“Cemaat başarısız darbe girişimiyle birlikte ciddi bir biçimde yara almıştı. Ama geçen 1 yıllık süre zarfında hiç kuşkunuz olmasın, yeniden toparlandı ve güç kazandı. Büyük bir olasılıkla, örgütsel yapısı tekrar organize ediliyor”


Meseleyi hemen somutlamak adına, en sonunda söyleyeceğimizi baştan söyleyelim.

Cemaatin örgütsel yapısı, yönetici erkin bütün iddialarının aksine, halen tam olarak çözülebilmiş değil, bunun böyle olmasının en temel nedeni de, çözmek adına hareket ettiklerini bas bas bağıranların, aslında çözüyorlarmış gibi davranmalarıdır.

İhraçlar, tutuklamalar vs kimseyi kandırmasın, onların önemli bir kısmı serbest bırakıldı ya da işlerine geri döndürüldüler bile… Diğerlerinin de eli kulağında deniyor, göreceğiz.

ÖRGÜT ÜZERİNDEKİ PSİKOLOJİK BASKIYI ATLATTI

Akıllarda tutulsun diye yazıyorum; Gülen’in son aylardaki vaaz ve sohbetleri, mahkemeye çıkan taraftarlarının tavır ve davranışları, Gülen’in ve cemaatin, üzerlerindeki psikolojik baskıyı atlatmış olduklarını göstermeleri bakımından hayli ilginç ve önemlidir. Burayı sakın unutmayın.

EN TEPEDEKİ KADROLAR HALA YERLİ YERİNDE Mİ?

Cemaatin örgütsel yapısı henüz tam olarak çözülebilmiş değil derken haklıyız. Neden haklı olduğumuzu şöyle özetleyebiliriz;

Söz konusu yapının en tepesindeki kişiye bağlı ve onun adına yetki kullanabilme olanağına sahip yaklaşık ikiyüz kişilik bir gruptan söz ediliyor sürekli… Bu gruba bağlı ikinci bir alt grup da yine söylenenlere göre yaklaşık binbeşyüz ila binyediyüz kişilik bir topluluk… bu her iki gruptan kaç kişi ‘bylock’ kullandığı için tutuklandı? İşte bununla ilgili herhangi somut bir bilgi ve açıklama yok. Operasyonlar ağırlıklı olarak üçüncü derecede yerel kadrolara ve sempati duyanlara yönelik yapılıyor… Haklılığımızın dayanak noktası da, diğer her şey bir yana, işte bu.

40 YILLIK BİR ÖRGÜTLENMENİN SONUÇLARI VE BİR TÜRLÜ GİRİLMEYEN SİYASİ KANAT

Bu arada, kesinlikle atlanılmaması gereken bir gerçeklik var hepimizin önünde duran.

Cemaatin uzun yılları kapsayan bir ideolojik ve politik hedefi var. Bu hedefi için yaklaşık kırk yıldan bu yana, devleti içten ele geçirmenin adımlarını sabırla atmış. Gülen, devleti doğrudan yönetmeye aday biri olarak sistemin politik kurumlarında örgütlemeye kırk yıldır çok özel bir önem vermiş. Ordu, emniyet ve yargıda olduğu gibi siyasi parti ve sivil toplum kurumlarda da örgütlenmeyi çok önemsemiş.

Bu nedenle özellikle siyasi parti ve örgütlerdeki gücü deşifre edilmediği sürece cemaat temel pozisyonunu ve gücünü esasen korumaya devam edecektir.


ERDOĞAN ÇOK OLASI BİR KAOSUN SONUÇLARINA KATLANACAKTIR

Başta AKP olmak üzere CHP ve MHP’de cemaat örgütlenmesinin olduğu ve değişik dönemlerde ittifaklar yapıldığı hep biliniyor. İşte buna bağlı olarak, Erdoğan’ın özellikle siyasi ayakla mücadeleyi doğrudan değil de kıyısından köşesinden “yapıyormuş gibi” davranmasının nedeni açıktır. “Yapıyormuş gibi” davranıyor çünkü, işin ucunda kendisi ve partisi için çok ama çok ciddi bir kaos vardır.

Öte yandan, bu “yapıyormuş gibi” davranmak zorunda olması yakın gelecekte başına mutlaka büyük belalar açacaktır, bunu da bilmemiz gerekiyor.

YÜRÜTÜLDÜĞÜ SÖYLENEN MÜCADELE SAMİMİ Mİ?

Bir başka gerçeklik daha var.

Gülen örgütlemesini tasfiye etmek için devletin bütün gücünü kullandığını iddia eden AKP’de, aynı zamanda cemaat ile bağları açığa çıkan veya bağları olduğuna dair ciddi şüphe duyulanlara dokunulmaması, 17 - 25 Temmuz öncesi veya sonrası dönemde Gülen ile görüşen, iletişim halinde olan, talimat veya izin alan, emirlerini bekleyen, devletin bütün olanaklarını cemaat’e sunan kesimler hakkında hiçbir işlem yapılmamış olması gibi nedenlerle cemaat’e karşı yürütülen mücadelenin samimi olmadığı kanısı çok daha fazla güçleniyor.


PEKİ SON 1 YILDIR GERÇEKTE YAPILAN NE?

İşte tam da bu noktada o çok önemli, çok hayati soruyu sormamız gerekiyor.

Cemaatle, devletin bütün olanaklarını kullanarak mücadele ettiğini söyleyen siyasi erk özellikle 15 Temmuz’dan bu yana aslında ne yapıyor?

Bu sorunun cevabı açıktır.

Bir dönem devleti yöneten cemaat kadrolarının oluşturduğu ideolojik-politik çizgi halen aynı biçimde uygulanmakta ve izlenmektedir. Gülen Cemaati, Alevilerin sosyal-politik haklarına karşı açık tutum aldı. Bu politika olduğu gibi devam ediyor. Demokratikleşmeyi iktidarın ele geçirilmesinde bir ayrıntı olarak gören ve İslam’da demokrasinin yeri olmadığı vurgusuna sıklıkla dikkat çeken Gülen’in bakış açısı, mevcut iktidar tarafından pratik olarak uygulanıyor.

Erdoğan, cemaatin darbe girişimine karşı sistemli, stratejik ve hedefli bir mücadele hattı oluşturmadı. Cemaati tamamen tasfiye edecek bir hedefi benimsemedi. Tersine, cemaatle mücadele etmenin yerine kendi iktidar gücünü koruma ve pekiştirmeyi koydu.

YENİDEN TOPARLANMA VE ÖRGÜTÜN ASIL GÜVENCESİ

Cemaat başarısız darbe girişimiyle birlikte ciddi bir biçimde yara almıştı. Ama geçen 1 yıllık süre zarfında hiç kuşkunuz olmasın, yeniden toparlandı ve güç kazandı. Büyük bir olasılıkla, örgütsel yapısı tekrar organize ediliyor. Cemaat kendi içerisinde daha sıkı disipline ettiği ve özenle koruduğu başka bir örgütsel kadroya sahiptir. Bu yapı çökertilmeden örgütsel tasfiye kesinlikle sağlanamaz. Cemaat işte en çok da bu yapıya güveniyor.

(HAYRİ GÜNEL)
Daha yeni Daha eski