İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının Özel Görevli Tarihi Kısmı (ÖGTS) tarafından hazırlanan iddianame İzmir Özel Görevli Tarihi 12.Ağır Ceza...
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının Özel Görevli Tarihi Kısmı (ÖGTS) tarafından hazırlanan iddianame İzmir Özel Görevli Tarihi 12.Ağır Ceza Mahkemesi (ÖGTM) tarafından kabul edildi. Sanıklarıyla, suçlamalarıyla, yansıttığı mantık ve sözde kanıtlarıyla İzmir Birinci Askeri Casusluk Davası’nın klonu mahiyetindeki bu dava, hukukun çiğnenmesi anlamında öncekinden bir tık daha ileride. Çünkü, bu davada haklarında müebbete kadar ceza talep edilen sanıkların savunmaları bile alınmadan iddianame yazıldı ve bu iddianame ÖGTM tarafından kabul edildi.
“SEN BU KONUDA NE DİYORSUN BİLE DEMEDEN İDDİANAME HAZIRLADILAR”
Peki ne oldu da ÖGTS bu kadar acele ederek, şüphelilere “sen bu konuda ne diyorsun” sorusunu bile sormadan iddianame hazırladı? Yada başka bir deyişle, ÖGTS nereye koşuyor? Özel Görev döneminin kapandığı şu günlerde, bu görevi ifa eden kişiler Özel Görev Treninden inmeye mi yoksa son durak yaklaşırken frenleri boşaltarak Trenin tüm istasyonu darmadağın etmesini mi amaçlıyor?
Bu sorunun cevabı, TSK mensuplarının tabi olduğu Personel Kanununda gizli. 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 33üncü maddesine 2006 yılında eklenen fıkra nedeniyle, kıdem alan ancak tutuklanmaları nedeniyle terfi edemeyen subaylar, haklarında beraat veya erteleme benzeri bir karar verilse bile bu ancak bu kararın kesinleşme tarihinden geçerli olmak kaydıyla terfi edip rütbe alabilirler. Bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmez. Şöyle anlatayım; TSK mensubu başarılı bir subaysınız, hakkınızda bir iftira atıldı, kumpas mağduru oldunuz ancak gözleri kör olan adalet sizi tutukladı... Sonradan tahliye edilseniz bile en az bir gün tutuklu kaldınız, hakkınızda iddianame düzenlendi ve yargılama başladı. İşte siz, başlayan bu yargılama bitip beraat edene ve berrat kararınız kesinleşene kadar terfi edemez, rütbe alamazsınız. Ülkemiz koşullarında böyle bir davanın en az 5 sene civarında sürebileceği düşünülürse, eğer bir şekilde istifa etmek zorunda kalmasanız ya ordudan atılır ya da mecburen emekli edilirsiniz. Ve eğer olur da orduda kalırsanız, beraat etseniz bile hak mağduriyetiniz giderilmez, maaş farklarınızı alamazsınız.
“BU SENAYOYA HİÇ YABANCI DEĞİLİZ”
Davamıza döndüğümüzde karşımıza çıkan tablo aynen bu; birinci iddianamede sanık olup tutuklanan onlarca subay bu iddianamede de sanık olarak yer alıyor. Birinci dava nedeniyle terfi edemeyen, ordudan ayrılmak zorunda kalanlar dışında halen muvazzaf olanlar davanın beraatle sonuçlanmasını ve göreve dönmeyi bekliyordu. Üstelik birinci davanın dosyası, dijital delillerdeki yüzlerce sahteliğin ortaya konmasının ardından bu konularda teknik inceleme yapılması için bilirkişiye gönderilmişti. İşte tam burada hem yeni sanıkları içine alan hem de eski sanıkları ikinci kez suçlama-yargı baskısı altına alan ikinci iddianame çıktı.
Muhtemelen ikinci iddianamenin görüleceği dava birinci davayla birleşecek. Bu da yeni ve uzun bir yargılama süreci demek. Yani bitmeyen yıllar ve zorluklar.
Bu senaryoya hiç de yabancı değiliz. Son beş yıldır bu yolla mesleğinden, ekmeğinden, kariyerinden, ailesinden ve belki de en önemlisi özgürlüğünden edilmiş kaç subayımız var? Ya hayatını kaybedenler?
Sadece askerlerden konuşuyoruz ama bir o kadar acı çeken sivil sanıklar da gözden kaçmamalı. Hepsinin yaşadığı ızdırapların birinci elden tanığıyım.
Bu iddianameyi hazırlayan ÖGTS ve kabul eden ÖGTM’nin üyeleri ileride görevi kötüye kullanmakla suçlanabilir ve hatta mahkum olabilirler. Gerçi iş işten geçtikten sonra neye yarar...
Avukat Murat Ergün-Odatv.com