağırdı. Aynı şuursuzlar, daha önce de Gar’da parçalananların cenazelerini yuhalamıştı, hatırlarsınız. Yeni Türkiye’nin stadyumu ve taraftarı da ‘yeni’ olacak kuşkusuz.

Milletvekilleri cezaevinde. Milyonlarca oy almış partinin genel başkanları cezaevinde. Gazeteciler cezaevinde. Milletvekilleri karayollarında, park ve bahçelerde adalet arayışında. Vicdan arayışında. Yeni Türkiye yargısı, muktedirin canını sıkacak karar verebilir mi? Verebiliyor mu? Dalga mı geçiyorsunuz! Bakın AYM’ye. Bakın YSK’ye. Bakın HSK’nin haline.

Bakın kamulaştırmalara. Bakın ihalelere. Bakın doğanın başına gelenlere. Bakın HES’lere. Bakın imar yasalarındaki değişikliklere. Bakın yeni sermayeye. Bakın eski sermayedarın nasıl korkuyla ön iliklediğine.

Bakın ‘Yeni Türkiye’nin eğitim yaşamına kimlerin yön verdiğine. O kararların niteliğine. Gözümüzün önünde yeni bir Türkiye, göstere göstere, çatır çatır inşa edilirken izleyenler, birinin TV’de “Yeni devlet kuruluyor” ifadesine dek hakikaten ne düşünüyordu? Ne olur biri anlatsın, ‘Yeni Türkiye’ zırvası bu kadar rahatsız etmiyordu da, ‘yeni devlet’ itirafı neden çileden çıkardı? ‘Yeni Türkiye’ ‘yeni bir devlet’ demek değilse, ne demek? Bir devleti ‘o devlet’ yapan her unsuru dönüştürüp devletin ‘resmi’ adını değiştirmeyince, yeni bir devlet kurulmuş olmuyor, öyle mi? Örneğin o devletin bir ‘parti devleti’ne dönüşmüş olmasının, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir yılı aşkın süredir OHAL ve KHK’ler ile yönetiliyor oluşunun filan, pek önemi yok aslında!

Ne oldu peki şimdi? Yönetenlerimiz hemen çıkıp o çenesi düşüğü yarım ağız kınadılar. Nasıl, rahatladık mı? Bakın daha bugün, müftülerin nikah yetkisini geçici olarak imamlara da aktarabileceğine yönelik bir çalışma yapıldığından söz ediyor gazeteler. Her şeyi geçtim, laiklik tartışmasını, din ve vicdan özgürlüğü tartışmasını; bu uygulama toplumu bir kez daha tam ortasından bölmeyecek mi? Müftüde evlenenler, nikah dairesinde evlenenler. Aileleri dahi birbirine düşürecek. Neden peki? Böyle bir toplumsal talep mi vardı? Hadi oradan! Dinden başka malzemeleri kalmadığından ve tabii ki Yeni Türkiye için, bir tuğla daha.

Yıllar önce İstanbul’da bir üniversitede konferansa gitmiştim. Dağ başındaki kampüslerden biri. Konuşmacı, temel haklar konusunda çok önemli çalışmaları olan bir Alman akademisyendi. Konferans bitti. Servislerle şehir merkezine gideceğiz. Ön koltukta iki hocamız oturuyor. Artık seksenine gelmiş olan hocamız diğerine bir kavramı anlamadığı söyledi. Diğer hoca açıklamaya çalıştı. Bunun üzerine soruyu soran hocamız, “Anladım, ben bunu 50 yıldır anlatıyorum da, meğer adını bilmiyormuşum” deyiverdi!

Demek ki biraz aceleci davranan bir boşboğazın çıkıp adını koyması gerekiyormuş, ‘Yeni Türkiye’nin… (MURAT SEVİNÇ – DİKEN.ORG)
Daha yeni Daha eski